Yangın felaketinin ardından kamuoyunu tatmin edecek hiçbir açıklamanın yapılmadığı vurgulayan Yedek, “Ne bir istifa var ne de yargı sürecine dair bir adım. Bu sessizlik bile başlı başına suç ortaklığıdır” ifadelerini kullandı.
Yangın önlenmedi
Yedek, yangına geç müdahale edildiğini personel ve ekipman eksikliği yaşandığını, hava müdahalesinin yetersiz kaldığını ve yerel yönetimlerle iş birliği yapılmadığı vurgulayarak şu ifadelere yer verdi:
“Yetersiz ekipmanla, hava desteksiz, iş güvenliğinin bulunmadığı koşullarda yapılan müdahaleler sonucu ihmallerle dolu bir facia yaşanmıştır.”
Her yaz aynı acı
Tarım ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü’nün resmi verilerine göre bu yıl 1 Ocak - 6 Temmuz tarihleri arasında 1.351 orman yangını tespit edildiğini hatırlatan Yedek, “Bu kadar açık veriye rağmen hâlâ gerekli hazırlık yapılmıyorsa, bu sadece ihmalkârlık değil, kasıtlı bir politikadır” dedi.
Ormanları yakan sadece ateş değil
Yaşanan felaketi siyasi iktidarın doğa politikalarıyla doğrudan ilişkilendiren Yedek, “Turizm Teşvik Yasası ve torba yasa düzenlemeleriyle orman alanları maden şirketlerine, turizm devlerine peşkeş çekilmiştir. Orman Genel Müdürlüğü’nün yetkileri fiilen elinden alınmıştır.” Orman yangınlarının ardındaki sistematik ihmaller ve politik tercihler yüzünden yalnızca doğanın değil, köylülerin, işçilerin ve canlıların da yok edildiğini ifade eden Yedek, “Bu ülke köylüye, doğaya, emekçiye cehenneme çevrildi” şeklinde konuştu.
Yönetemiyorsunuz
Yedek konuşmasını şu sözlerle bitirdi: “Tekrar tekrar söylüyoruz: Yönetemiyorsunuz. Bu düzen değişecek. Doğaya, halka, emeğe karşı bu yıkım politikalarının sonu gelecek. Mücadelenin takipçisiyiz”