Yalaz, yaşanan olay karşısında soğukkanlılıklarını koruduklarını vurgulayarak, “Buna rağmen sükûnetimizi koruyarak, hiçbir şekilde bu kirli oyuna gelmeden yürüyüşümüze devam ettik” dedi.
Emek ve Demokrasi Platformu çatısı altında, farklı siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerince düzenlenen yürüyüşlerin amacının açık olduğunu ifade eden Başkan Yalaz, “Artan yoksulluğa karşı halkın iradesini, demokrasiyi ve geçim hakkını savunmak. Elbette gerçekleştirilen bu alçak provokasyon karşısında bazı hemşehrilerimizin AKP’den bir kınama ya da sağduyu çağrısı beklemiş olması doğaldır; bu yurttaşlarımızın haklı beklentisidir. Ancak AKP Yöneticileri ve yandaşları bırakın olayı kınamayı tam tersine provokatörün gerçekleştirdiği saldırıyı aklamak için kendi aralarında yarışa girdiler. Yurttaşlarımızı tahrik edici olmak ile suçladılar, provokatörü kahraman ilan etmeye kalktılar” dedi.
“GÜLER ADLI KİŞİ AKP MİLİTANI”
Güler adlı kişinin AK Parti İl Başkanı Gürhan Albayrak’ın kadın kolları yöneticisi olduğunu kaydeden Yalaz, “AKP’nin kadın kolları yöneticisi, Gürhan Albayrak’ın yol arkadaşı, yakın ekibi. O gün o saldırıyı ve provokasyonu yapan kişi Gürhan beyin ifade ettiği gibi tepki gösteren bir vatandaş değil; AKP militanı” diye konuştu.
“CESARET EDİP GELEMİYORSUN”
Gürhan Albayrak’ın bu tepkiyi vatandaşların sessiz çığlığı olarak değerlendirmesini eleştiren Yalaz, “Gürhan Albayrak sessiz çığlık mı görmek istiyorsun? Ben sana vatandaşın sessiz çığlığını göstereyim. Geçtiğimiz perşembe günü Odunpazarı’nda Perşembe pazarını gezdik. Orada vatandaşın sessiz değil haykırırcasına çığlığını gördük. Durumum iyi diyen bir tane vatandaş yok. Bir teyzemiz geçinemiyorum yavan ekmek soğan yiyip oturuyorum diyor. İşte çığlık budur. Muhatabı da sensin. Elli kere gel birlikte pazar gezelim dedim, cesaret edip gelemiyorsun” diye konuştu.
“LAFLA OLMUYOR BU İŞLER”
Yalaz, şöyle devam etti:
“Bunlarda yetmezmiş gibi kendilerini gösterip üstlerinden aferin alabilmek için, kendilerini eşkıya zannederek, hadsizce “sokağa çıkarsak kaçacak delik ararsınız” deme gafletinde bulunan bir yöneticileri var. Cumhuriyet Halk Partilileri tehdit ediyor. Biz bu partiyi öyle ABD kulisleriyle dış güçlerle dirsek temasıyla falan kurmadık. Biz bu partiyi yedi düvel ülkemizi işgal etmişken, hainler ülkeyi teslim etmek isterken savaş çadırlarında, Kuvayı milliye ruhuyla kurduk. Bugüne kadar hangi Cumhuriyet Halk Partiliyi geri adım attırabildiniz. Ölmek var dönmek yok. Sonuna kadar bedeli ne olursa olsun mücadele edeceğiz. Bunu diyen şahıs bir de hakaretten yargılama geçiriyor. Tepebaşı meclis üyelerine sürü diyor. Şikâyet edildi. Şimdi de kıvırıyor. İnsan topluluğu demek istedim diyor. Sokağa çıkıp bizi kaçıracakmış ya. Hakaret yargılamasından korkuyor. Kıvırıyor. Bende yargılanıyorum. Bir adım geri attım mı? Lafla olmuyor bu işler. Neden saldırganlaştıklarını, tehditler savurduklarını bilmiyor muyuz? Elbette biliyoruz. Bu tehdit dili, siyasi çaresizliklerinin dışavurumudur. Çünkü biliyorlar: %29’la meşruiyetlerini yitirmiş durumdalar. Siyasi zikzaklar çizerek, her gün bir oraya bir buraya acaba diyerek dönüp duruyorlar. Ne yaparsanız yapın bu halk sizi ilk seçimde postalayacak! Bu baskı düzenine karşı bir milim dahi geri adım atmayacağız. Ant olsun ki halkın iktidarını kuracağız!”