CHP Eskişehir’de kongre süreci başladı. Belediye başkanlarından ve milletvekillerinden bazıları kongreye müdahil olacağını ve tarafsız kalamayacağını söyledi. Siz bu sürece nasıl bakıyorsunuz? Kongreye dâhil olacak mısınız?
Sevgili Özge, bildiğin gibi biz milletvekilleri, hem kongrelerin hem de kurultayın doğal delegesiyiz. Dolayısıyla kullanacağımız bir oyumuz var. Bugüne kadar da oyumu kullanırken bana yakın olsun, benim sözümü dinlesin ya da ekipçilik anlayışıyla oy kullanmaktan çok, gerçekten görevini iyi yapacağını inandığım kişi için oyumu kullandım. Ne geçmişte, 19 yıllık belediyecilik sürecimde ne de milletvekili olarak, hiç bir seçimde delege savaşları içinde bulunmak için gücümü kullanmadım. Bundan sonra da karar vermemde partimizi şehrimizde en iyi temsil edecek kişiden yana taraf olarak oyumu kullanacağım kesindir. Kuşkusuz çok adaylı seçimlerde bir adaydan yana tercihinizi kullanıyorsunuz. Sonuçta, taraflı olmak ile müdahil olmak farklı şeyler. Müdahil olacağını söyleyen hiçbir partilimizi asla yargılamıyorum. Herkesin, siyaset yapma biçimi kişisel olarak farklıdır. Müdahil olmaktan kasıt, kişisel olarak delegenin iradesine müdahale, baskı ise bu tavırdan yana değilim; hiçbir zaman da olmadım. Her bir delegemizin özgür iradesiyle oyunu kullanması gerektiğini düşünüyorum.
“EN SON KONGREDE OYUMU TALAT YALAZ’A KULLANDIM”
Mevcut İl Başkanı Talat Yalaz adaylığını açıkladı. Rakip olarak da Şenol Durur çıkacağı söyleniyor. Bu manzara da kimi desteklersiniz?
En son kongrede de il Başkanımız Talat Yalaz için oy kullanmıştım. Genç, dinamik, enerjisi yüksek, üstelik, siyasete yatkın meslek grubunun üyesi avukat olarak da belagatı güçlü. Bugüne kadar da Talat Başkanımız, görevini son derece başarılı bir şekilde yürüttü; partimizin Eskişehir’deki bayrağını en iyi şekilde dalgalandırdı. Özellikle de ülkemizin ve partimizin içinden geçtiği zorlu süreçte, oldukça aktif görev yaptığını düşünüyor; kendisini başarılı buluyorum. Zaman zaman, aday olmayı düşünenler olduğu kulağımıza geliyor. Ancak henüz adaylığını açıklamamış isimler üzerinde görüş bildirmemin doğru olmayacağını düşünüyorum. Daha öncede söylediğim gibi, benim tek bir oyum var. O gün geldiğinde çıkan adaylara göre kullanırım. Asıl olan, delegelerimizin vereceği karardır. Eminim o gün geldiğinde, tüm delegelerimiz özgür iradeleriyle Eskişehir’ de partimizin temsiliyeti açısından en doğru kararı verecektir.
“MEVCUT YÖNETİMLERLE DEVAM KARARI DA VERİLEBİLİRDİ”
CHP zor bir süreçten geçiyor. Kongreler tek adaylı yapılmalı deniliyor. Tek adaylı mı olmalı?
Odaklanmamız gerekenin, kendi iç yarışmalarımız olması yerine, vatandaşımızın ve ülkemizin içinde bulunduğu sorunlar olması gerektiğinden yola çıkılarak bu görüş, savunulabilir. Ancak, böyle olsaydı, kongre süreci başlatılmayıp mevcut yönetimlerle devam kararı verilebilirdi. Bildiğiniz gibi, bizim partimiz, demokrasi kültürünün çok gelişkin olduğu, demokratik süreçlerin tam anlamıyla işlediği bir parti. Bu da dilediği gibi, her isteyenin aday olabildiği, herkesin istediği kişiyi özgürce destekleyebileceği bir ortam sunuyor. Kongre ve kurultay sürecini, demokrasi şöleni olarak görerek yarışmayı bu süreçte tamamlayıp iktidar yürüyüşümüze daha sağlıklı ilerleyeceğiz.
“ODUNPAZARI DELEGELERİ ESAS DEĞERLENDİRMEYİ YAPACAK”
Odunpazarı İlçe Başkanı Rahmi Çınar ve yönetimini beğeniyor musunuz? Yeniden adaylığını açıkladı. Sizce devam etmeli mi, değişmeli mi?
Eskişehir’de Cumhuriyet Halk Partisi olarak, son genel seçimler ve yerel seçimlerde hem Eskişehir merkezinde hem de ilçelerimizde, özellikle de merkez ilçelerimizde son derece başarılı olduk. İl, ilçe yönetimlerinin başarısını gösteren de seçim sonuçlarıdır. Gösterilen her çaba, verilen her emek takdiri hak eder. Ben partimiz ve şehrim adına tüm il, ilçe yönetimlerine ve emek veren her bir partilimize teşekkür ederim. Ben Tepebaşı’nda ikamet ediyorum. Odunpazarı ilçe başkan adayları netleşince Odunpazarı bölgesindeki delegelerimiz esas değerlendirmeyi yapacaktır.
“DERHAL SEÇİMLER YENİLENMELİ”
Erken seçim olur mu?
Tahmin yürütmekten çok, “olmalı, olması gerekir” diye cevap vermek gerekir bu sorunuza. 23 yıldır tek başına iktidarda olan bir parti ve Cumhurbaşkanlığı sistemiyle gelinen noktada, tek adam rejimiyle güzelim ülkemiz her anlamda tam bir yangın yerine dönüştü. Vatandaşımız geçinemiyor, emekçi, emekli, kamu çalışanları, üretici, sanayici her kesimden genci, yaşlısı yakınıyor. Bir yandan ekonomik sorunlarla boğuşurken diğer yandan hukuksuzluk, liyakatsizlik, ihmaller, koordinasyonsuzluğun yol açtığı tüm kurumlardaki yozlaşma ile nefes alamaz hale geldik. Her sabah uyandığımızda, internete baktığımızda, televizyonu açtığımızda yeni felaket haberleri almaktan ülkece yorgun düştük. Felaketler, acılar ülkesine dönüştü Türkiye.
Sadece bir ayda yaşadıklarımıza bakalım. Temmuz ayına Ödemiş yangınında iki kişi ve Kuzey Irak’da mağarada yaşamını yitiren 12 askerimizin haberiyle başladık. Ülkenin dört bir yanında alevler yükselirken, Seyitgazi yangınında yitirdiğimiz 10 kişinin acısını yaşayamadan iki erin su kaybından öldüğü haberiyle sarsıldık. 23 yıldır olup bitenleri bırakın, son bir ay bile tabloyu özetliyor. Ve halkın derdine çare bulmak yerine, halkını görmezden gelen, rant ve talan çevrelerinden yana tutum alan, haksız hukuksuz uygulamaları ile savurdukları milyonların bedelini halkın sırtına yükleyen, halktan uzaklaşan ve artık hiçbir şekilde rıza üretemeyen bu iktidardan kurtulmanın günü çoktan gelmiş ve geçmiştir. Dolayısıyla, “DERHAL SEÇİMLER YENİLENMELİ.” Millet iradesini yok sayan saray rejimi derhal son bulmalı, halkın egemenliğinin yeniden tesis edileceği Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında ülkemizdeki talan ve tahribatın giderilmesine de acilen girişilmelidir ki, milletimiz nefes alsın.
“PARTİLİLERİMİZ TARAF OLMAYA ZORLANDI”
Kemal Kılıçdaroğlu siyasi operasyonlar sırasında çok eleştirildi, özellikle örgüt içerisinde. Az da olsa haksızlığa uğradığını düşünenler oldu. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? CHP’nin başına Kemal Kılıçdaroğlu yeniden gelir mi sizce? Ya da gelmeli mi?
Sorunlara çözüm üretemeyen, halka vadedeceği bir şeyi kalmayan ve kaybedeceğini anlayan iktidar, bir yandan belediye başkanlarımıza karşı haksız ve hukuksuz adeta savaş açarak operasyonlar yürütürken diğer yanda, halkın tek umudu ve son yerel seçimlerden birinci olarak çıkan partimize yönelik operasyon yürütmektedir. Partimizin içini karıştırmak, bölmek adına bir yandan Kurultayın iptaline yönelik davayı “Demokles’in Kılıcı” gibi başımızda sallandırırken, suçsuzluktan suçlu üretme yönündeki belediye başkanlarımız ve bürokratlarımıza yönelik algı süreçlerinin benzerini, partimizin iç dinamiklerine de yönlendirmektedir. Siyasallaştırdıkları yargı, yandaş basın ve troller aracığıyla yürüttükleri algı süreçleriyle. “Partimi adliye koridorlarında tartıştırmam” diyen Sayın Kılıçdaroğlu ile zorlu bir süreçte dirençle mücadele eden Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel tartıştırılmaya, partililerimiz taraf olmaya zorlanmıştır. Henüz sonuçlanmamış bir dava üzerinden gereksiz polemikler yürütülmüştür.
Kurucu liderimiz Ata’mızdan bu güne vatansever tüm Genel Başkanlarımızın önceliği, ülkemiz ve halkımızdır. Dolayısıyla, hiçbir genel başkanımızdan halkımızın tek kurtuluşu olan Cumhuriyet Halk Partimize ve vatanımıza zarar verecek bir tutum ile davranış içinde olması, beklenemez. Ülkemizde onca sorun dururken, partimizi tartıştırmakla iktidar yürüyüşümüzü engellemek isteyenlerin oyunlarını bozmak ise tüm Cumhuriyet Halk Partililerin asli sorumluluğudur. Kimse, bizden bu oyunda birilerinden taraf olarak bu kirli oyunu oynayanların değirmenine su taşımamızı beklemesin. Bizim tek bağlılığımız, Ebedi ve Tek Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün koyduğu ilke ve hedefler doğrultusunda ülkemizin tek umudu Cumhuriyet Halk Parti'mizedir. Ata'mızdan günümüze tüm Genel Başkanlarımız ve partimizin her kademesinde yer alan değerlerimiz kıymetlidir. Cumhuriyet Halk Partililer olarak, hepimize düşen en temel görev, birlik, beraberlik içinde halkımızın gerçek sorunlarını cesaretle gündeme taşıyarak halkın tek umudu partimizin içini karıştırmalarına izin vermemektir.
“SİYASETİ İNTİKAM ARACI OLARAK YÜRÜTÜYORLAR”
Çağdaş Okullarına yapılan kayyum atamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Son zamanlarda Büyükerşen’in üstüne de çok gidiliyor. Düşünceleriniz neler?
1979 yılında kurulan Eğitim, Sağlık ve Bilimsel Araştırma Vakfı (ESBAV)’a kayyım atanması, siyasallaştırılan yargı aracılığıyla belediye başkanlarımıza, partimize yönelik haksız ve hukuksuz operasyonlardan bağımsız düşünülemez. Tamamen, Cumhuriyet Halk Partilileri suça bulaşmış göstermeye yönelik bir algı operasyonudur.
Yılmaz Hocamız, sadece Eskişehirlilerin değil, tüm Türkiye’nin saygı duyduğu bir akademisyen, sanatçı ve devlet adamıdır. Kurduğu örnek Anadolu Üniversitesi, bünyesinden doğan 7 üniversite, milyonların eğitim yaşamında rol oynayan uzaktan eğitim projesi Açık Öğretim Fakültesi ile sadece Türkiye’nin eğitim yaşamına damga vurmakla kalmamıştır. Eskişehir’i belediye başkanı olarak, 25 yıllık emeğiyle Anadolu’nun bozkırında şehir turizminin öncüsü, sanat, kültür şehri haline dönüştürürken diğer yanda, örnek bir yerel yönetim modeli inşa etmiştir. Yılmaz Hocamız hakkında vâkıfa açılan davalar, geçmiş dönem belediyeciliği üzerinden siyaseten bir intikam aracı olarak yürütülmekte olup, CHP’lileri suçlu olmamalarına karşın, suçlu gibi göstermeye yöneliktir. Ancak, yöneltilen iddialar, toplum vicdanında karşılık bulmamaktadır. Ülkenin birçok yerinde ranta, yolsuzluğa, israfa ve usulsüzlüklere boğulmuş yerel ve merkezi yönetimlere karşı sessiz kalanlar; sıra halka hizmet eden, kentini dönüştüren, halkıyla bütünleşmiş bir belediye başkanına geldiğinde hukuk aracılığıyla intikam operasyonları yürütmektedir. Biz, Cumhuriyet Halk Partililer ve Eskişehir halkı Yılmaz Hocamızın ülkemize ve şehrimize kattığı değerlere sahip çıkmaya, yanında olmaya devam edeceğiz. Bu davaların, bu operasyonların asıl hedefinin, aydınlanmacı belediyecilik anlayışını ve Eskişehir’in örnek modelini sindirmek olduğunu çok iyi biliyoruz.
Vakfın bünyesinde bulunan Özel Çağdaş Okullarını siyasi bir intikam aracının konusu yapmak ise yalnızca bir eğitim kurumuna değil; aynı zamanda bu şehrin aydınlanma değerlerine, çağdaşlaşma idealine ve Atatürk ilke ve devrimlerine yapılmış açık bir saldırıdır. Çağdaş Okulları, 1992 yılında Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in öncülüğünde kurulan ve bugün binlerce öğrenciyi anaokulundan liseye kadar laik, bilimsel, özgür düşünceye dayalı bir anlayışla yetiştiren; pek çok alanda öğrenciye burs sağlayan köklü bir kurumdur. Bugün bu kuruma kayyum atanmasının pedagojik ya da hukuki bir gerekçeyle değil, tamamen siyasi bir motivasyonla gerçekleştiği açıktır. Bu adım, iktidarın son dönemde özellikle CHP’li belediyelere, başkanlara ve onların temsil ettiği değerlere yönelik yürüttüğü sistematik baskı politikalarının bir parçasıdır. Eskişehir’de eğitim alanında büyük katkılar sunmuş, toplumsal ve kültürel gelişmeye öncülük etmiş bir kurumun bu şekilde hedef alınmasını kabul etmemiz mümkün değildir.
“ESKİŞEHİR HALKI SAĞDUYULUDUR”
İlk genel seçimlerde Eskişehir’in durumu nasıl olur. Seçim tahmininiz nedir?
Eskişehir halkı, son derece sağduyuludur; her zaman kimin kendisine gerçekten hizmet ettiğini, kimin sadece laf ürettiğini çok iyi değerlendirir. Bu şehir, çağdaş değerlerine, bilime, sanata ve emeğe sahip çıkanların şehridir. Son 26 yıldır, hemşerilerim, bu değerlendirmeyi nasıl sağlıklı bir biçimde yaparak emek verenleri ödüllendirip, kendisine hizmet etmeyenleri oylarıyla cezalandırdıysa önümüzdeki ilk seçimlerde de aynı değerlendirmeyi yapacaktır. Büyükşehir Belediyemiz başta olmak üzere, 8 ilçe belediyemizle birlikte, halkçı sosyal belediyecilik anlayışımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Bu doğrultuda, ilk genel seçimlerde Eskişehir’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin mevcut milletvekili sayısını artıracağına yürekten inanıyorum. Eskişehir halkının iradesine, vicdanına, sağduyusuna her zaman olduğu gibi güveniyorum. Bu güvene layık olmak için, belediye başkanlarımız ve örgütümüzle çalışıyoruz; çalışmaya da devam ederek sadece Eskişehir’de değil, ülkemizde başarı olarak iktidara geleceğiz.