Buz Ateşi
Yalı Park Balo & Davet
Eskişehir
17 Mayıs, 2024, Cuma
  • DOLAR
    32.26
  • EURO
    35.09
  • ALTIN
    2466.5
  • BIST
    10319.96
  • BTC
    65504.24$

“Ne İsa’ya ne Musa’ya” yaranamıyorlar..

02 Mayıs 2024, Perşembe 09:45

Sağlıkçılar ayaktaydı, işçiler ayaktaydı, memurlar da öyle meslek gurupları arasında güçlü örgüte mensup iki grup daha güçlü bir şekilde seslerini duyurmak için hareke geçti. Bunlardan birisi bugüne kadar Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odasına bağlı muhasebeci ve mali müşavirler, diğeri ise yargının savunma hattında yer alan avukatlar. Yaşadıkları zorluklara karşı ses yükselttiler. Ben muhasebeci ve mali müşavirlerin ilk kez ses yükselttiklerine tanıklık ediyorum, ya da ben hatırlamıyorum. Avukatların da sadece kendi hakları adına ilk kez bir toplantı ve yürüyüş gerçekleştirdiklerini görüyorum. Özellikle avukatlar toplumun yaşadığı hukuk uygulamaları ile ilgili hatta toplumun bünyesine uymayan düzenlemelerin hayata geçirilmesi ile ilgili pek çok konuda toplumsal mesajlar veren eylemlere pek çok kez imza attılar, ancak muhasebeci ve mali müşavirler örgütlü bir toplum olarak ilk kez Ankara’ya seslendiler.

Bu gelişmeleri hayra mı yoralım, yoksa başka şeylere mi yoralım bilemedim. Eskişehir Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası Başkanı Ersin Karakoç düzenlediği basın toplantısında yapılan düzenlemeler karşısında Muhasebeci ve Mali Müşavirlerin büyük sıkıntıya düştüğünü belirterek, “ Taleplerimize acilen yanıt bekliyoruz, beyan sürelerinin uzatılmasıyla yetinmek istemiyoruz. Üstümüzdeki angaryalardan kurtularak, makul ve kalıcı çözümler bekliyoruz. Çalışmayan sistemlerin, yetişmeyen işlerin stresinden kurtulmak, insanca yaşamak ve mesleğimizin hak ettiği itibarı istiyoruz. Hazine ve Maliye Bakanlığı yetkililerine yaptığımız hem yazılı hem sözlü başvurularımızın dikkate alması için meslektaşlarımızın masa başında ölmesi mi gerekli? Devletlerin vergi gelirlerini toplamak ve hükümetlerin çeşitli alanlarda geleceğe yönelik planlamalar yapabilmeleri için bazı verilere ihtiyaçlarının olduğu açıktır. Ancak, bu veriler toplanırken, istenilecek verilerin mümkün olduğunca tek elden alınması, gereksiz bilgi toplamanın önüne geçilmesi ve veri toplama için kullanılan yöntemlerin de sağlıklı çalışması büyük önem arz etmektedir” diyor.

Doğrusunu isterseniz bedeli vatandaşın yani esnaf ve sanatkar ile iş dünyasının cebinden çıkan ancak tam anlamıyla devletin gelirlerinin bir anlamda garantisi olan muhasebeci ve mali müşavirlerin her geçen gün artan kırtasiye ve bürokratik talepler karşısında yetersiz ve çaresiz kalmaları, çöken sistemin altında kalmaları sonunda onları da isyan ettirdi.

Konuyla ilgili olarak deneyimli muhasebeci bir arkadaşımızı aradım. “Sorun nedir?” diye sordum kendisine.. Öyle şeyler anlattı ki gerçekten muhasebeci ve mali müşavirlerin bu kadar sıkıntıda olabileceklerini hayal bile etmemiştim. Arkadaşım; “En küçük hatada mükellefinde, vergi idaresinin de muhatabı olmak ve cezalar ile karşı karşıya kalmak insanı gerçekten strese sokuyor. Devletin hukukunu korumak isterken mükellefle, mükellefin hukukunu korurken devletin yaptırımları ile karşı karşıya kalmak ağırımıza gidiyor. Biz devletin vergisini tahakkuk ettiriyoruz, mükellefin devletle arasındaki köprü oluyoruz, ama halk tabiri ile “Ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranamıyoruz.” Bir de son yıllarda dijitalleşme adı altında bir sürü bürokratik işlem dayatılıyor: Siz sisteme hakim olana kadar yönetmelikler ve uygulamalar değişiyor. Biz değişime ayak uydurmakta bürokrasinin hızına yetişmekte zorlanıyoruz. Biz makine değiliz!” diye dert yandı.

Yani sorunu olan sadece dar ve sabit gelirli kesimler değil ülkede. İnsanların bunaldıklarını, her meslek grubunun stresi ve gerilimi farklı farklı… Ne diyelim bu işin sonu nereye varacak bir hep birlikte yaşayıp göreceğiz.

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.