Prof. Dr. Gümüştaş, anasınıfı eğitimi alınmış olsa dahi ilkokul birinci sınıfın çocuklar için kuralların daha belirginleştiği, okuma-yazma ve aritmetik becerilerinin yoğunlaştığı, ödev ve beklentilerin arttığı bir dönem olduğunu söyledi. Bu dönemde çocuklarda “anneden ayrılma kaygısı” görülebildiğini aktaran Gümüştaş, çocukların “okulda yalnız kalacakları” ya da “ebeveynlerinin kendilerini almaya gelmeyeceği” gibi olumsuz düşünceler geliştirdiğini belirtti.
“Öğretmeniyle tanıştırın, birlikte okulu gezin”
Kaygıyı azaltmak için ebeveynlerin atabileceği adımlara değinen Prof. Dr. Gümüştaş, okul açılmadan önce çocuğun öğretmeniyle tanıştırılması, okulun birlikte gezilmesi ve gününün nasıl geçeceği konusunda sohbet edilmesinin önemine dikkat çekti.
İş birliği ve sabır önemli
Ebeveynlere, öğretmenle iş birliği yapmaları çağrısında bulunan Gümüştaş, çocukların okula alışma sürecinde acele edilmemesi gerektiğini vurguladı. İlk günlerde gerekirse okulda beklenebileceğini belirten uzman, ancak bu sürenin tamamen çocuğun kontrolüne bırakılmaması gerektiğini ifade etti.
Sosyalleşme fırsatları sağlayın
Çocuklarda lise döneminde sosyal fobiye daha sık rastlandığını hatırlatan Gümüştaş, ilkokul ve ortaokulda sessiz, çekingen ya da içe kapanan çocukların erken dönemde gözlemlenmesi gerektiğini söyledi. Bu tür kaygıların tedavi edilmemesi halinde okul fobisine, hatta okul reddine kadar gidebileceğini kaydetti.
Prof. Dr. Funda Gümüştaş, “Çocukların küçük yaşlardan itibaren sosyal ortamlara kademeli şekilde katılımı çok değerlidir. Aileler bu konuda destekleyici olmalı ve gerektiğinde bir çocuk ve ergen psikiyatri uzmanına başvurmalıdır” dedi.