Yangının sadece doğayı değil, insan hayatını ve toplumsal vicdanı da yakmaya başladığını ifade eden Durur, yetkililerin sessizliğine dikkat çekerek şu sözleri kullandı:
“Seyitgazi’deki yangın günlerdir sürüyor, ama hâlâ ‘kontrol altına alındı’ diyecek bir yetkili çıkmadı. Peki biz daha neyi bekliyoruz? Her geçen dakika, binlerce canlının yaşamı, orman işçilerimiz, gönüllülerimiz hayatlarını kaybediyor, binlerce dönüm ormanın geleceği kül oluyor.”
Durur, yangından etkilenen bölge halkının nefes almakta zorlandığını, gökyüzünün tamamen dumana büründüğünü ve yardım çağrılarının yanıtsız kaldığını belirtti. Müdahalede hava desteğinin yetersiz kaldığını vurgulayan Durur, kriz yönetiminin eksikliğini şu sözlerle eleştirdi:
“Yangına müdahale edecek hava araçları nerede? Kriz planı nerede? Afet ciddiyeti nerede?”
Yangının yalnızca Seyitgazi ile sınırlı olmadığını, Türkiye genelinde orman yangınlarının artarak devam ettiğini belirten Durur, yetkililere çağrısını şu ifadelerle sürdürdü:
“Bugün Seyitgazi, yarın başka bir yer diyeceğim ama 25 Haziran’da başlayan yangınlar ne yazık ki son bulmuyor. Bu duyarsızlık, bu yavaşlık, bu ihmal artık son bulsun. Sessiz kalmak da bu yangının bir parçası. Çünkü bu alevler sadece doğayı değil, vicdanlarımızı da yakıyor.”