Taşbaşı Kültür Merkezi'nden düzenlenen konferansta konuşan Ektaş, "Ekim ayında Devlet Bahçeli'nin terörist başına yapmış olduğu bir çağrı ile silahların bırakılması konusu gündeme geldi ve bu süreç başladı. Daha sonra bu sürece Terörsüz Türkiye Süreci adı verildi. Devlet Bahçeli'nin çağrısında, PKK'nın ve PKK benzeri KCK yapısı içinde yer alan tüm bileşenlerin silahlarını koşulsuz ve tavizsiz biçimde bırakması, teröre son vermesi istenmişti" ifadelerini kullandı. Türkiye’nin bu sürece sahip çıkmasının talep edildiğini aktaran Ektaş, "Ancak zamanla bu sürecin, PKK’nın silah bırakma süreci olmadığı; tavizsiz, pazarlıksız bir süreç olmadığı ortaya çıktı. Özellikle terörist başının, PKK’nın kendini feshettiğini açıkladığı 12. kurultaya gönderdiği perspektif bildirisinde ve daha sonra kamuoyuna sunduğu bildirgede bu durum açıkça görüldü" şeklinde konuştu.
"Kurucu önder değil ancak bebek katili olur"
Abdullah Öcalan'ın çok uluslu, çok kurucu unsurlu, çok dilli bir cumhuriyetin kurulması gerektiğini ifade ettiğini belirten Ektaş, "Biz, tüm bu süreci anlatıyor; bu sürecin Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısına yönelmiş bir hamle olduğunu göstermeye çalışıyoruz. Bugünkü konferansımızda da bu konulara yoğunlaşıyoruz. Amacımız halkımızı sesini yükseltmeye, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na ve kurucu ilkelere sahip çıkmaya davet etmektir. Kurucu önder ifadesi bizim kabul edebileceğimiz ifadeler değildir. Bizim bir tek önderimiz var; o da Kurucu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’tür. Terörist başına Kurucu Önder denilmesi asla kabul edilemez. O, olsa olsa bebek katili, terörist başı olarak tanımlanabilir. Bu tür ifadeleri kullananlar, büyük bir vicdansızlıkla Türk milletinin bugüne kadar vermiş olduğu mücadeleyi anlamsızlaştırmakta ve kıymetsizleştirmektedir" dedi. Bütün bu gelişmelere karşı verilen mücadelenin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na sadakatle bağlı kalma mücadelesi olduğunu kaydeden Ektaş konuşmasını şu sözlerle bitirdi: "Anayasa üzerine yemin edenlerin, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı darbe anayasası olarak nitelendirerek itibarsızlaştırma çabaları da bugün atmak istedikleri adımların zeminini hazırlamaya yönelik girişimlerdir. Biz bunu bu şekilde değerlendiriyoruz”