YAPI STOĞU ÇALIŞMALARI TAMAMLANDI
Eskişehir'deki yapı stoğuyla ilgili çalışmalarınız var. Bu çalışmalarınız devam ediyor mu neler söylemek istersiniz?
Yapı stoğu çalışmamız tamamlandı. Eskişehir genelinde 52 bin binayı inceledik. Sahada çalışan yaklaşık 20 mühendis arkadaşımız ve 3 üniversitemizin hocalarından oluşan bir bilim kurulu oluşturduk. 6306 sayılı kanunun ekinde tariflenen hızlı değerlendirme yöntemiyle bu binaların incelemesini gerçekleştirdik. Gururla söyleyebiliriz ki Türkiye'de yapılan en ciddi çalışmalardan biri şehrimizde gerçekleşti. Eskişehir’de yaklaşık 100 bin bina var. Biz bunların 52 binini inceledik. Bu binalar seçilirken riskli bölgelerdeki yapılar öncelikli olarak değerlendirildiği için aslında Eskişehir’in geneline yakın bir sonucu ortaya koyduk. Vatandaşlarımızın da bildiği gibi şehir merkezindeki yüksek katlı binalar risk içeriyor. Çalışma da bu durumu doğruladı. Bir yapı stoğu haritası çıkarıldı. Bu haritaya göre 5-6 bin binanın çok riskli olduğunu öngörüyoruz. Hızlı değerlendirme yöntemiyle belirlenen bu binaların acilen dönüşmesi gerektiğini söylemek gerçekçi olur. Aslında boşaltılma ve dönüştürülme aynı şey. Bu, depreme bakış açınızla ilgili. Türkiye olarak “bir şey olmaz” anlayışıyla yaklaşıyoruz ve harekete geçmekte gecikiyoruz. Ancak yer bilimciler açıkça söylüyor: “Bir gün bir deprem olacak.” Eğer bu gece deprem olacak desek, elbette hemen boşaltmalıyız. Ama plan ve çalışmalar uzun vadeli. Biz yer bilimcilerin açıklamalarına baktığımızda şunu söyleyebiliriz: Önümüzdeki 30 yıl içinde Eskişehir’de ya bir deprem olacak ya da büyük bir depremden etkilenecek. Bu 30 yıl içinde yarın mı olur, 30 yıl sonra mı olur, bilen yok. O yüzden planlarımızı hazırlayıp, acil binalardan başlayarak şehri dönüştürmek zorundayız. Kaybedecek zamanımız kalmadı. Dönüştüremezsek Hatay’da yaşadığımız acıları burada da yaşarız.

HERKES ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI
Kentsel dönüşümle de yakından ilgileniyorsunuz. Eskişehir’de bu çalışmalar yeterli mi? Belediyeler bu süreci tek başına yürütebiliyor mu?
Kentsel dönüşüm çalışmaları Eskişehir’de de, Türkiye genelinde de yeterli değil. Yeterli olsaydı yapı stoğumuz bugüne kadar yenilenmiş olurdu. 1999 depremini milat kabul edersek 26 yıl geçti ama “deprem dayanıklı hale geldi” diyebileceğimiz bir şehir yok. Belediyelerle, milletvekilleriyle görüşüyoruz. Herkes bir şey yapmak istiyor ama ortaya somut bir çalışma çıkamıyor. Yerel belediyelerin gücü, yaptırımı ve yetkisi sınırlı. Bu konu “sen yap, ben yapayım” tartışmasıyla çözülemez. Hiçbir kurum tek başına bu kadar binayı dönüştüremez. Vatandaş da, belediye de, devlet de elini taşın altına koymalı. Vatandaş “benim üç artı bir evim yıkılsın, bana yine üç artı bir verilsin” dememeli. İki artı bire razı olmalı ama o iki artı bir, daha kullanışlı ve modern olacak. Belediyeler imar planlarını buna göre düzenlemeli. Ancak mevcut İmar Kanunu bu dönüşüme izin vermiyor. Bu nedenle merkezi iktidarın, mevcut alanlar için esnek bir imar düzenlemesi yapması gerekiyor. Kentsel dönüşüm alanları ilan edilip, bu alanlarda özel kurallar tanımlanmalı. Bu yetki merkezi iktidara ait. O düzenlemeler yapılmadan belediyeler kendi başına ilerleyemez. Yani işin özü: Bu mesele bir siyasi çekişme değil, ortak akıl meselesi olmalı. İstanbul'da yaptıkları gibi yarısı bizden kampanyası mesela Eskişehir'e de uygulanmalı. Ayşe Ünlüce Hanım'ın da bir açıklamasında vardı o mesela çok güzel bir açıklama. Ayşe Başkan’a teşekkür ediyorum. Çok güzel bir irade ortaya koyuyor. Diyor ki yarısı bizden kampanyası yapılsın Eskişehir'imizde de. Biz de belediyeler olarak imar planlarını hazırlayalım. Bu işi yapalım diyor aynı şekilde Gürhan Albayrak'ın açıklamalarını okuyoruz. Ona da teşekkür ederim. O da çok olumlu bir siyaset yapıyor bu konuda. Dolayısıyla yavaş yavaş işleyişe geçti. Eskişehir’in siyasileri beraber hareket edecekler gibi görünüyor. Yapılacak şey de bu. İktidar ve yerel yönetimler aynı partiden olduğunda bile sorunlar çözülmüyor çünkü mevzuat engelliyor. Bu nedenle kanunlar değişmeli, belediyelere yetki ve sorumluluklar tanımlanmalı. Ancak bu şekilde kolektif bir çalışmayla başarı sağlanabilir.

YILLARDIR DÖNÜŞTÜRÜLEMEDİ
Küçük Sanayi Sitesi örneği buna güzel bir örnek. Yıllardır dönüştürülemiyor. Vatandaşlar dava açtı, itirazlar oldu, süreç tıkandı. Oysa o altı mahalle zamanında dönüştürülebilseydi bugün deprem açısından çok ciddi bir kazanım elde ederdik. Küçük sanayi alanı şehir içinde kalmış durumda, fiziksel koşulları kötü. Dükkanlarda tuvalet yok, yollar dar. Bu alanların şehir dışına taşınması gerekiyor. Ama yine siyasi çekişmeler yüzünden ilerleme sağlanamıyor. Oysa Eskişehirspor örneğinde olduğu gibi birlik olunursa bu da yapılabilir.

YENİ BİR MODERN HASTANE LAZIM
Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi binası gündemde. Bazı kesimler güçlendirilmeli diyor, bazıları ise acilen yeni bir bina yapılması gerektiğini söylüyor. Siz ne düşünüyorsunuz ve son olarak neler söylemek istersiniz?
Onu şöyle anlatayım ben. Şimdi öncelikle güçlendirme nedir onu konuşmamız lazım. Bir binayı incelediniz. Mesela hızlı değerleme değil de detaylı performans analizi yaptınız. Bu bina depreme dayanıksız çıktı. Yani depremde çok ağır bir hasar alır veya yıkılır demek. Karşınızda iki seçenek var. Ya binayı yıkıp yeniden yapmak ya da bu binayı güçlendirmek. Peki ne olursa güçlendireyim, ne olursa yıkıp yeniden yapayım, orada da şu söyleniyor. Diyor ki, eğer güçlendirme maliyeti yıkıp yeniden yapmanın maliyetinin yüzde 40’ını geçmiyorsa, sen bu binayı güçlendir diyor. Yani binayı yıktık, yeniden yaptık maliyeti 10 liraysa senin güçlendirmen 3.5 liraysa tamam güçlendir diyor. Ama 4.5 liraysa binayı yık diyor. 4.5’a güçlendireceğine 10 liraya yeni binayı yaptırıyor. Ama bunu derken herkes için diyor. Konut için de diyor, okul içinde diyor, hastane içinde diyor. Ama burada özel bir durum var. Burası hastane. Şimdi biz güçlendirmeye bakacağız. Kaç çıkıyor maliyet? Ben bilmiyorum ama dördün yani yüzde 40’ın üzerindeyse zaten yıkılıp yeniden yapılması lazım. Peki yüzde 40’ın altındaysa o zaman da gene güçlendirilir diyemeyiz. Neden diyemeyiz çünkü burası bir hastane binası. Siz şimdi bu binayı güçlendirdiniz. Hani yeniden yapmak 10 liraydı ya. Güçlendi 3 liraya güçlendirdik. Ama bu hastanenin eksikleri bitmeyecek ki. Yani bu hastane 40 yaşında hastane. Bu hastanenin içinde belki tesisatları eskidi. Eminim ki ameliyathanelerinin yeriydi, havalandırmasıydı eksiklikler vardır. Tuvaletinde vardır işte. Hepimiz kullanıyoruz. Biz şimdi bu sene güçlendirdik. Seneye tuvaletlerini yeniledik. Öteki sene tesisatlarını önledik. Yine bir mantığı yok. Yani gene yıkıp yeniden yapmak geçecek. Bir de şimdi olay sadece maliyet mi? Bu bir konut binası olsa kiraya taşınırsın. Evini güçlendirirsin sonra geri taşınırsın. Veya gidersin eşinde dostunda kalırsın. Ama burası hastane şimdi burayı güçlendirirken ne diyeceğiz hastaya; git arkadaşın da kal diyemeyiz ki. Yani başka hastaneye mi sevk edeceksin zaten yetmiyor hastaneler, zaten insanlar randevu bulamıyor. Dolayısıyla biz hastaneyi güçlendirirken bir defa hastanenin kapasite kaybı var. Bunu maliyete koyacak mıyız ki bunun karşılığı var mıdır? Sonuçta orada insan canı söz konusu. İkincisi bu tıp fakültesi binası, bizim binalara şöyle bir bakış açımız var. Biz mesela konutlar depremde ağır hasar alsın ertesi gün biz evde kalmayız. Başka yerde kalırız. Sonra bakarız onun hasarına ama hastane veya okul binaları mesela camiler depremde hasar almasın da biz ertesi gün bu okulları işte yatakhaneye, aşevine çevirelim. Bir camiyi mesela hastane yapalım geçici gibi kullanacağımız. Bu binalar depremin ertesi günü de bize lazım olan binalar. Hastaneler deprem esnasında bile lazım olan binalar. Şimdi okuldasınız deprem oluyor çıkarsınız dışarı. Bina zaten yıkılmayacak, sağlam yaptık. Hastanede ameliyat zamanına deprem olursa ne olacak? Yani çık, geri içeri gibi bir şansınız yok. Onun için ne oluyor? Şehir hastanelerinin altına sismik izolatörler koyuyorlar ki deprem esnasında o sarsıntıyı bile hissetmesin. Ameliyatta kesintiye uğramasın diye. Şimdi bunun bir karşılığı var mı? Net olarak yani şunu söyleyebiliriz tıp fakültesi binasını güçlendirilmeye kesinlikle girmeden yrni bina yapmalıyız. Öncelikle orada zaten arazileri de büyük. Yeni bir hastane yapılması gerek daha modern, hem öğrenci yetiştirecek hem ihtisas hastanesi olacak hem hastalara bakacak, bize şifa dağıtacak. Modern bir hastane yapılacak oraya. Bu hastane yapılırken de devam edecek sonuçta hizmet vermeye. Bu hastane tamamlandıktan sonra buraya taşınacak. Diğer hastane faaliyete girdikten sonra diğer binayı boşalt olacağız ya mevcut binaya. O zaman ona karar vereceğiz. Diyeceğiz ki biz bunu güçlendirelim mi? Yıkıp yeniden mi yapalım? Güçlendirme maliyeti düşükse zaten boş bina olduğu için güçlendirirsiniz. Ondan sonra ne yapacağız o binayı diyecek olurlarsa burası zaten bir üniversite. Yani bu bina boşa gitmez. Ya hastanenin illaki ekstra bir bir şeye ihtiyacı vardır. Ya da orada bir mühendislik fakültesinin bir şeye ihtiyacı vardır. Bu bina kullanılır. Yani olay illa bu hastaneyi yık yeniden yap yerine. Tıp fakültesi Eskişehir'in de bir değeri. Böyle bir değer bir de yani 2025 yılına kadar gelmiş. Bu yıldan sonra heba etmemek lazım. Eskişehir'e yakışan böyle son sistem donatılmış bir hastane yapmak lazım.




