Pazar toplantısında konuşan Bingöl, "Geçtiğimiz çarşamba günü Dünya Çiftçiler Günü’ydü. Bu vesileyle, özellikle Saadet Partimizin tarım ve hayvancılığa verdiği önemi burada vurgulamak istiyorum. Biz, yıllardır zarar eden, tarlasını boş bırakma noktasına gelen, borcunu ekip faizle ödeyen çiftçilerimizin yaşadığı sıkıntıları çok iyi biliyoruz. Nedir bu 480 milyar TL? Anlatayım. Bu iktidar, 2006 yılında bir Tarım Kanunu çıkardı. O kanunda, tarımsal destek ödemelerinin gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde biri oranında yapılacağı belirtilmişti. Bu, sevindirici bir gelişmeydi. Ancak ne yazık ki, iktidar kendi çıkardığı bu kanuna hiçbir zaman uymadı" ifadelrini kullandı. 2025 bütçesinde çiftçiye ayrılan desteğin 135 milyar TL olduğunu aktaran Bingöl, "Gübreye yapılan zam yüzde 60’tan fazla , mazota yapılan zam yüzde 80’i aştı. Dolayısıyla işçilik, nakliye ve genel üretim maliyetleri katlandı. Daha ne anlatmak gerekiyor? Üretici perişan durumda. Artık bunu görün.Londra’daki tefeciye değil, Anadolu’daki üreticiye kulak vermek için daha hangi afetin, hangi feryadın yaşanması gerekiyor? Doğrusu, kendi çiftçisinin ürünü dururken ithalat yapan; dünyanın öbür ucundaki çiftçiye kazandırıp kendi çiftçisini zarara uğratan bu anlayış, bu ülkenin toprağına bereket, köylüsüne refah getiremez" şeklinde konuştu. 

Merkez Bankası zorunlu karşılıklarda değişikliğe gitti
Merkez Bankası zorunlu karşılıklarda değişikliğe gitti
İçeriği Görüntüle

"Gerekçe su sorunu"

Hükümetin bazı bölgelerde büyükbaş hayvan üretimine kısıtlama getirdiğini kaydeden Bingöl, "Gerekçe olarak su sorununu gösterdiler. Evet, bu hükümet su yönetiminde de sınıfta kaldı. Su politikası yok. Ben bir su mühendisiyim. Su çok kıymetli bir nimettir. Ancak bu suyun doğru kullanılabilmesi için bir planlama gerekir. Bu hükümetin su planlaması yok. Sonuç olarak bazı yerlerde su israf ediliyor. Büyükbaş hayvan üretimine getirilen kısıtlama da aslında iklim yasalarıyla bağlantılı bir durumdur. Üç milyon hektardan fazla tarım arazisi betona ve inşaata kurban edildi. Hükümet, 3 Mayıs 2025 tarihinde kimsenin fark etmediği bir anda yeni bir yönetmelik çıkardı. Bu yönetmelikle birlikte, artık mera demek yatırım alanı, yaylak demek sanayi parseli, kışlak demek ise enerji, maden, turizm ve rant projeleri anlamına geliyor. Beton ekonomisi meralara kadar uzanmış durumda" dedi. 

"Eskişehir depreme hazır değil"

Eskişehir depreme hazır olmadığını belirten Bingöl konuşmasını şu sözlerle bitirdi: "Bu konudaki çağrılarımız karşılık bulmuyor. Ne merkezi hükümet ne de yerel yönetimler gerekli hazırlıkları yapıyor. Ancak Naci Görür’ün de belirttiği gibi, Eskişehir riskli iller arasında yer alıyor. Bu konuda acil önlem alınmalı. Allah’ın izniyle, en kısa sürede Saadet Partisi iktidara gelecek. Herkesin umutla beklediği günlere birlikte ulaşacağız.”

Muhabir: İlksen Akkan