TÜBİTAK PROJESİYLE BAŞLADIK
ÜYEP nedir? ÜYEP’in tarihçesi ve çalışmalarından bahseder misiniz?
Yıl 2007 Prof. Dr. Uğur Sak'ın önderliğinde bir TÜBİTAK projesi vardı. Ben de o dönemde projede araştırmacıydım. O projeyle başladık. 2010 yılında projemiz bitti ama eğitimlerimiz Eğitim Fakültesi içerisinde devam etti. 2014 yılında merkez olduk. Uğur Hoca Merkez Müdürüydü o dönemde. Ama o kısa süre içerisinde gerçekten oldukça tanınırlığımız arttı ve çok ciddi işler yapmaya başladık. 2015'te Avrupa Birliği tarafından "Üstün Yetenek Merkezi" belgesi aldık. O dönemde 19 ülkeden 29 tane merkez başvurusu yapıldı ama sadece 13 ülkeden 14 merkez oldu. Bu merkezlerden birisi bizdik. Biz neler yapıyoruz? Yani bu 2007'den beri beşinci sınıf öğrencileri o zaman diğer altıncı sınıflarda vardı. Ortaokullar altıncı sınıftan başladı. Yani ortaokul öğrencilerimizi 2 sınavla alıyoruz, aynı gün içerisinde sınav gerçekleştiriliyor. Birincisi genel yetenek, matematik sınavı oluyor. İkinci sınav, fen sınavı oluyor. Bu sınavda başarılı 28 öğrenci öğrencimiz oluyor. Hafta sonları üç saat matematik ve üç saat fen eğitimleri gerçekleştiriliyor. Burada tabii laboratuvar imkânları, daha uygulamaya dönük bir eğitim gerçekleştiriyoruz. Bunun dışında sadece güz ve bahar döneminin dışında Yaz Enstitümüz de var. Yaz Enstitüsünde ders çeşidimiz çok fazlalaşıyor. Orada on altı saatlik derslerimiz var. Her biri bir hafta sürüyor. Toplam iki haftalık bir yaz enstitüsü sürecimiz var ama bunun içerisinde felsefe de var, psikoloji de var. İşte mesela sayıların evrimi gibi böyle hem bilim hem de sosyal anlamda birçok ders modülü oluyor. Bu ders modülüne herhangi bir yerden, üstün yetenekli tüm öğrenciler başvurabiliyor. Kendi öğrencilerimiz zaten katılabiliyorlar. Bunun dışında da yine öğrencilerimiz bu şeylerden faydalanabiliyor. Eğitimlerimiz bu şekilde ama bunun dışında biz bize başvuran, zekâ tanımlaması yaptırmak isteyen olabiliyor. ASİS Zekâ Testi var. Yine Uğur Sak hocamızın başkanlığında merkezimizde yapılmıştır. Türkiye’nin ilk yerli milli zekâ testidir. Milli Eğitim Bakanlığıyla ortaklaşa çıkmıştı. 4-12 yaş arasında geçerlidir. Dört yaşını doldurmuş herhangi bir çocuk gelip bizde zekâ testi olabilir. Şu anda hatta ASİS'in ikinci versiyonu için daha geniş, 3-18 yaş aralığına gelecek şekilde ve tablet uygulaması olacak şekilde bir proje kapsamında Uğur Hoca'nın çalışmaları devam ediyor. Yakın zamanda sonuçlanacak, az bir süresi kaldı. Dolayısıyla biz bu anlamda zekâ testleri gerçekleştiriyoruz. Başvuruyu bize yapıyorlar. Yaklaşık bir saat kadar süren, bir süre oluyor burada tanılama odamız var. Yine üstün yeteneklilerle ilgilenen, araştırma görevlisi arkadaşlar var. Testleri yetkin kişiler gerçekleştiriyorlar. Bunun dışında yani toplum hizmeti anlamında Milli Eğitim'le protokol yaptığımız 4 tane okul var. Bunun üçü ilkokul, biri ortaokul. O okullara gidip tanılama testi yapıyoruz. Bu zekâ testini oralarda ücretsiz olarak uyguluyoruz. Orada üstün yetenekli tanısı alan çocukları okula bildiriyoruz. Bu çocuklar kendi okulunda eğitim alabiliyorlar. Onlar, kendi öğretmenleri eğitim verebiliyorlar. Ticaret Odası, Ticaret Borsası, Milli Zafer, Mustafa Kemal... dört tane okulumuz var. Biri ortaokul, Ticaret Odası ortaokul. Diğerleri ilkokul. Oralarda ilkokullarda birinci sınıfta okula başlarken güz döneminde yapıyoruz. Ortaokulda beşinci sınıfta bahar döneminde tanılama testleri yapıyoruz.
DİĞER İLLERDEN GELEN ÖĞRENCİLERİMİZ VAR
Bildiğimiz kadarıyla ÜYEP Türkiye’de alanında tek merkez. Böyle olunca da ülkemizin dört bir yanından öğrenciler yönlendiriliyor. Türkiye genelinde nasıl bir potansiyele sahibiz?
Şimdi Türkiye’nin , öğrenci potansiyeli çok yüksek ama buna karşılık hizmet verebilecek kişi, kurum sayısı ise çok çok az maalesef. Bizim hizmetimiz sadece Eskişehir'e yönelik değil. Yani bize herhangi bir ilden öğrenci gelebiliyor. Hatta bizim bu 28 kişi yani öğrenciler zaten yakın illerden, Bilecik, Kütahya gibi illerden gelmesinin yanı sıra uzak illerden de gelebiliyor. Yani şu anda öğrencimiz içerisinde Sakarya'dan var. Çanakkale'den öğrencimiz oldu. Afyon'dan öğrencimiz var. Çok uç noktada Gaziantep'ten bizim öğrencimiz oldu. Her hafta sonu uçakla kendisi geldi. Pazar günü geri döndü. Bu hizmetlerden faydalandı. Ama bunun dışında biz zekâ testi için de bize yine farklı şehirlerden geliyor. Bizim diğer şehirlere ÜYEP olarak en büyük etkinliği sunduğumuz imkan Yaz Okulları. Çünkü Yaz Okulunda tatil dönemi olduğu için Eskişehir'le bağlantısı olanlar veya gezmek için gelen aileler de oluyor. O bir haftalık, iki haftalık o süreçte. Türkiye'nin her yerinden öğrencimiz geldi diyebilirim o programa. Ama Türkiye'de başka bu tür programlar var mı? Maalesef yok denecek kadar kısıtlı. Bize hatta "Neden ÜYEP başka illerde olmuyor?" diye soruluyor. Çünkü kendi iç yapısı sürekli değişken. Yani bir programı yazdık, on yıl boyunca bunu sürdürüyoruz, değil. Burada kendi öğretmenlerimizle sürekli iletişim içerisinde, sürekli programlarımızı yeniliyoruz. Dolayısıyla bir başka yerde, Anadolu Üniversitesine bağlı herhangi bir merkez kurulması, eğitim vermemiz çok mümkün gözükmüyor. Ben hatta programların çok çeşitli olmasından taraftarım. Biz matematik ve fen eğitimi veriyoruz. Başka kişiler, uzmanlar kendi ekiplerini kurup farklı eğitim programları vermesi gerekir. Çünkü üstün yetenekliler sadece belli alanlarda kısıtlanmış değil. Çok farklı alanlarda var. Dolayısıyla en azından büyük şehirlerde ama bu bir ekip işi bildiğiniz gibi. Yani bu alanda bir merkez müdürünün bir idealinin olup daha sonra ekibini kurması, o alana göre uzman kişilerin yetiştirilmesi gerekiyor. Bu da bir süreç doğal olarak. Ama bizler dediğim gibi hem zekâ testi için gelenler oluyor hem Yaz Okulunda hem de programımıza gelenler oluyor. Zekâ testi esasında Türkiye'nin birçok yerinde yapılmaya başlandı ama herhalde bize güven fazla olduğu için buraya yaptırmayı tercih edebiliyorlar. Türkiye'de bu anlamda tekiz. Yani bu bahsettiğim belgeye sahip tek merkeziz. 2014'ten beri hâlâ tekiz. Başka herhangi bir merkez böyle bir şeyi yok.
AİLELERE BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR
Üstün yetenekli çocuklarımızın tespitinden sonra hangi aşamalarda, nasıl bir değerlendirme süreci uygulanıyor?
Şimdi ilk önce bir tanılama yapmamız gerekiyor. Tanılamadan sonra zaten oradaki yetkili arkadaş aileye bazı bilgilendirmeler yapıyorlar. Esasında bu tanılama testleri sadece üstün yetenek tanısı alsın diye olması gerekmez. Aslında imkanlar olsa tüm Türkiye'deki çocukların bu testlerden geçip ne tür yetenekleri var, onların belirlenmesinde fayda var. Testler sadece üstün yetenekli çocukları belirlemek amacıyla üretilen testler değil. Aslında her çocuk esasında özeldir. Çok genel şeylerden bahsediyoruz ama her çocuğun durumu özeldir. Dolayısıyla ona yönelik bazı çalışmalar yapmak gerekebilir. Bir defa eğer üstün yetenek tanısı alıyorsa ailenin bu konuda birazcık bilinçlenmesi gerekiyor. Ailenin okulla, öğretmenle iş birliği içerisinde olması gerekiyor. Çocuğun farkındalıklarını fark etmesi gerekiyor. Çocuk yani şöyle çok kaba tabirle söyleyeyim: Kendi yaşıtlarından üstün yetenek tanısı alırsa iki üç yaş daha gelişmiş bir bireyin bilişsel becerilerine sahiptir. Dolayısıyla kendi arkadaşlarıyla bazı sorunlar yaşaması, okul içerisinde sorunlaşması gayet normaldir. Bunları bilmek gerekiyor ve bunları yönelik çalışma yapması gerekiyor. Çocuk üstün yetenek tanısı alınca bu sefer mükemmeliyetçilik devreye girmeye başlıyor. Madem her şeyde en başarılı olsun, hiç hata yapmasın diye. Bu çok yanlış bir şey. Yani onların çocuk olduğunu bazen unutabiliyoruz. Oyun oynamaları, eğlenmeleri gerektiği zamanlar var. Dolayısıyla onlara böyle mükemmeliyetçi bir gözle bakmamak gerekiyor. Hata yapmalarını gayet olumlu, anlaşılabilir olması gerekiyor. Bir de şöyle bir şey oluyor. Bizim hani herhangi bir yetenek soru yaptığımızda eksiklikler belli olduğunda, yani eksiklikte veya orta düzeyde olsun belli alanlarda, diyoruz ki: "İyi olanda tamam sen iyisin. Artık orta düzeydeki olan becerilerini arttırman lazım veya eksik olan becerilerini artırman lazım." Yani her şeyi eşitlemeye yönelik davranıyoruz ama esasında olması gereken şey iyi alan belli olduktan sonra zaten orada keyif alıyorsa o çocuk, iyi alanda daha da iyiye gitmesi için çalışma yapmamız gerekiyor. Yani onu bütün alanlarda eşitlemek yerine matematikte mesela çok başarılı. Tamam sen artık matematikte başarılısın... İşte "Türkçe'de iyi değilsen sen Türkçe çalış" yerine, zaten başarılı olan yeri daha da şey yapıp ileriye götürüp o çocuğu oradan daha uzmanlaşacağı, daha keyif alacağı ortamlar sunmak gerekiyor. Çünkü sınav kaygısı malum çok yüksek ülkemizde ve herkes sınava yönelik çalışmalar yapıyor. Dolayısıyla herkes eksiğini tamamlama çabası içerisinde. Ama bu çocuğun geleceğini düşündüğümüz zaman, baktığımız zaman işte dahiler vesaire diğer çok başarılı olan insanlara, kendi sevdiği alanında çocukluğundan beri o alanda çalışan kişiler olduğunu görebiliyorsunuz. Dolayısıyla ailelere kısaca bunları önerebilirim ama bireysel olarak her çocuk farklıdır. Kendi çocuklarını keşfetmesi, iyi bir şekilde yönlendirmesi gerekmektedir.