"İlkeler yol işaretleridir
İlkelerini unutanların artık bir yol haritası yoktur.
Onlar dümensiz kayıklar gibi, akıntılara göre yön değiştirip rüzgara göre yol değiştirip dururlar.
Yapamayanlar görevlerini bırakırlar. Politikanın kuralı budur.
Yapacak olanların da ilk işi ilkelere sahip çıkmaktır.
Ülkenin geleceği siyasal ikbaldan çok daha önemlidir.
Başaranlar bu ülkenin tarihini yeniden yazacaklardır.
Hepimiz bu geleceğin sorumlusuyuz.
Cesaretle görev başına!"
Bunlar önceki gün Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'un paylaşımından alınan ifadeler. Kazım Kurt CHP'lidir. Sadece Eskişehir'de değil partide de bir ağırlığı vardır. Örgüt bazında düşünecek olursak diğer iki CHP'li başkana göre Kurt örgütlerle daha içli dışlıdır, onlara daha yakındır ve elbette onlar üzerinde daha etkindir.
KURT'UN ALINTI YAPTIĞI YAZIDA CHP YÖNETİMİNE KARŞI OLDUKÇA AĞIR ELEŞTİRİLER VAR
Kazım Kurt, Erdal Atabek'in 7 Ağustos 2023 tarihinde Cumhuriyet Gazetesi'ndeki yazısından alıntı yapmış. Peki Kurt'un bir kısmını alıntıladığı o yazıda CHP'deki değişimle ilgili olarak başka neler söylendi? Birlikte bakalım:
"İlkeler; kuruluşların, hareketlerin kabul edilmiş ortak kurallarıdır.
İlkeler, yönü çizilmiş yollardır.
CHP İlke ve Demokrasi Hareketi, partiye ilkelerini hatırlatarak yol haritasına dönmesi çalışmasıdır.
Prof. Dr. Örsan Öymen sözcülüğünde hareket ortaya eleştirel bir bakış açısı getiriyor.
Bugün ülkenin politik ortamında böyle bir girişim CHP için can kurtaran simididir.
Çünkü, ilkelerini unutan bir parti dümensiz bir kayık gibidir. Her akıntıya kapılıp gider.
İlkeleri umursamayan başkan dikta yoluna sapar.
İlkelere aldırmayan örgüt, rekabetçi esnaf topluluğuna dönüşür.
İlkeler bir kuruluşun topluma sunduğu karakteridir...
CHP, ülkenin kurucu partisidir.
İlkeleri altı ok olarak belirlenmiştir.
Cumhuriyetçilik-halkçılık-devletçilik-milliyetçilik-laiklik-devrimcilik...
Bugün CHP, başkanıyla, yönetimiyle, örgütleriyle bu ilkelere sahip çıkmakta mıdır?
Yoksa, iktidara giden yolu 'herkesin hoşuna gitmek' için, bu yolla oyunu alacağını umarak, ödün vermek olarak mı kabul etmektedir?
CHP yönetimi, başta başkanı olarak 'laiklik' ilkesini ağzına almayarak kimlerin hoşuna gitmeye çalışmaktadır?
CHP yönetimi, Cumhuriyet Devrimlerini, taşımakta zorlandığı yükler olarak mı görmektedir?
CHP yönetimi, başta başkanları olmak üzere 'laik eğitimin' nasıl yok edildiğini, din eğitimi adı altında çocukların, gençlerin dogmalarla şartlandırılmasını görmezden mi gelmektedir?
Bugün AKP yönetimine egemen olan tarikatlarla cemaatlerin yaptıklarını fark etmemiş gibi oralı olmayarak kendi kuruluş ilkelerini neden unutmaktadır?
İşte, varoluş ilkelerini unutmuş görünen 'parti başkanının' yenilgilerini kabul etmeyerek kendi dışındaki herkesi suçlamasının hüznü.
İşte, parti yönetiminin eleştirilere kulak tıkayarak kendi üyelerinde, kendi yandaşlarında yarattığı hayal kırıklığı.
İşte, kendisine oy verenlerde yarattığı, görmezden geldiği haklı öfke..."
KAZIM KURT AYNI GÜN İÇİNDE BİR DE TELEVİZYONU BAĞLANIP GÖRÜŞLERİNİ AÇIKLADI
Yazının devamında Kazım Kurt'un kullandığı ifadeler de var. CHP'de yaşanan sıkıntıları herhalde daha iyi açıklamak mümkün olamazdı. Ancak Kazım Kurt TV100 kanalına aynı gün içinde bağlanarak başka şeyler de söyledi. Kurt da mevcut CHP'nin ilkelerini bir kenara ittiğini ifade ettikten sonra şunları söyledi:
"CHP sol söylemlerini bir tarafa bırakıp sokak politikasından uzaklaşıp sivil toplum örgütlerinde, sendikalarda, kooperatiflerde, tarlalarda olmadan sadece kent merkezlerinde oturarak politika yapan bir hale gelmiş dolayısıyla bunun değişmesi gerekir. Burada isimler önemli değil temel ilkeler önemli."
Kazım Kurt da birçok CHP'li gibi Kemal Kılıçdaroğlu yönetiminin CHP'nin ilkelerini bir kenara bırakarak siyasetin günlük menfaatleri üzerine bir yol izlediğine, bu kapsamda oy oranları bile belli olmayan partilere 39 milletvekili kaptırıldığına, farklı siyasi görüşten partilerle birleşerek oy bulmaya çalıştığına ve bunu yaparken doğal olarak ilkelerinden bazılarını bir kenara atmak durumunda kaldığına inanıyor. Yine Kurt ve onun gibi düşünen CHP'liler girdiği tüm seçimleri kaybeden Kılıçdaroğlu'nun bırakmayı bilmesi gerektiğini düşünüyor. Kılıçdaroğlu bırakmadığı için CHP'de bir değişim arzusu doğdu ve bu arzu her geçen gün daha da büyüyor.
DEĞİŞİM TALEBİNDE BULUNMAK KURT İÇİN YEREL SEÇİMLER ÖNCESİNDE SİYASİ BİR RİSK GİBİ GÖRÜNEBİLİR AMA KURT GERİ ADIM ATMADI, ATMAZ!
Kazım Kurt bu tabloda yerini en başından net bir şekilde ortaya koydu ve "değişim" dedi. Elbette bu Kurt açısından siyasi açıdan bir risk; zira Kemal Kılıçdaroğlu gitmez ve kalırsa genel başkan olarak, bu karşı çıkışının bedelini kendisine ödetmek isteyebilirler. Örneğin Odunpazarı Belediye Başkan Adaylığı gelecek dönem mümkün olmayabilir. (Halihazırda Büyükerşen ile İYİ Parti arasında gerçekleşen gizli-açık toplantılar göz önünde bulundurulduğunda Odunpazarı Belediye Başkan Adaylığının bir pazarlık karşılığında İYİ Parti'ye verilmesi ve Kurt'un böylece devre dışına çıkarılması planları her yerde konuşulmasına bakıldığında bu konuda Kurt açısından yakın bir tehlikenin söz konusu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz!) Ancak Kurt değişim taraftarı olmanın bedelini ödemeye hazır bir görüntü veriyor. Bu görüntü aslında kendisini güçlendiriyor.Nihayetinde siyasette bir duruşu olanlar seviliyor, takdir ediliyor. Kazım Kurt, CHP'nin ilkeleri uğruna kendini feda eder bir pozisyonda görünüyor bugün. Bu pozisyon onun örgüt içinde de değişim arzusunu dile getirenler nezdinde de önemli bir konuma oturtuyor. Eğer değişim gerçekleşirse bir şekilde işte o zaman Kazım Kurt'un parti içindeki konumu çok daha güçlenmiş, Kurt yerini daha da sağlamlaştırmış olacaktır. Eğer bir değişim gerçekleşebilirse Kurt yeni yönetimde görev de alabilir, konumu çok daha güçlü bir hale gelebilir. Belki belediye başkanlığını bırakıp sadece parti yöneticisi olarak çalışmayı da deneyebilir. Ancak değişim gerçekleştikten sonraki dönemde Kurt'un nasıl bir yol izleyeceğini ve neleri tercih edeceğini bugünden kestirmek pek de kolay değil.
NORMALDE DEĞİŞİMİ DESTEKLEYECEK BU TAVIRLARI YILMAZ BÜYÜKERŞEN'İN GÖSTERMESİ BEKLENİRDİ
Aslına bakarsanız, daha önce de yazdığımız gibi, CHP'deki değişimi Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'in destekliyor olması beklenirdi. Akademik ve belediye başkanlığı dönemlerine bakıldığında değişimi desteklemek en çok da Büyükerşen'e yakışırdı ancak kendisi herhalde değişimin kendisinin adaylığını da artık imkansız hale getirebileceğini, kendisinin de koltuğunu gençlere bırakmak durumunda kalacağını düşündü ve değişime bu yüzden karşı çıkmaya başladı. Büyükerşen'den beklenen hareketi, merkezdeki başkanlar arasında en gencinden geldi. Kurt bu konuda geri adım da atmadı; yerel seçimlere yönelik beklentilere partisinin ilkelerini feda etmedi. Duruşu partililer arasında da değişimi partilerinden başlatmak isteyenler arasında da büyük bir takdir ve heyecanla takip ediliyor.
İşin aslına bakarsanız bu işin sonucunun nasıl biteceğini hiç bilmeden Kazım Kurt'un kazandığını söyleyebiliriz. Zira ilkeli olanlar, ilkelerine sahip çıkanlar ve ilkelerinden taviz vermeyenler kazananlardır!
Kazım Kurt'un değişim için bundan sonra da çalışmalarına devam edeceğini kestirmesi zor değil. Hedefine ulaşır ya da ulaşmaz ancak Kazım Kurt'un örgütler üzerindeki etkisi azalmaz artar. Ha bu arada değişim arzusunu dile getirdiği için kendisini harcamaya kalkanlar da avuçlarını yalarlar; Kurt siyasetin de kurdudur, öyle kolay pes etmez, başkanlıktan olacakmış, eleştiriler alacakmış, bunları umursamaz!