Çarşı merkezinde araç trafiği ile yaya trafiğinin birbirine girmesinden rahatsız olmayan nerede ise yok gibidir. Yapılaşmanın getirdiği zorluklar sebebiyle yollar dar, yaya kaldırımları da yetersiz. Bir de esnafın işyerlerinin önüne çıkardığı tezgahlar sokakları tam anlamıyla yürünemez hale getiriyor. Araç sahiplerine sorsanız onlar haklı, esnafa sorsanız onlar haklı, yayalara sorsanız onlar zaten canlarından bezmiş vaziyette...

Belediyelerin sorunun çözümüne yönelik olarak uygulamaya koyduğu sabit demir babalar ile araç parkını önleme çalışmalarına gelince şehir merkezindeki trafik tam anlamıyla içinden çıkılmaz hale geliyor.. Bu sorun nasıl çözülecek ya da çözülmeli bu konuda fikri olanda açıkçası yok. Merkezin yayalaştırılması şu aşamada bir hayli zor. İmar düzenlemesi yapılması da şehrin ana arterlerinin var olan dokusuna zarar verir. Böyle olunca aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen sakal örneğinde olduğu gibi şimdilik tek yol çözümsüzlüğe gidiyor.

Bu arada daha önce yazdığım gibi şehir merkezindeki 2 Eylül, Mustafa Kemal Atatürk, Yunus Emre Cengiz Topel, Sakarya 1 ve 2, İsmet İnönü 1 ve2 caddelerinin çift yönlü trafiğe açık olması da şehir merkezindeki trafiğin kilitlenmesinde önemli rol oynuyor. Eskişehir’de sürekli artan araç sayısı ve mevcut fiziki şartlar kısa sürede kördüğümün çözümüne katkı yapılmasını da imkansız hale getiriyor.

Çözüm olarak önümüzdeki yerel seçim sonuçlarından sonra şehrin tüm aktörlerinin, üniversiteler, mesleki ve teknik odalar dahil tam anlamıyla yapılacak işbirliği ile uygulanabilir alternatif çözümlerin masaya yatırılmasında yarar olduğunu düşünüyorum. Bakalım önümüzdeki süreç ne getirecek, ne götürecek. Aksi takdirde bugün hiç olmazsa adım atılabilirken çözüm üretilmediği takdirde merkezde adım atmakta bile zorlanacağız gibi görünüyor.