Sayın Beki öncelikle hayırlı olsun. Oğuz Beki kimdir biraz bize kendinizden bahseder misiniz? Sizin siyasetle ve Zafer Partisi ile yolunuz nerede ve ne zaman kesişti kısaca bilgi verir misiniz?

6 Mart 1981 doğumluyum. İlk ve orta öğretimim yanı sıra yüksek öğrenimimi de Anadolu Üniversitesi Beden Eğitim Bölümü’nde tamamladım. Daha sonra 1buçuk yıl Londra’da yaşadım. Türkiye’ye dönüşten sonra kurumsal bir sigorta şirketinde de çalışmaya başladım. Daha sonraki dönemde kendi şirketimi kurarak 13 yıldır kendi şirketimde çalışmalarımı sürdürüyorum. Siyasetle tanışmamızda üniversite yıllarında Atatürkçü Düşünce Derneği’ne katıldım üniversitede Atatürkçü Düşünce Kulübü’nü kurdum. Yine üniversite yıllarında bazı siyasi partilerin gençlik kollarında örneğin CHP’nin gençlik kollarında bazı siyasi faaliyetlerde bulundum. Ancak siyasetin o günkü içinde bulunduğu kaos mevcut yapısıyla bana çekici ve keyifli gelmediği için uzunca bir süre siyasete ara verdim. Zafer Partisi ile de 25 Ekimde İl başkanımızla birlikte yaptığımız bir yemekte kendileri bana, Büyükşehir Belediye başkan adaylığı teklif ettiler. Genel başkanımızın oluruyla da Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak 10 Aralıktan bu yana Zafer Partisi ile siyaset yapıyorum.

Eskişehir’de Zafer Partisi’nin konumu nedir? Sizin Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığınızla ilgili gelişmeler nasıl gerçekleşti?

Eskişehir’deki Zafer Partisi’nin konumu aslında Türkiye’deki Zafer Partisi’nin konumunun Eskişehir temsilciliğini yapıyoruz. Türkiye’deki önemli bir konu olan sığınmacı meselesi. Şehirdeki ve Türkiye’deki 31 Mart seçimlerinde Zafer Partisi kilit parti rolünde. Bugün yapılan tüm çalışmalarda ve anketlerde bizim varlığımızın seçim sonuçlarını etkilediği gün be gün ortada. Biz de bu noktada hem Eskişehir’in kaderini kendi tayin etmesi konusunda hem de genel başkanımızın Ümit Hoca’nın sürdüğü mücadelenin nefer taşlığını yapıyoruz. Bizim Türkiye’de temel üç projemiz var. Sığınmacıların geri gönderilmesi, uyuşturucu ile mücadele ve DEP. Bizim için bu üç konu çok kritik ve öncelikli milli güvenlik sorunu. Bunun dışında da şehre özgü, şehrin ihtiyaçlarına yönelik çalışmalarımız da var. Bunlarla ilgili de gittiğimiz yerlerin durumuna ve ihtiyaçlarına göre yapılacak projelerimizi açıklıyoruz. Örneğin, Eskişehir’in en önemli sorunlarından birisi trafik.

Önce sorunların kaynağını görmeliyiz

Bu sorunun çözümünden önce sebebinin doğru anlaşılması gerekiyor. Sebebine gelince de ne yazık ki şehirleşmenin yanlış planlanmış olması. Bakış açıları rant üzerine kurgulanmış bir yapılanma. Burada da AK Parti-CHP birlikte ortaklaşa yapılmış bir hata. 2007 yılında Espark’ın şehrin merkezine yapılmış olması Tacettin beyin imzası, Yılmaz Büyükerşen’in imzasıyla ortak aldıkları bir karar. Eğer Eskişehir halkı AK Parti belediyeciliğini merak ediyorsa 2004-2009’a bakabilir, CHP belediyeciliğini zaten görüyorlar. Bunun sonucu tamamen bir kaostur. Siz Avrupa’da büyük bir şehirde böyle butik, kartpostal gibi bir şehrin ortasına böyle bir AVM’nin yapılması kabul edilebilir mi? Şehrin neresinde yaşarsanız yaşayın, neye ihtiyacınız olursa olsun bu AVM’ye geliyorsunuz. Şehirde makyaj olarak yapılan şeylerin konuşulmasının bir mantığı yok. Diyelim ki Hamamyolu’na köprü yapılmıştır, kullanılmıyordur atıldır. Bundan önce bu AVM niye şehrin merkezine yapıldı. Şehirdesiniz hangi bölgede oturuyorsunuz. Ama hangi mahallede oturursanız oturun şehrin merkezindeki bu AVM’ye geliyorsunuz. Böyle bir durumun trafik yaratmama gibi bir durumu olabilir mi? Şehrin caddeleri belli, sokakları belli herkes aynı noktaya geliyorsa burada bir kaos ortamının oluşması normal. Stadyumun olduğu yer. Eskişehirspor Süper Ligde, Şampiyonlar Liginde mücadele ediyor olsa buraya 3 günde bir 35 bin kişiyi taşıdığınızda siz ortaya çıkabilecek bir manzarayı çözebilecek misiniz? Çözeceğiz diyorlar. Nasıl çözecekler bat-çıkla. Ben buradan soruyorum. Eskişehir’ de trafiğin yoğun olduğu caddelerden birinde bat-çık yapmak için trafiği 60 gün kapatın da göreyim. Bu şehirde bat-çık yapabileceğiniz bir tane yer var. Batıkent’ten gelirken Ümit Hastanesi’nin olduğu tepenin orası. Oraya bat-çıkı bir senede yap 5 senede yap, güle oynaya yap. Onun dışında biri bana çıksın desin ki Kızılcıklı Mahmut Pehlivan Caddesi’nin oraları bat-çık yapacağım desin örnek olsun diye söylüyorum. Ya da Köprübaşına yapın da görelim. Bu iş parayla falan olacak iş değil. Bu şehir bunu kaldırmaz. Siyasetçilerin vaatlerinin gerçekleşmeme oranı problem bu şehirde. Benim üzüldüğüm şu, dünya teknoloji ve uzay çağını konuşurken biz çeşmeden akan suyun içilip içilmeyeceğini tartışıyoruz. Size samimi bir şey söyleyeyim ben 42 yaşındayım 42 yıldır bu şehirde çeşmeden su içmedim. 142 yıl daha çeşmeden su içmesem ben bir şey kaybetmem.

5 Yıl sonra ağlaya ağlaya oy verirsiniz

Ancak siz bu sığınmacıları gönderemezseniz 5 yıl sonra Zafer Partisi’ne ağlaya ağlaya oy verirsiniz. Sizin zannettiğiniz bu sığınmacılar sadece bu şehirde esprili bir şekilde sadece sığınamayacaklar denilerek çözülecek bir konu değildir. Bu işi ciddiye almayan insanların kalkıp da siyasi arenada yüksek yüksek konuşmalarını ben kabullenemiyorum. Göndereceksen çıkıp diyeceksin ki, “Gönderiyoruz!” şehirde uyuşturucu ile tanışmanın yaşının kaç olduğunu biliyor musunuz? Tanışmak demek kullanmak demek değil. Yanındakinin kullanmış olma ihtimali 12 yaşına kadar düşmüş. Ve bundan önce televizyonlarda gördüğümüz ismini söylemek istemiyorum şimdi popüler ürünlerden değil. Onlar pahalı onları kimin kullandığını Porchlar’da gördük. Bunlar bizim çocuklarımızın harçlıklarıyla leblebi gibi satın alabilecekleri ürünler ve sentetikler. Benim derdim şu Eskişehir’den göndereceğim. Ben de bir vatansever olarak vatansever bir insan ne düşünüyorsa öyle düşünüyorum. Ben şöyle söylüyorum; Ben şehrimi Suriyeli’ye, Iraklı’ya teslim etmeyeceğim. Suyu, ulaşım araçlarını onlara daha pahalı hale getireceğim. Kamuya ait halkımın vergileri ile oluşturulmuş parklara girmelerine engel olacağım. Bir tane park belirleyeceğim gitsinler orada yaşasınlar. Bu gurupları mahallede çeteleşebilecekleri gibi bir apartmanda 20-30 kişi olarak oturmalarına izin verdirtmeyeceğim. Şehrin, ilçenin ve mahallenin güvenliği için. Bunun lütfen altını çizin bu bir vaat değil. Vaat nedir biliyor musunuz? Sivrihisar’a otogar yapacağım bu bir vaattir. Ben bu otogarı belki hiç kullanmayacağım ve ben bunu kullanmadığım bu yokluğu hissetmeyeceğim. Başka bir örnek vereyim. Çankaya Mahallesi’nden Odunpazarı’na teleferikle inilecekti inildi mi? Ne kaybetti Eskişehir, vaatte bulunan ne kaybetti? Hiçbir şey. Benim bu bahsettiğim vaat değil, kendim için istediğim bir şey. Ben benim huzurum, benim güvenliğim ve benim hayatım için istediğim bir şey bu şehirde Suriyelinin kalmaması. Ben 31 Mart akşamı istediğim oyu alamamışsam bu benim sorunum değil artık. Ben üzerime düşeni yaptım. Bu şehrin en büyük festivali, en büyük şöleni şu olacak; Suriyelileri davul zurnayla buradan göndermek. Seçildiğim takdirde kentin kimliğini değiştireceğim.

Yazılımın başkenti olacağız

Zafer Partisi’nin Eskişehir ile ilgili ne gibi projeleri var? Seçmenlere ne gibi mesajlar vermek istersiniz?

Seçildiğim takdirde kentin kimliğini değiştireceğim. Bir daha bu şehri anarlarken “öğrenci şehri” demeyecekler. Eskişehir Türkiye’nin Tekno Kenti, bunun merkezi Eskişehir diyecekler. Bizim büyük bir hedefimiz var. Bunun basit bir mantığı var. 1990’larda sanayileşmeyelim diye sanayinin önünü kapatan büyüklerimiz. Bugün Eskişehir’e nasıl kötülük yaptılar. Sanayiyi Bursa’ya kaptırdılar. Bursa bizim çok gerimizde bir şehir iken bugün Türkiye’nin en önemli sanayi şehirlerinden birisi oldu. O kadar güçlüler ki artık. TOGG’u biz yapıyoruz dediler konu kapandı. Ama onların araba yapmaları otomobil yaptıkları anlamına gelmez. Bir şey dört tekerle gidiyorsa arabadır. Onu otomobil yapan üzerindeki yazılımlarıdır. Bunun otomobil olması için üzerindeki yazılımlarında yerli ve milli olması gerekir. Bugün Türkiye’de yazılım konusundaki yerli ve milli şirketleri Eskişehir’de toplayacağız. Bu sadece TOGG için değil. Daha dün seçim çalışması olsun diye KAAN denilen Milli Muharebe Uçağımızı apar topar gökyüzüne kaldırdılar. İniş takımlarını bile kapatamadı. Ama olacak mı, olacak. Türkiye’nin TEI gibi TAI gibi 50 yıldır no howunu güçlü bir şekilde büyütmüş kurumu var. Eğer kurum liyakate bağlı mühendislerle çalıştırılmaya devam ederse 5 yılda edilmezse 135 yıl sonra bu uçak uçar. Örneğin Amerikan F-35’lerin uçabilmesi için 23 farklı ülkeden lisanslı parçalardan birleşmiş bir uçak o. Türk uçağının gökyüzünde olabilmesi için yazılıma ihtiyacımız var. Bu yazılımı Eskişehir yapacak ve bunun için üç üniversitemizin olması da bizim no howumuz olacak. Bizim aslında tek üniversitemiz var. İkinci üniversite kuracağız dediler üniversiteyi böldüler. Üçüncü üniversiteyi kuracağız dediler, yine aynı şeyi yaptılar. Kazan doğurduğuna inandığımız gibi buna da inandık. Benim vatandaşlarımızdan ricam şu. Bizi artık kandırmalarına izin vermeyin. Ben suyu çeşmeden içmişim, içmemişim, tramvay yerin altından gitmiş gitmemiş inanın önemli değil. Siz çocuklarınıza bağımsız, güçlü, iradeli bir devlet bırakamadığınız sürece bunların hepsi sadece bugünü kurtarır. Bu vaatlere kandığınız sürece aldığınız aksiyonlar bugününüzü de kurtarmayacak. Çocuklarımıza çok tehlikeli bir ülke bırakıyorsunuz. Ben şöyle diyorum, vatandaşlar o sandığa gittiklerinde bugün sokakta fotoğraf çektirmek için yarıştıklarının yerine çocuklarını düşünsünler.


Kaynak: 2Eylül Haber