Ünlüce, “Kongre sürecinde hiçbir ilçe adayımız için “Buna oy verin, bunu destekliyorum.” gibi bir durumum olamaz. En fazla gönlümde bir aslan yatar; belki bunu açıklayabilirim. Ama hiçbir üyemizi, hiçbir delegemizi arayıp “Şuna oy verin.” demeyeceğim. Hiç kimse kendisini baskı altında hissetmesin” dedi.
Balıkesir'de bir deprem yaşandı ve bize deprem gerçeğini yeniden hatırlattı diyebiliriz. Eskişehir’de kentsel dönüşüm konusunda son durum nedir? Bir gelişme var mı?
Eskişehir’de kentsel dönüşüm konusu aslında en çok tartışılan konulardan bir tanesi. Şehrin ve ülkenin de en önemli gündemlerinden bir tanesi. Aslında uzunca bir zamandır da bizim gündemimizde. Biz, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi olarak yaptığımız bir “Gündoğdu 1, 2, 3” diye Porsuk kenarında, Çukur Çarşı’dan başlayıp Salhane Köprüsü’ne kadar giden alanı kapsayan, orayı da Porsuk 1, 2 diye isimlendirdiğimiz alanlarımız var.
Kentsel dönüşüm konusunda Türkiye’de yasalar var; yani afetle ilgili binaların dönüşümüne yol gösteren bir kanunumuz var. Bizim de buna uygun davranmamız lazım. Burada görevler hangi kurumlara ait, tek tek sayılmış ve belirli. Bir de Belediye Kanunu’nda bir maddemiz var: 5392 sayılı yasada verilmiş olan bir görev. Bunun dışında, kentsel dönüşümle ilgili “Gündoğdu 1, 2, 3” dediğimiz ve Porsuk 1, 2 bölgelerinde, mevzuata göre yaptığımız uygulamalar var.
Ama şunu da söylemek lazım; işte bu depremden sonra biliyorsunuz hemen bu konu bir siyaset malzemesi yapılıyor. Evet, “Yerel yönetimler ne yaptı bugüne kadar?” deniyor, yerel yöneticiler de diyor ki “Hükümet ne yaptı bugüne kadar?” gibi. Ben bu tartışmaların hep uzağında kalıyorum, bilginiz üzere. Çünkü hiçbir şey kazandırmaz şehre. Zaten bunun kavgası yapıldı.
Bence bundan sonra samimiyetle, yerel yönetimler, üniversiteler, meslek odaları, merkezi idare, bakanlıklar, herkes bir arada şehirlerin yol haritasını belirlemeli. Eskişehir nasıl dönüşür? Kütahya nasıl dönüşür? Bilecik… Komşu illerimizden söylüyorum çünkü aynı zamanda bizler deprem bölgesi şehirleriyiz. Afyon’da da benzer sorunlar var. Ankara, dışarıdan biraz daha deprem anlamında güvenli sayılabilir.
O yüzden şehrin yol haritalarını belirlemek; nasıl dönüşür bu şehirler? İmar planı yaparak mı? İmar planlarındaki uygulamaların değişmesiyle mi? Yoksa kentsel dönüşüm alanları ilan edip topyekûn bir kentsel dönüşüme başlamak zamanı mı? Buna doğal olarak ne belediyelerin bütçesi yeter ne de bakanlıkların bütçesi yeter. Zaten bakanlıklar, uzunca bir zamandır, 6 Şubat depreminde yaşadığımız bölgede bir uğraşı içindeler. Ve o nedenle de bu taraflarda çok fazla bir şey yapılmadı.
Ben yine buradan çağrımı yenilemiş olayım: Biz evet, Gündoğdu 1, 2, 3’ü yaparız, tamamlarız; Porsuk’u bu dönemde dönüştürürüz. Ama şehrin başka sorunları var; tek buralar değil. Buralar biraz çöküntü alanlarıydı. Çöküntü alanlarını dönüştürmek için yaptığımız bir şey.
Geçen gün İnşaat Mühendisleri Odası Başkanımız da bir açıklama yaptı, biliyorsunuz. Sorunu tek tek caddelerini, mahallelerini saydı. Biz de İMO’yla beraber üç belediye protokolü imzalayarak bir çalışma yaptık. Çok önemli bir çalışma. Toplam 52 mahalleyi kapsayan ve şehrin neredeyse %52’sini kapsayacak şekilde bir tarama yöntemiyle binalara bakıldı.
O yüzden elimizde bir veri var. Bu veriye göre artık kentsel dönüşüm rehberimizi, strateji belgemizi hazırlayacağız. Bilgilendirme amaçlı bakanlığa da ileteceğiz ve ondan sonra bu şehrin yol haritası çıkacak. Burada bunu sadece belediyeden beklemek, sadece il müdürlüğünden beklemek, sadece odadan beklemek ya da sadece arsa sahibiyle, müteahhitle anlaşmak doğru bir yaklaşım değil. Hepimizin bir araya gelip bu strateji belgesiyle beraber bu şehri bir an önce dönüştürmemiz gerekiyor.
“TRAFİK SORUNUNU BİSİKLET YOLLARIYLA ÇÖZECEĞİZ”
Bisiklet yolu açıldı. Özellikle Adalar bölgesindeki bisiklet yolunu yayalar kullanıyor diyebiliriz. Bu konuda biraz halkın tepkisi de var. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz? Orada bir önlem gerekli mi, bir şey yapılacak mı?
Bu bir kültür tabii. Çok yeniyiz. Gerçekten, bisiklet yolu konusunda biraz geriden geliyoruz. Aslında elli kilometreden fazla bir bisiklet yolumuz var. Kötü bir rakam değil ama biz bunu çok daha yüksek bir hedefe taşıdık bu dönemde. Üç etapla yapıyoruz. İlk etabımızın içinde, dediğiniz Adalar bölgesi de yer alıyor.
Tabii, orası çok yoğun bir yaya akışına sahip bir yer. Evet, kapalı bir alan. Ama bir noktası çok dardır, biliyorsunuz. Belli bir yerden sonra Adalar’da açılarak gider, özellikle kafelerin olduğu bölümler. Bunun halkımıza alışması lazım. Hiç merak etmeyelim. Ya, tramvaya da alıştık. İki Eylül Caddesi kapanırken neler yaşadık? Tramvayda ilk başta “Tehlikeli olacak.” gibi birçok söylenti oldu. Ama hepsi şu an unutuldu. Biz bugün desek ki “İki Eylül Caddesi’ni trafiğe açıyoruz.”, muhtemelen o günlerde karşı çıkanlar “Sakın açmayın!” diyecek. Burada da benzer bir şey olacak.
Gerçekten bisiklet, Eskişehir’e çok yakışıyor. Tarihinde var, geçmişinde var. Coğrafi olarak da uygun. Tek şanssızlığımız, caddelerimizin ve bulvarlarımızın biraz dar olması; eski bir şehir ve tek merkezden yaşıyor olmamız. Eskişehir merkezine, isterseniz Odunpazarı’ndan başlayıp Yunus Emre Kampüsü’ne doğru giden alanı gösterebiliriz. Bunu biraz daha yuvarlak, elit gibi düşünerek... Yeni açılan mahallelerde merkez kayıyor belki ama yine de hâlâ merkezde yoğunluk var.
Trafik sorununu çözmenin en önemli yöntemlerinden biri de bisiklet yollarıdır. Bunu bir hobi olarak, vatandaşımız spor yapsın diye değil; gerçekten ulaşım aracı olarak yapıyoruz. Zaten yollarımızda görüyorsanız, bisikletlerin güvenle kullanılabileceği bisiklet yolları yapıyoruz. Bisiklete ayrılmış yollar yapıyoruz. Yoksa belli renkli çizgilerle çizip “Burayı arada bisiklet için kullanın.” demiyoruz.
Dediğimiz aksaklıklar olacak bazı yerlerde; Adalar da bunların en yoğunlarından biri. Ama zamanla alışacağız. Bisikletçilere saygı göstereceğiz. Mesela şu anda zabıtamız da bu konuda ciddi şekilde çalışıyor, yayaların ve motosikletlerin kullanmaması için. Bu zamanla oturacak ve bir, iki, üç yıl sonra diyeceğiz ki: “Bisiklet yolları yapılmış. İyi ki bu şehir bisiklet şehri olmuş.”
“HEYKELLERİMİZLE GURUR DUYUYORUZ”
Geçtiğimiz günlerde AK Parti İl Başkanı Gürhan Albayrak, kentsel dönüşüm konusunda “Heykel belediyeciliği yapıyorlar.” diye bir eleştiride bulundu. Sizin bu konudaki yorumunuzu merak ediyorum.
Heykellerimizle gurur duyuyoruz. Sayısını daha da artıracağız. Heykel demek, sanat demek bizim için. Modern demek; hem etkili izleri taşır hem de yeniye, geleceğe göz kırpar. Heykellerimizle gurur duyuyoruz. Bu şehir sadece heykel belediyeciliği demek, sadece sanat ve kültür demek değildir. Bu çok yanlış. Hep anlatmak istediğim bir şey var: Bu şehir çok yönlü bir şehir.
Ben de seçimde hep söylediğim gibi, dengeli kalkınma modeliydi. Bu şehir bütün özellikleriyle dengeli kalkınsın: Heykellerimiz olacak, nehrin üzerinde gezen botlarımız olacak, tramvaylarımız ileride metrobüsle tanışacak. Metrobüslerimiz de olacak. Sanayimiz daha da gelişecek. Tarım ve hayvancılığı yaptığımız alanları daha da geliştirmek için ilçelerimizde çalışıyoruz.
Bu kadar çok yönlü çabalar varken ve şehrimizi besleyen birçok konu varken, “Heykel belediyeciliği.” sözleri bana anlamlı gelmiyor işin açıkçası. Ayrıca var olanlarla da gurur duyuyoruz.
“BU SÜREÇ ESKİLERLE DEVAM EDELİM, BUNA OY VERİN SÜRECİ OLMAYACAK”
Kongre süreci yaklaştı. Her şey soruldu size ama ben biraz daha farklı bir şey soracağım. Belediye başkanları mevcut başkanlara desteğini açıkladı. Ancak bir yandan da örgütün diğer adayları biraz yalnızlaştırıldı gibi bir tablo var. Siz bu konuda neler düşünüyorsunuz?
Yanlış anlaşılmalar olduysa, bunu düzeltme fırsatı olsun. Şimdi, Büyükşehir Belediye Başkanı olarak durum biraz farklı. Tabii, bizim on dört tane ilçemiz var. On dört ilçemizin de ilçe başkanları var doğal olarak. Tam da kongrenin açıklandığı günden bir gün sonra, bizim ilçe başkanlarıyla toplantımız vardı. Bu toplantı bir hafta önce ayarlanmıştı, yani kongreyle ilgili değildi.
Ama tam da kongre kararı açıklanıp toplantımız ertesi güne denk gelince, tabii ki kongre konuşuldu daha çok o toplantıda. Ben orada ilçe başkanlarımıza da söyledim: Elbette ki biz yerel seçimlerden büyük bir başarıyla çıktık. Bu, örgütümüzün de başarısı. Çok sahadaydılar, bizim için çok çalıştılar, çok çaba gösterdiler. Gece gündüz, hakikaten çok hummalı bir çalışma oldu.
O yüzden hem teşekkür ettim hem de “Hakkınızı helal edin.” dedim. Çünkü bazıları bırakmak istedi; bir dahaki dönem aday olmak istemeyenler vardı. Yoğun çoğunluğu, önümüzdeki dönem tekrar devam etmek istiyordu. Şimdi ilçelerde de biliyorsunuz; kırsal ilçelerde altı tane, merkezdeki ilçelerle beraber sekiz tane belediye başkanımız var. Diğer yerlerde belediye başka partilere ait.
Dolayısıyla ilçe belediye başkanlarımız süreçte belki kendi çalışacakları ilçe başkanını belirlemek anlamında çok daha müdahil olabilirler ama tabii benim böyle bir durumum olamaz. Ben Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, on dört ilçemizle beraber, sürecin daha kapsayıcı, daha kucaklayıcı ve demokratik geçebilmesi için hiçbir delegenin, hiçbir üyenin üzerinde baskı hissetmeyeceği şekilde süreci yürütürüm.
Ben sürecin içindeyim, süreci yakından takip ediyorum. Ama bu süreç asla “Biz eskilerle devam edelim, mutlaka şuna oy verin, buna oy verin.” gibi bir süreç olmayacaktır. Arkadaşlarımızla çok uyumlu çalıştık. Gerçekten büyük bir seçim başarısı yaşadık yerel seçimde. O yüzden çok değerliler. Devam etmek istemeleri de çok değerli.
Ama benim bu süreçte hiçbir ilçe adayımız için “Buna oy verin, bunu destekliyorum.” gibi bir durumum olamaz. En fazla gönlümde bir aslan yatar; belki bunu açıklayabilirim. Ama hiçbir üyemizi, hiçbir delegemizi arayıp “Şuna oy verin.” demeyeceğim. Hiç kimse kendisini baskı altında hissetmesin.
Ben bu seçimin demokratik geçmesi; hem delegelerin belirlenmesi, hem il ve ilçe delegelerinin belirlenmesi, hem il başkanımızın hem kurultay delegelerinin belirlenmesi sürecini yakından takip edeceğim. Ama asla hiçbir üyemizin, hiçbir delegemizin üzerinde baskı kurmayacak şekilde, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ruhuna uygun geçmesi için elimden geleni göstereceğim. Benim dahilim daha çok bununla ilgili olacak sürece.
“ELBETTE HERKESİN GÖNLÜNDE BİR ASLAN YATACAKTIR”
Siz “Adayınız olsa bile biraz kenarda duracağım.” diyorsunuz.
Evet. Benden daha çok il’e karışabilirim. Neden? Çünkü il başkanıyla daha yoğun çalışıyoruz. Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, il başkanıyla, il kadın kolları başkanıyla, il gençlik kolları başkanıyla daha yoğun çalıştık.
İl’de de zaten, daha önce de söylemiştim, Talat Başkanımız bence çok başarılı bir süreç yürüttü. Biz hem seçim döneminde hem de seçim sonrası sadece Cumhuriyet Halk Partisi’ne değil, bu şehirde hakkı yenen kim varsa, orada durduk. Nerede bir haksızlık gördüysek müdahil olduk. Ayrıca, özel olarak çözülemeyen konularda aracılık yaptı, diğer partilerle de görüştü. Bütün partilerle diyaloğunu iyi tuttu.
Özellikle örgütle uzun yıllardır… Hani “Üç başkanın arası bozulur mu?” Kongrede de heyecanlandı ama biz üç başkanla aramızı bozmayız. Gerçekten buna çok kıymet veriyoruz. Uyumumuzun şehirdeki karşılığını görüyoruz. Hakikaten insanlar kavgadan yorulmuş, bıkmış ve bu uyumdan çok hoşnutlar.
Elbette kongrede herkesin gönlünde bir aslan yatacaktır. Herkes birilerini destekleyecektir. Ama bizim üçümüzün de amacı parti. Bu dönemin demokrasiye uygun şekilde geçmesi… İl’de Talat Başkanımızı beğeniyorum. Tekrar devam etmesini de çok isterim. Ama hiçbir delegemizin üzerinde en ufak bir baskı kurmayacağım; herkes bunu zaten bilir.
“KONGRELER ÇATIŞMA DEĞİL, TATLI BİR REKABETTİR”
Diğer belediye başkanlarının baskı kurduğu yönünde iddialar var. Bu kutuplaşmayı biraz arttırmıyor mu?
Şahit olduğum bir şey yok aslında. Böyle iddialar var ama ona baksanız, ben kendimle ilgili de çok sorulan bir şey duyuyorum. Mesela bir gün diyormuş ki bir grup, “Ayşe Ünlüce’nin selamı var.” Böyle şeyler de söyleniyormuş. O yüzden dediğim gibi, ilçe başkanlarının, ilçe belediye başkanlarının sürece biraz daha katılmasını normal karşılamak lazım. Çünkü önümüzdeki iki yıl —ya da kongre süreci uzarsa belki üç yıl— bu seçimle gelen ilçe başkanlarıyla çalışacaklar. Dolayısıyla burada biraz daha müdahil olabilirler.
Ve bir de şöyle bir önemi var bu seçimin tabii, Özge Hanım: Bizim önümüzde genel seçim talebimiz var, biliyorsunuz. Genel seçime doğru giderken biz bu seçilen örgütlerle gideceğiz. O yüzden motivasyonu yüksek, belediyelerle örgüt köprü kurabilen, bu başarılarımızı şehre en iyi şekilde yansıtabilen, örgütü iç içe çalıştıran, performansı yüksek arkadaşlarımızın olması lazım. Sadece başkanların değil, yönetimlerde de bu çok önemli. Yönetim eksik veya zayıf olursa, başkan istediğimiz kadar başarılı olsun, etkisi sınırlı olur.
Başkan olmak kolay değil. Ama eğer yönetim kurulunuz iyiyse, aktif çalışıyorsa, gençlik kollarınız, kadın kollarınız iyi çalışıyorsa, siz daha güçlü hissediyorsunuz kendinizi. Bizim için önemli. Bu seçimi çok önemsiyoruz. Enerjisi yüksek, başarılı olacak. Genel seçimde hep beraber kol kola verip —hatta erken seçim diyelim, genel seçimden ziyade— birlikte çalışacağız. Arkadaşlarımızın kazanmasını istiyoruz. Ama kim kazanırsa kazansın, mutlaka herkes kol kola girip iktidar için çalışmaya devam edecek.
Kongre biraz renkli geçer. Ben bunu çatışma gibi değil, tatlı bir rekabet gibi görüyorum. Bu dönemde enerji yüksek olur, tempo biraz yükselir ama seçimden sonra eminim kol kola girip yürüyüşümüze devam edeceğiz. Bizim bir iktidar yürüyüşümüz var, onun doğrusunu hep beraber çalışacağız.
“KONU YARGIDA”
Bu arada bir CHP Gençlik Kolları Başkanı görevden alındı, bir kavga nedeniyle. Bu konu hakkındaki yorumunuz nedir?
Geçenlerde il başkanımız, Talat Başkanımız da bir açıklama yaptı. Konu artık yargıya yansıdı. Dolayısıyla yargı şahitleri, tanıkları dinleyecek ve konu hakkında karar verecek. Tabii ki gençlik örgütlerimiz için bu özel bir konu; parti içi bir konu değil aslında. Biz her zaman gençlerin birlikte, uyum içinde çalışması taraftarıyız. Bazen tatsız olaylar olur ama bunu da aşarız. Yine yeni bir gençlik kurulu kurulur, onlar da güzel bir şekilde çalışmaya devam eder. Arkadaşlarımız da eminim bu olayın parçası olmaktan üzüntü duymuştur. Ben hiçbiriyle görüşmedim bu süreçte ama il başkanımız görüştü. Şu anda konu yargıya intikal etmiş durumda. Biz gelmiş gibi sakin değiliz. Konuyla ilgili konuşmamız da çok… Ama tabii ki isteriz ki gençlerimiz bir arada, ülkenin aydınlık geleceği için çalışsın. Geleceğimiz onlar zaten. Arada böyle şeyler olmasa güzel olur tabii.
“ŞEHRİN EN BÜYÜK MEYDANI KIZILYER’E”
Yeni bir proje var mı, Başkanım, Eskişehir için?
Bugün temelini attığımız bir projemiz var, biliyorsunuz. En yeni projemiz o. Şehrin rahatsızlıklarını gidermek benim için çok önemli. Bunu sık sık vurguluyorum. Daha önce, eski otogarın olduğu yerde bizim kentsel dönüşüm alanımız vardı; bugün de yine öyle. Çok yakında Halkevi’ni, kentin hafızasına saygı duruşu olarak, Çukur Çarşısı’nın tam başladığı noktada bir bankayla ortak olarak başlatıyoruz. İş Bankası ile iş birliği yapıyoruz. Yıllar önceki Halkevi’ni orada tekrar canlandıracağız. Büyük bir kütüphane ve 7/24 açık bir yerle halkımıza hizmet vereceğiz.
Bunun yanı sıra pek çok projemiz devam ediyor. Mevzuata uygun olarak proje çalışmaları sürüyor. Şehrin en büyük meydanını Kızılyer’de yapacağız. Bunun gibi birçok projemiz var. En yenisi, bugün dediğim gibi, Kurtuluş kapalı pazar yerinin temelini attık. Ondan sonra ilk gelecek projemiz iskele düzenlemeleri olacak; birkaç hafta içinde başlayacak ve Eylül ayında Halkevi devam edecek.
“ESKİŞEHİR SEVENLER DESE DAHA DOĞRU OLURDU”
Milletvekili Nebi Hatipoğlu, İl Danışma Meclisi Kurulu Toplantısı’nda “İçimizde CHP seviciler var” demiş. Gürhan Albayrak’ı kastettiği iddia ediliyor. Uyum mu rahatsız etti dersiniz?
Vallahi, “Eskişehir’i sevenler” deseydi daha doğru olurdu. Biz ne yapıyorsak Eskişehir sevdamız için yapıyoruz. Tabii ki siyasi karakterlerimiz, siyasi parti aidiyetimiz var. Siyaset yapacağız. Rahatsız etmiş olabilir mi, bilemem. Ama Eskişehir her zaman önceliğimiz; herkesle bir araya geliyoruz. Bence Eskişehir bu konuda bütün şehirlere örnek olmalı. Neyi kastetti, kimi kastetti, bilemem. Niyet okumak doğru değil. Ben de sizin gibi basından takip ettim. Ama bu “Eskişehir’i sevenler” daha doğru olurdu.
“SİYASETTE 24 SAAT UZUN”
Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı’nın AK Parti’ye geçtiği iddia ediliyor. Üç kadın belediye başkanıydınız, şimdi geçerse ikiye düşecek. Bu konu hakkındaki fikriniz nedir?
Aslında Antalya’da da şu anda başkan vekili kadın var, Esra Hanım. Biz üç kadın başkanlıkla buradayız. Yenilerde, Antalya’daki gözaltı ve tutuklama sürecinden sonra başkan vekili sıfatıyla yürütüyor. Candan Hanım’la, Özlem Hanım’la da güzel bir diyaloğumuz oldu. Tabii, kadın başkan olunca sık sık arıyor, görüşüyorduk. Bu süreçte Özlem Başkan’la görüşmedim; o yüzden bu konu hakkında bir şey konuşmak istemem. Siyasette 24 saat uzun; her an yeni bir gelişme olabilir. Şu an dediğiniz gibi görünüyor ama bugün belli, yarın bir bakalım; olayları öyle değerlendirmek daha doğru olur.
“BEN ONUN SORULMASINI BİLE İSTEMEM”
Size AK Parti’den böyle bir teklif gelse ne derdiniz?
Ben onun sorulmasını bile istemem, cevap bile vermek istemem.