Prof. Dr. İbrahim Halil Diken kimdir? Bize kendinizden ve enstitünün kuruluş hikayesinden bahseder misiniz?

Eskişehir'de Yeni Sağlık Tesisi hizmete girdi
Eskişehir'de Yeni Sağlık Tesisi hizmete girdi
İçeriği Görüntüle

Son 10 yıldır bu enstitünün müdürlüğünü yürütmekteyim. Asıl kadro yerim Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü. Uzmanlık alanım erken müdahale yani 0-6 yaş gelişim geriliği veya yetersizliği olan down sendromu, otizm gibi yetersizliği olan çocuklar ve ailelerle çalışan eğitimciler ve uzmanlar. Bu alana yönelik uzmanlık eğitimimi Amerika Birleşik Devletleri'nin Arizona State Üniversitesi eyaletinde devlet bursuyla tamamladım. 1999 yılına gittim 2004 yılında döndüm ve 2004 yılından beridir de Anadolu Üniversitesi'ne, ülkeme ve milletime hizmette bulunmaktayım. Alanımda kendime ait markalar bulunmakta yani özellikle özel İlgi alanın benim ebeveyn çocuk etkileşimi ve doğal öğretim yani çocukların uyanık olduğu her anın bir öğretim anı olduğunu ebeveynlere, eğitimcilere ve uzmanlara anlatmaya çalışıyorum veya çocukların uyanık olduğu her andaki o etkileşimlerin kalitesinin çocuklarının gelişimini etkilediğine vurgu yapıyorum. Bir diğer özel İlgi alanın değerlendirme araçları Türkiye'ye uyarlamak çünkü değerlendirme en önemli kısım. Bizim başlangıç noktamız bir çocukta otizmin var olup olmadığı veya diğer gelişimsel durumlarının ne olduğunu çocuğun bulunduğu yaşa göre gerçekten yaşıtlarıyla aynı dönemde mi, değil mi bunu ortaya koymak. Bu yönden de değerlendirme araçları da özel ilgi alanım. Buna yönelik hem otizmin örneğin ilk Türkiye standardizasyonu yapılmış Türkiye'nin her tarafından veri topladığımız aracını gerçekleştirdim. Bunun yanında Türkiye'nin ilk erken müdahale üzerine yüksek lisans programını, üniversitemizde özel eğitim yüksek lisans programına başlattım. İlk yine erken çocuklukta otizm spektrum bozukluğu tezsiz yüksek lisans programı Türkiye'de ilk kez üniversitemizde gerçekleşti. Yani pek çok ilki kendi adıma üniversite adına enstitü adına gerçekleştirmiş bulunmaktayız. 10’a yakın TÜBİTAK projesi gerçekleştirdim 10’dan fazla Avrupa Birliği projem var yine sayısız üniversitenin BAP projeleri var 100'e yakın yayınım var makale olarak. Gerek ulusal gerek uluslararası 200'e yakın bildirilerim var. Pek çok uluslararası erken müdahale derneğinin, Dünya Erken Müdahale Derneği'nin yönetim kurulu üyesiyim. Avrupa Erken Müdahale Derneği’nin yönetim kurulu üyesiyim. Türkiye Erken Çocuklukta Müdahale Derneği'nin kurucusuyum.

Ee906B13 2096 40Ab A49F E1C18Cab4Baf

AVRUPA’DA BENZERİMİZ YOK

Enstitümüz Türkiye'de ilk ve tek hatta Orta Doğu ve Avrupa'ya baktığımız zaman yaptığımız iş, sunduğumuz hizmetler bakımından aslında Orta Doğuda ve Avrupa'da da benzeri olmayan ve pek çok ülkeye, üniversiteye model olan bir yer. Burası bir araştırma enstitüsü. Hedef kitlesi 0-6 yaş özellikle yani ilkokulun zorunlu yaşına gelmeden önceki çocuklar bizim hedef kitlemiz ve biz bu sürece de erken müdahale ediyoruz. Neden burada özellikle erken müdahaleyi önemsiyoruz çünkü inanın erken çocukluk çok önemli. İnsan yaşamının temeli gibi temelini oluşturmakta örneğin sinir bilimi araştırmaları diyor ki beyin gelişiminin yüzde 90’ı bu dönemde gerçekleşiyor. Beyin bu dönemde çocukta hamur gibi işlenmeye başlıyor. Hamur bir süre sonra ne oluyor sertleşiyor ve artık o yumuşaklığını, dokusunu farklılaştırır o yüzden bu dönem çok kritik. Biz de bu dönemde aslında 0 yaştan itibaren örneğin burada bizim yenidoğan down sendromlu bebeklerimiz var. Down sendromlu bebekler doğuşta hemen fark edilebiliyor veya serebral palsili dediğimiz yani motor gelişimi ile beraber fiziksel olarak o farklılığı hemen fark edilen çocuklar ve aileleri var bizde 0 yaşında. Veya 12 aylık, 18 aylık büyük bir hedef kitlemiz 3-6 yaş grubu genelde. Özellikle otizm grubunda farkındalık genelde çocuğun konuşmaya başladığı dönemle beraber fark ediliyor. Çocukta fiziksel bir fark yok. Genelde güzel çocuklar bunlar. Ebeveyn, eğer çok ciddi bir otizmden etkilenme değilse bunu 1,5 yaşına doğru fark ediyor. Fark ettiği zamanda hemen gelmiyor çünkü hiçbir ebeveyn çocuğuna etiket koydurmak istemiyor. Hele hele konuşma biraz gecikmiş gibi algılıyorsa başka ciddi sorunlar yoksa öne arkaya sallanma, elleri sallama, parmakları oynatma, kuş sevinci gibi hareketler yapma, işaret ederek bir şeyi isteyerek göstermeme gibi bunları yine de etiketlemek istemiyor. Örneğin bir büyük abisi veya ablası varsa öyle değildi bu zamana kadar şunu yapıyordu bunu yapıyordu diye bize gelmeye başlıyorlar. Bize geldiği zaman da biz buradaki kapasitemiz ölçüsünde değerlendirmeye alıyoruz ebeveyni ve çocuğu daha sonra da bekleme listemiz var ama özellikle küçük yaşlarda bekletmemeye çalışıyoruz. Ne kadar erken başlarsak düzelme o kadar oluyor. Down sendromunda bebeklikten başladığın zaman eğitime, o çocuğun bilişsel gelişimi yani zekâ kapasitesi ölçüsünde onu en üst düzeyde kullanabilecek duruma geliyor. Mesela açık öğretimde down sendromlu bir mezunumuz var. Demek ki başarı hikayeleri söz konusu ama kritik olan nokta burada ebeveyn hikayesi ve erken müdahaleye başlamanın önemi. O yüzden diyoruz ki bizim de mottomuz bu aslında ne kadar erken o kadar iyi. Enstitümüz 1993 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kuruluyor. Gerçekten o zamanki hocamız Prof. Dr. Gönül Kırcaali İftar müthiş bir vizyon ortaya koyuyor tabi lazım Yılmaz Büyükerşen hocamızı unutmamak lazım. Kendi işitme engelli olan çocuğunun deneyimi ile başta İÇEM olmak üzere işte sonra Enstitü büyük bir vizyon koyuldu ortaya. Daha sonra Dil ve Konuşma Bozuklukları Merkezi daha sonra üstün yetenekli çocuklar için kurulan ÜYEP, işitme engelli yetişkinler için lisans öğrencileri ve ön lisans öğrencileri var olan Engelliler Entegre Yüksekokulu eğitim fakültesi içinde yer alan özel eğitim öğretmeni yetiştirdiğimiz özel eğitim bölümü yani bunların hepsi aslında sizin 2ylül Gazetesi’nin mottosu olan Eskişehir için mottosunu bizde Anadolu Üniversitesi olarak başta Eskişehir için ulusalda da tüm Türkiye için. Daha sonra da yaptığınız yayınlar ve araştırmalarla da aslında tüm dünya için bir motto edindik. Tabi bu sürede değişen tüm rektörlerimiz özel gereksinimli bireylere sunulan hizmet bir insanlık hizmeti daha duygusal bir yapı. Bunu ailesi içinde yaşasa da yaşamasa da her yöneticinin her insanın aslında hassas olması gereken toplumsal kapsayıcılık açısından, toplumsal huzur açısından, toplumsal verimlilik açısından aslında dikkat edilmesi gereken bir durum ve genelde de şu anki rektörümüz Yusuf Adıgüzel de başta olmak üzere daha önceki rektörlerimiz de özellikle de bu enstitüyü 2. versiyonu diyebileceğimiz bu duruma getiren Naci Gündoğan hocamız olmak üzere tüm rektör hocalarımız bize sahip çıktı. Yani bu kurumlar Türkiye'de ve Orta Doğu, yine Avrupa'da da baktığımız zaman gerçekten tek.

8B2E68F3 0Bc4 4317 97Bb 035788D0Aebb

BURASI ERKEN MÜDAHALE MERKEZİ

Kurumun çalışmaları ve ortaya koyduğu projeler hakkında bilgi verir misiniz?

Bu enstitü 1994 yılında faaliyete geçen 30 yılı aşkın bir süredir faaliyette bulunan bir erken müdahale merkezi. 3 başlık altında hizmetlerimizi topluyoruz; Eğitim-öğretim, toplumsal hizmet ve araştırma geliştirme. Eğitim öğretim boyutunda bizim buradaki hedef kitlemiz 0-6 yaş grubundaki özellikle down sendromu, otizm veya diğer gelişim geriliği veya diğer gelişimsel yetersizliği olan çocuklar ve aileleri. Dolayısıyla binamızda gelişimsel destek birimi adını verdiğimiz yerde bu çocuklar ve ailelerinin gerek psikolojik gerek gelişimsel değerlendirmelerini yapıp burada bizim grup veya bireysel eğitimle bu çocuklar bizden hizmet almakta. Bunun yanında da ebeveynler psikolojik olarak özellikle değerlendirilerek ebeveynlere gerekli destek programı söz konusu. Çocuklar gruba uygunsa haftada 4 gün veya 5 gün, günde 3 saat veya günde 1,5 saat şeklinde, uygun değilse gruba da haftada 2 saat şeklinde bizden hizmet almakta. Bunun yanında değerlendirme hizmetimiz Türkiye'nin dört bir tarafından gelen aileler ve çocukların ailelerinin değerlendirme sürecine dahil olunan durumlar var. Şu an ortalama ayda 150'ye yakın aileye hem bireysel, grup ve değerlendirme hizmeti sunmaktayız. Belli bir ücret var ama bu ücret devletin Rehabilitasyon Merkezi adını verdiğimiz devletin o kurumlarının aileler için ödediği paranın dörtte biri düzeyinde. Bu bağlamda bu bizim aslında bir toplumsal hizmet ayağımız olmuş oluyor toplumsal hizmet ayağında ayrıca tüm hocalarımız buradaki öğretim elemanlarımız farklı STK’lara veya farklı gruplara, ebeveynlere hizmetler vermekte. Danışmanlık hem seminerler şeklinde hizmetler vermekte. ARGE boyutunda da yaptığımız işte örneğin üniversitemizin var olan projelerin 4’ü TÜBİTAK projeleri bizde yürümekte. Benim 2 projem var şu an TÜBİTAK’ta. Mehmet Yanardağ hocamızın ve Onur Kurt hocamızın. Ki bu ciddi bir sayı yani bir birim de yürütülen proje sayısı anlamında TÜBİTAK'tan destek alınmayla. Bunun yanında BAP projelerimiz ve diğer Avrupa Birliği ve diğer kurumlardan alınan projeler örneğin yine benim ve müdür yardımcımız Veysel hocamızın koordine ettiği Türkiye'nin ilk kez yine yaptığınız Özel Eğitim Anaokulu müfredatını maarif modeline uyarlanmasını yapıyoruz. Bu da bakanlığa sunduğumuz bir hizmet ve online devam ediyor çalıştaylar önümüzdeki hafta da Mersin'deki yüz yüze çalıştaylar ile Eylül ayında inşallah yeni dönemde özel eğitim anaokullarında bizim geliştirdiğimiz, bizim uyarladığımız maarif modeline uygun özel eğitim anaokulu 3-6 yaş ve 0-3 yaş programları kullanılacak.

91482E0E 302D 44B2 Ac8C F280B06176B4

YENİ ANA BİLİM DALLARI AÇTIK

Kurum olarak gelecekte özel gereksinimli bireyler için nasıl bir yol haritası izlemeyi düşünüyorsunuz?

Enstitümüzün vizyonu ve misyonu çerçevesinde üniversitemize ve ülkemize de layık olacak şekilde en büyük hedefimiz modern bir enstitü olmak. Bu bağlamda ikili iş birlikleri yani uluslararası iş birlikleri bizim bir sonraki dönemdeki ana hedeflerimizden biri birkaç hafta önce işte örneğin Amerika'da 3 üniversite ile merkezde ikili iş birliklerimizin ön görüşmelerini yaptık ve onlar sözleşme aşamasına geldi. Gerek Avrupa'dan gerekse Amerika'dan özellikle ve diğer ülkelerdeki bizim ve benzeri akademik ve toplumsal hizmet sunan merkezlerle ikili iş birlikleri önümüzdeki dönem en büyük olayımız. Bir araştırma laboratuarımız var orada biz farklı konularda araştırmalar yürütmekteyiz oradaki alt yapıyı yeni yönetimimizin özellikle rektör hocamız Yusuf Hoca desteğiyle güncellemekteyiz. 10 yıl önce yapmıştık ve cihazları ve diğer donanımları güncellememiz gerekiyor. Bunun yanında yeni ana bilim dalları açtık. Otizm spektrum bozukluğu, öğrenme güçlüğü, çoklu yetersizlik gibi bu anabilim dallarında kadrolarımızı güçlendirip yeni asistanlar yeni hocalar bu alanlarda alıp buralardan Türkiye yine örnek ilk olacak, tek demiyorum çünkü çoğalsın istiyoruz. Özellikle yüksek lisans ve doktora programları açmayı planlıyoruz. Kısacası ileriye doğru var olan kapasitemizi koruyup kalitemizi daha nitelikli hale getirmek istiyoruz. Bir kalite belgesi almak istiyoruz açıkçası akredite olmak istiyoruz. İSO belgesi ile en azından yönetim süreçlerimizin kalitesini açıkçası belgelemek istiyoruz. Bunlar da açıkçası en azından benim bulunduğum bu yönetimin Önümüzdeki dönemdeki vizyoner yapıları diyelim. Gerçekten 2Eylül Gazetesi Eskişehir için Engelli Araştırma Enstitüsü’de Eskişehir için. Sizler aracılığıyla eminim ki sadece Eskişehir değil tüm Türkiye biraz daha farkımıza varacak o vesileyle bir aileye bir çocuğa bile dokunabilirsek ne mutlu bize ne mutlu size diye düşünüyorum.

Kaynak: 2Eylül Haber