Durmazlar deprem değil bina öldürür tezinin eksik olduğunu vurgulayarak, "6 Şubat depreminin en büyük zararları, verilen imar hakları, takip edilmeyen projeler, yerel yönetimlerin ve müteahhitlerin yaptığı uygunsuz binalara göz yumması, denetimsizlik ve ekonomik zayıflık nedeniyle ortaya çıktı. Bu tablo, depremde aslında binaların değil, insanların öldürdüğünü gösteriyor" ifadelerini kullandı. 
1999 depreminin ardından ciddi çalışmaların 2002 yılında başladığını aktaran Durmazlar, "Bu çalışma, Eskişehir bölgesindeki fay hatları üzerineydi. En son 1956 yılında 6,14 büyüklüğünde deprem üreten Eskişehir fayı, yapılan analizlere göre 70-90 yıl aralıklarla deprem üretiyor ve gelecek yıllarda Eskişehir’de 6,4-6,5 büyüklüğünde bir deprem bekleniyor. Peki biz 2002’den bu yana, yani 22 yılda ne yaptık? Ne yazık ki bu süre hoyratça harcandı. 2002’de yayınlanan “Yerleşim Yerlerinin Yerleşim Amaçlı Jeolojik ve Jeoteknik Raporu”nda sağlam zeminler ve sıvılaşmaya müsait zeminler incelendi. Ancak bu rapor bir mikrobölgeleme çalışmasına dönüştürülmedi. Bu yüzden, örneğin Paşabahçe gibi yerlerde dere yatağının üzerine inşa edilen yapılar su baskınına uğradı. Şu anda Muttalip Mahallesi’nde AFAD binası yapılıyor. Oysa Muttalip, Eskişehir’in en sağlıksız ve dayanıksız zeminlerinden biridir. Deprem anında en çok ihtiyaç duyulan kurumun binasının böyle bir zemine yapılması tartışma konusudur "şeklinde konuştu. 

"Proje Bakanlıkta onay almadı"

2024 yılında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde Prof. Dr. Volkan Karabacak'ın önderliğinde yürütülen projenin bakanlıktan onay almadığını belirten Durmazlar, "Nedeni, fay hattı boyunca 50 metrelik sakınım bandı oluşturulması zorunluluğu. Bu uygulama, dünyada da böyledir. Eğer bu sakınım bandı uygulanırsa, Karabayır Bağları, Büyükdere, Gültepe, Ihlamurkent ve 71 Evler gibi alanlarda yeni imar izni verilemez. Mevcut imarlara müdahale edilemese de bu durum, söz konusu alanlarda rantı ciddi şekilde ortadan kaldırır. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi de geçtiğimiz yılın sonlarında mikrobölgeleme için bir ihale süreci başlattı. Bu ihalede yalnızca 800 sondaj öngörüldü. Ancak uzman görüşlerine göre bu sayı yetersizdir; en az 1200-1800 sondaj yapılması gerekir. Eskişehir'in en büyük sorunu deprem değil, deprem sonrası binalarda oluşacak sıvılaşma kaynaklı hasarlardır. Zafer Mahallesi, Tepebaşı Çakmak, Şeker Mahallesi, İstiklal Mahallesi gibi alanlar bu açıdan risklidir" dedi.

"Deprem hazırlık planı yapılmalı"

MHP Lideri Bahçeli, Ülkücü Şehitler Anıtı'nı ziyaret etti
MHP Lideri Bahçeli, Ülkücü Şehitler Anıtı'nı ziyaret etti
İçeriği Görüntüle

Eskişehir'in olası bir depreme hazır olması gerektiğini kaydeden Durmazlar, "Bu deprem olacak. Belki önümüzde 20 yıl var, belki yok. Deprem sonrası birçok ilden, ülkeden yardım gelecek ama önce bizim kendi hazırlığımızı yapmamız gerekiyor. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve diğer belediyeler, İnşaat Mühendisleri Odası ile birlikte yaklaşık 50 bin binayı değerlendirdi. Bunlardan 4 bin kadarının acilen dönüştürülmesi gerektiği belirlendi. Peki mevcut ekonomik koşullarda bu dönüşüm mümkün mü? 22 yıldır yapılamayan dönüşüm, bugünkü koşullarda daha da zor. Ancak bu durum, bizi insanların kaderine terk etmeye itmemeli. Yapılması gerekenler şunlardır; Çevre illerdeki arama kurtarma ekipleri belirlenmeli hangi bölgeye hangi kurtarma ekibi gideceği şimdiden belirlenmeli. Bu binalarda yaşayan kişi sayıları bina bina belirlenmeli, kimlik bilgileri, telefon bilgileri, kan grupları bilgileri alınmalı.  Deprem esnasında eşya devrilmesi, düşmesi sonucu yaralamalar veya ölümlerin önlenmesi için bilgi verilmeli, imkanı olmayan yaşlı ve hasta vatandaşlarımız için dairelerinde bu önlemler alınmalıdır. Deprem toplanma alanları hakkında bilgi verilmeli ve sonrası için organizasyonlar planlanmalıdır" ifadelerini kullandı. 

Muhabir: İlksen AKKAN