Bircan, “Şehit Yunus Baykal Ortaokulu'nda matematik öğretmeni olarak görev yapmaktaydım. Sağlık problemlerim nedeniyle yaklaşık 1–1,5 yıldır okula gitmekte zorluk yaşamaya başladım. Bu durumu İl Milli Eğitim Müdürümüze arz etmek istedim; ancak kendisine bir türlü ulaşamadım, beni kabul etmedi.
Eğer beni sadece bir ay İl Milli Eğitim Müdürlüğü kadrosunda idare edebilselerdi, bugün bu mağduriyeti yaşamamış olacaktım. 24 yıl 11 ay hizmet süresiyle emekli olmak zorunda kaldım ve 25 yılımı dolduramadığım için ciddi bir hak kaybı yaşadım” dedi. Emekli öğretmenler için düzenlenen Anneler Günü kahvaltısında sorunlarını Vali Hüseyin Aksoy’a aktaran Bircan, “13 Mayıs 2025 Salı günü öğretmenevinde emekli öğretmenlere yönelik düzenlenen Anneler Günü programında Sayın Valimiz ve İl Milli Eğitim Müdürümüze durumumu arz etmek istedim. Memuriyete geri dönüş yolu olduğunu bildiğim için, kalan 1–1,5 aylık süremi tamamlayarak emekliliğimi hak kaybı yaşamadan tamamlayabilir miyim diye sormak istedim. Eğer o süreci tamamlayabilseydim, bugün daha farklı koşullarda emekli olabilirdim.
Ancak Sayın Valimizin bulunduğu ortamda oldukça olumlu ve ılımlı görünen İl Milli Eğitim Müdürümüz, Valimiz programdan ayrıldıktan sonra etkinliğe geri döndü ve yaklaşık 35 öğretmenin bulunduğu ortamda bana hakaret etmeye başladı. Ne yapacağımı şaşırdım. Zaten sağlık durumum ortadaydı. Temporal lob epilepsi hastalığına 45 yaşından sonra yakalandım. Bu hastalık nedeniyle ders anlatamaz hale geldim. İlaçlar oldukça ağır geldi. Kaslarım zamanla işlevini yitirmeye başladı. Çocukların matematik anlamında mağdur olmaması için derslerden tamamen çekilip, kalan süremi İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde tamamlamak istedim. Zaten bu süreçte tarafıma yüzde 72 engelli raporu da verildi. Bu raporla mesleğe devam etmem artık mümkün değildi” ifadelerini kullandı. Hiçbir mülki idare amirine ulaşamadığını belirten Bircan, “Beni kimse kabul etmedi. Bu nedenle ciddi bir mağduriyet yaşadım. Sayın Bakanımız Yusuf Tekin’in güçlü bir eğitim modeli inşa etmeye çalıştığını hepimiz biliyoruz. Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürünün yaptığı gaflar, Bakanlığımızla hiçbir şekilde ilişkilendirilemez; tamamen bireysel tutumlardır. Yazdığım kitaplar, hazırladığım materyaller her yerde kullanılmaktadır. Bizler yalnızca öğretmenlik yapmadık. Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü Sinan Aydın’ın gafları saymakla bitmez. Size birkaç örnek vermek isterim. ‘Müdürlüğü yapamıyorsan bırak’ gibi bir ifadeyi bir kadın öğretmene sarf etti. ‘Bindallı giyen kadın ahlaka aykırı davranmaz’ gibi cinsiyetçi ve anlamsız bir cümle kurdu. ‘İlçe Milli Eğitim Müdürüne hitaben: Siz aranızda böyle konuşursanız, arka taraf da böyle konuşur’ diyerek öğretmen camiasını küçümsedi. ‘Özel hayatınızı işe göre düzenleyin, meslekten ayrılıp evde oturabilirsiniz. Benim eşim çalışmıyor, siz de çalışmayabilirsiniz’ diyerek kadın öğretmenlere karşı ayrımcı bir yaklaşım sergiledi” şeklinde konuştu. Milli Eğitim Müdürü Aydın’ın kendisine de hakaret ettiğini iddia eden Bircan konuşmasını şu sözlerle bitirdi: “Bana da şu ifadeleri kullandı. ‘Bu ne terbiyesizlik, saygısızlık ama çok profesyonelsiniz. Bundan sonra bana hiçbir şekilde uğramayın, yanıma gelmeyin, ne haliniz varsa görün. Ne güzel şov yaptın, terbiyesizsin sen.’ Hatta o gün beni arayan başka bir ilçe Milli Eğitim Müdürümüz ‘Hoca Hanım geçmiş olsun, duyduk çok üzüldük. Biz kendisine ulaşamıyoruz, siz nasıl ulaşacaksınız?’ dedi. Bu yapılanlar kabul edilemez. Herkes devletin çarkını döndürmeye çalışıyor. Sayın Bakanımızın da bizimle aynı fikirde olduğuna inanıyoruz. Öğrencinin ve öğretmenin zarar görmesini asla istemez.
Bugün karşınıza bindallı giyerek çıktım. Nedeni, İl Milli Eğitim Müdürümüzün ‘Bindallı giyen kadından zarar gelmez’ sözüne dikkat çekmekti. Bizler bu kıyafetle derse giremeyiz. O hâlde bu sözlerin eğitime nasıl bir katkısı olabilir?”