Bir, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarını daha geride bıraktık. Eskişehirliler, Cumhuriyet Bayramı başta olmak üzere tüm resmi bayramlara yüksek hassasiyet gösteriyor.
Biz de, 2Eylül olarak baş sayfamızı 29 Ekim’de Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve bize emaneti olan cumhuriyete ayırdık.
Ben de bir cumhuriyet genci olarak geçmişten günümüze Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bize bıraktığı emanetleri sahipleniyor, çocuklarıma da bu değerleri elimden geldiğince öğretiyorum.
Şimdi biraz geçmişten bahsetmek istiyorum…
İlkokul, ortaokul ve lise yıllarını Ankara Mamak’ta geçirdim. Resmi bayramların büyük gösterilerle kutlandığı, statların doldurulduğu yılları iyi bilirim. Çünkü ortaokul yıllarında başlayan bir süreçle, otobüs parasını cebimize koyabildiğimiz her bayramda soluğu o kutlamalarda alırdık. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı, 30 Ağustos Zafer Bayramı, çoğu zaman Ankara Altındağ’daki 19 Mayıs Stadyumu’nda kutlanırdı. O zamanlar Yaklaşık 20 bin kişilik stadyumun tamamen dolduğuna defalarca şahit oldum. Genç yaşlı herkes hep bir ağızdan marşlar söylerdik.

Stadyumun protokol karşısında kalan bölümleri de çeşitli okullardaki öğrencilerin günler öncesinden başlayan kartonet çalışmalarının görsel şölene döndüğü alan olurdu. Farklı renklerdeki kartonlarla, Atatürk’ün silueti, imzası, Türk Bayrağı binlerce öğrenci tarafından resmedilirdi. Alandaki gösterilerse onlar değil, bazen binlerle yapılır, ortaya sanatsal tablolar çıkardı.
Tüm devlet erkânının eksiksiz katıldığı o bayramlar, TRT’den de canlı yayınlanırdı. Gidemediğim zaman mutlaka ailecek televizyondan izlerdik.
O kutlamalarla, Atatürk ve bizlere bıraktığı emanetler hakkıyla anılırdı…
O günlere dair anlatılacak, söylenecek çok söz var elbette…
Aynı törenler tekrar yapılsa yine statların dolacağına da inancım tam.
şte bu yüzden, Atatürk Bulvarı’nda yapılan kutlamalara dikkat çekmek istedim. Hemen hemen her yıl bulvardaki törenlere katılırım. Bu yıl da büyük oğlumu okulundaki törenler için okuluna bıraktım küçük oğlum Uygar’ı da alarak bulvardaki törenleri izlemeye gittik.
Kendimize tribünün yanında, insanların arkasında bir yer bulduk. Oğlum hiçbir şey göremediği için şikayet etmeye başladı. Hatta omzuma almamı istedi ama o çağı geçtiğini söyledim. Onu tribün önündeki bir alana gönderdim ben geride kaldım. Bir gözüm oğlumda bir gözüm gösterilerdeydi.
O sırada parmak uçlarında gösterileri izlemeye çalışanlar da alanı görememekten dertliydi. Kimileri bir yükselti arıyor kimileri de “tribün uzatılsaydı” diyordu…
Bu arada, “Gazeteci değil misin? Alana neden inmedin?” diyebilirsiniz. Evet sarı basın kartı sahibi gazeteciyim. Ancak göreve değil, gösterilere ortak olmaya gelmiş bir vatandaş olarak bu ayrıcalığı kullanmak haksızlık olurdu.
Bir süre sonra oğlum yorulduğunu söyleyerek yanıma geldi. Refüjün olduğu alana gidip oradaki korkuluk demirlerin oturarak izlemek istediğini söyledi. Biz de karşıya geçtik. Ben yine insanlardan izin alarak oğlumu öne gönderdim, gösterileri geriden izledim. Etrafımdakiler yine görememekten dertliydi. Kimileri “Ek tribün yapılmalı” diyor, kimileri de “keşke stadyuma alınsaydı” diyordu.
Öte yandan güvenlik güçleri de meraklı kalabalığı koordine etmekte güçlük çekiyordu
Herkesin ortak derdi gösterileri izleyememekti…
Uzun lafın kısası, bulvar bu gösteriler konusunda maalesef Eskişehirlileri tatmin edemiyor. Evet genişliği, düzlüğü ile geçitler için en uygun yer bu bulvar olabilir ancak yeterli gelmediği ortada.
Katılımın düşük olduğu gerekçesi ile daha büyük bir alana alınmıyorsa eğer, bu da koca bir çelişki anlamına geliyor. Çünkü birçok insan izleyemeyeceğini düşünerek alana gelmekten kaçınıyor. Gösterilerin net izlenebildiği, geniş bir alan katılımı daha da büyütecek, ortaya çıkan tablo da eminim Türkiye’ye örnek olacaktır.
Artık stadyuma mı alınır, yoksa refüje estetik kalitesi yüksek kalıcı şekilde kent mobilyası tarzında bir tribün mü yapılır bilemiyorum…
Eğitime, sanata, milli değerlere olan hassasiyetinin tartışılmaz olduğunu bildiğim Valimiz Hüseyin Aksoy ve Eskişehir’in ilk kadın belediye başkanı, cumhuriyet aşığı Ayşe Ünlüce’nin bu sorunu çözerek o örnek tabloyu tüm ülkeye gösterebileceklerine inanıyorum.