Hasan Polatkan Havalimanı konusunu yüreği sızlayarak takip ettiğini ifade eden Arslan, meseleyi iki boyutta ele aldı. İlk olarak, havalimanının atıl bırakılmasının Türkiye bütçesine verdiği zarara dikkat çekti. İktidar partisinin il başkanının "bilet alın, uçuşlar başlasın" çağrısını eleştiren Arslan, Zafer Havalimanı'nın milyonlarca avroluk yükünü ise görmezden geldiklerini söyledi.
Arslan, 1986 yılında kurulan Hasan Polatkan Havalimanı'nın, 2012'de inşa edilen Zafer Havalimanı'na göre daha köklü bir geçmişi olduğunu hatırlattı. Bölgesel havalimanı ihtiyacı düşünülseydi, Eskişehir Havalimanı'nın zaten bu hizmeti verebileceğini savunan Arslan, yanlış planlamalar ve kötü yönetim nedeniyle Zafer Havalimanı'nın yapıldığını söyledi.
Mevcut durumda, sadece Belçika uçuşları ve hac seferleri olmasına rağmen Hasan Polatkan Havalimanı'nın, Zafer Havalimanı'nın tarifeli uçuşlarından iki kat daha fazla yolcuya hizmet verdiğini belirten Arslan, havalimanının tarifeli uçuşlara açılmasını ve lojistik merkez olarak kullanılmasını talep etti. Arslan, bu konunun takipçisi olacaklarını ve Eskişehirlilerin de havalimanına sahip çıkmasını beklediklerini ifade etti.
2026, 2025'i aratacak
Arslan, Türkiye'nin en temel sorununun ekonomi ve geçim sıkıntısı olduğunu belirtti. Bu sorunun sosyal hayatın her alanına yansıdığını ve açıklanan Orta Vadeli Program (OVP) ile sorunların daha da büyüyeceğinin anlaşıldığını söyledi. Arslan, "2026 yılı, inanın 2025'i aratacaktır" diyerek ekonomik gidişata dair endişelerini dile getirdi. CHP'ye yönelik kumpas ve ablukaların, iktidarın gündemi değiştirmeye yönelik stratejisi olduğunu savunan Arslan, iktidarın gideceğini bildiği için CHP'yi tartışmaya sürüklemeye çalıştığını öne sürdü. "İktidardan gidecek olanlar onlar, iktidara gelecek olan siyasal yapı ise Cumhuriyet Halk Partisi'dir" dedi. Arslan, bu tür oyunlara gelmeden yollarına devam edeceklerini belirterek sözlerini tamamladı.
