DİSK Eskişehir Bölge Temsilcisi Zeynep Kaya 15-16 Haziran büyük işçi direnişinin 55. yıldönümünde dolayısıyla şube binası önünde basın açıklaması yaptı.
Örgütlenme şart!
Kaya, yapmış olduğu açıklamada, yeni 15-16 Haziran’lar için örgütlenmenin şart olduğunu aktararak, “Ekmek, adalet ve hürriyet mücadelesini kazanmak için yeni 15-16 Haziran’lar; Yeni 15-16 Haziran’lar için örgütlenmek şart! Ülke tarihinin en zorlu günlerinden geçiyoruz. Bir yandan ekmeğimiz küçülüyor, bir yandan tüm haklarımıza el uzatılıyor. Grev hakkı, sendika hakkı, insanca yaşama hakkı derken seçme ve seçilme hakkımız dahi artık ciddi bir tehdit ile karşı karşıya” dedi.
En kötü 10 ülke arasındayız!
Kaya, Türkiye’deki işçilerin dünyanın en kötü 10 ülkesi arasında yer aldığına dikkat çekerek, “Uluslararası Sendikalar Konfederasyonun verilerine göre ülkemiz işçiler için dünyanın en kötü 10 ülkesi arasında yer almaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler’e bağlı Uluslararası Çalışma Örgütü Konferansı’nda Türkiye işçilerin temel haklarının güvence altında olmadığı ülkeler arasında sıralanıyor. Haklarımızı kaybettikçe yaşamak da zorlaşıyor. Yüksek enflasyon karşısında maaşlarımız eriyor; ekmeğimiz her gün biraz daha küçülüyor. Gelirde, vergide ve ülkede adalet her gün biraz daha bozuluyor; zengin daha da zenginleşirken milyonlar yoksullaşıyor. Koca ülke bir avuç zengini, bir avuç yandaşı, bir avuç sermayedarı beslemek için çalışıyor, çırpınıyor, ama geçinemiyor. Milyonlarca işçiye, emekçiye, emekliye yoksulluk, sömürü, adaletsizlik ve hiçbir hakkı hukuku olmayan kölelik dayatılıyor” diye konuştu.
Büyük işçi direnişi bize yol gösteriyor!
Yaşanan zor günlerin nasıl aşılacağına değinen Kaya, “Hep beraber yaşadığımız bu zorlu günleri nasıl aşacağımızı ise Türkiye işçi sınıfının, 15-16 Haziran 1970’teki büyük işçi direnişi gösteriyor.
Bugün 15-16 Haziran’ın 55’inci yıldönümünde sadece geçmişi yâd etmek, yitirdiğimiz mücadele arkadaşlarımızı anmak için değil, ülkemizin şu karanlık günlerden çıkışının yolunu işaret etmek için bir aradayız. Bugünlerde en güçlü attığımız sloganlardan birinde hep beraber haykırdığımız gibi “Hak, hukuk adalet işçilerle gelecek” demek için bir aradayız” diye belirtti.
Artık yeter!
1970 15-16 Haziran tarihinde işçi sınıfının ayağa kalkıp “Artık yeter!” dediği bir direniş destanı olduğunun altını çizen Kaya, “15-16 Haziran burjuvaziye ve burjuvazinin emrindeki iktidara nasırlı ellerin yumruğunu vurmasının simgesidir. 15-16 Haziran işçi sınıfının sadece kendi işine, aşına, ekmeğine, sendikasına, DİSK’e değil aynı zamanda ülkesine sahip çıkmak için ayağa kalktığı gündür. Hep beraber hatırlayalım. 55 yıl önce dönemin siyasi iktidarı DİSK’i fiilen ortadan kaldırmak amacıyla bir yasa tasarısı hazırladı. Getirilmek istenen yasada bir sendikanın ve konfederasyonun Türkiye çapında faaliyet gösterebilmesi için işçilerin üçte birini üye yapması gerekecekti. Böylesine yüksek bir barajla DİSK’in önüne set çekmek istiyorlardı. Bu yasa tasarısı 1961 Anayasası’nda tanınan hakları yok saymaktaydı. O yıllarda da işçilerin haklarına ve ekmeğine el uzatmak için Anayasa’yı çiğnemeyi göze alan bir siyasi iktidar vardı. DİSK’in kapısına kilit vurmayı amaçlayan Anayasa’ya aykırı bu girişimin arkasında elbette ki patronlar vardı. Çünkü DİSK güçlendikçe, ücretler yükselmekte, işçiler yeni haklar elde etmekteydi. DİSK güçlendikçe işçi sınıfı güçleniyordu. DİSK güçlendikçe işçiler sömürü düzeninin çarklarına çomak sokuyordu. DİSK güçlendikçe işçiler işyerlerinde ve ülkede söz ve karar sahibi oluyordu” diye ifade etti.
Mücadelemiz büyüyerek devam edecek!
15-16 Haziran direnişinin izinde ekmek, adalet ve hürriyet mücadelesini büyütmede kararlı olduklarını ifade eden Kaya, son olarak şunları söyledi, “Türkiye işçi sınıfı olarak 15-16 Haziran direnişinde gösterilen birliği, dayanışmayı ve mücadeleyi örgütlemek zorundayız. Bugün de düzenin tüm çarkları emeği ucuzlatmak için dönüyor. Bugün de zengini daha zengin yoksulu daha yoksul yapmaya yönelik adaletsiz politikalar insafsızca uygulanıyor. Emeği ucuzlatmak uğruna, Türkiye İstatistik Kurumu dahi suç işlemeyi göze alarak mahkeme kararlarına rağmen enflasyon sepetine yönelik sansür uygulamaya devam ediyor. Emeği ucuzlatmak uğruna, Türkiye dünyada işçi haklarının en kötü olduğu 10 ülke arasındaki yerini koruyor. Emeği ucuzlatmak uğruna, işverenlerin sendikal hakları gasp etmesine seyirci kalınıyor, ILO sözleşmeleri göz göre göre çiğneniyor, barajlarla, türlü türlü hilelerle işçilerin sendikalaşması engelleniyor. Grevler övüne övüne yasaklanıyor. Sendikalaşmanın önündeki engellerle Türkiye işçi sınıfının yarısından fazlası asgari ücrete mahkûm ediliyor, asgari ücret ise bile isteye enflasyona ezdiriliyor. Gelirde adaletsizlik, vergide adaletsizlik ile perçinleniyor. Emeği ucuzlatmak uğruna, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri maliyet unsuru olarak görülüyor ve işçiler önlenebilir iş kazalarında yaşamdan koparılıyor. Ülkenin tüm değer ve güzelliklerini üreten bizler 15-16 Haziran direnişinin ışığında birleştiğimizde ve mücadele ettiğimizde hiçbir kuvvet bizi yenemez. Evet, hiçbir kuvvet bizi yenemez ama örgütlü olduğumuzda, sendikalı olduğumuzda. İşte bu nedenle Türkiye işçi sınıfı DİSK çatısı altında birleşmeye, 15-16 Haziran direnişinin izinde mücadeleye çağırıyoruz! Gelirde, vergide, ülkede adalet için yaşasın 15-16 Haziran! Sendikal haklarımız için ve demokrasi için yaşasın 15-16 Haziran Ekmek için, adalet için, hürriyet için yaşasın 15-16 Haziran!
Gücümüz birliğimizden gelir: Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!”