İYİ Parti Tepebaşı İlçe Başkanı Reşat Küçükerkan, Yeşiltepe Mahallesi’nde mahalle sakinleriyle yaptığı buluşmada, imar planı değişikliği sürecine ilişkin sert açıklamalarda bulundu. Küçükerkan, sürecin “kentsel dönüşüm değil, yenileme” olarak adlandırılmasının gerçeği değiştirmediğini belirterek, vatandaşın tapulu mülkleri üzerinde rıza ve bilgi olmadan yapılan planlamalara karşı sessiz kalmayacaklarını söyledi.

Mahalle halkının yoğun katılımıyla gerçekleşen açıklamada konuşan Küçükerkan, şu ifadeleri kullandı: “Öncelikle belirtmek isterim ki, bizim derdimiz polemik değil, halkın yanında durmaktır. Yeşiltepe’de yaşanan süreci ‘kentsel dönüşüm değil, yenileme’ diyerek tanımlamak, hukuki ve fiili sonuçları değiştirmemektedir. Vatandaşlarımızın tapulu mülkleri üzerinde yapılan planlamalar, onların rızası ve bilgisi dışında ilerliyorsa, buna sessiz kalmamız mümkün değildir.”
Son günlerde tartışmaların konunun özünden saptırıldığını vurgulayan Küçükerkan, kendisine ve ilçe teşkilatına yönelik eleştirilere de sert yanıt verdi: “Son günlerde Yeşiltepe Mahallemizin imar planı değişikliği sürecinde yaşanan tartışmalar, maalesef konunun esasından uzaklaşarak kişisel saldırılara ve haksız ithamlara dönüşmüştür. Şahsıma ve İYİ Parti Tepebaşı İlçe Teşkilatımıza yönelik yapılan bu saldırgan üslup, halkımızın gerçek sorunlarını gölgede bırakmaktadır.”

İYİ Parti olarak herhangi bir kişisel ya da siyasi çıkar gözetmediklerini söyleyen Küçükerkan, mahalle sakinlerinin taleplerinin görmezden gelindiğini ifade etti: “Biz İYİ Parti olarak, hiçbir kişisel çıkar gözetmeden, sadece ve sadece halkımızın sesi olmak için buradayız. Yeşiltepe sakinlerinin 35 yıldır beklediği adil bir imar düzenlemesi talebini savunmak, 955 vatandaşımızın askı sürecinde verdiği yazılı itiraz dilekçelerini gündeme taşımak bizim en temel görevimizdir.”
Kullandıkları ifadelerin bilinçli bir tercih olduğunu belirten Küçükerkan, eleştirilerin odağındaki “gasp” söylemini de savundu: “Kullandığımız ifadeler, halkın yaşadığı endişeyi ve bize iletilen şikâyetleri yansıtmaktadır. Bu kelimeler halkın dilidir, korkunun değil uyarının ifadesidir. Biz bu süreci ‘gasp’ olarak nitelendiriyorsak, bu halkın tapusuna dair belirsizliklerin, eksik bilgilendirmenin ve şeffaf olmayan uygulamaların sonucudur.”





