Bu ay bir Hava İkmal işçisinin 36 bin lira aldığını aktaran ve bordrosunu gösteren Atak, “Biz bu maaşları aldığımıza kamuoyunu inandıramıyoruz. Diyoruz ki bu maaşlarla çalışıyor insanlar, bu maaşlara düşmüş durumdayız” diye konuştu.
Aylardır bekliyoruz!
Başkan Atak, kamuda 600 bin işçinin var olduğunu bu işçilere 5-6 aydır teklif dahi verilmediğini belirterek, “Kamuda 600 bin tane kamu işçisi var. Bu 600 bin kamu işçisine yaklaşık olarak 5-6 aydır teklif dahi verilmedi. Teklif verilmedi derken ocak ayından itibaren bu teklifi bekleyenler ve 2024 yılının aralık ayından bu tarafa aynı ücretle çalışan işçiler var artık kamuda. Yaklaşık olarak 3 bin kişi bu durumda. Geriye kalan 300 bin kişi bizim de içinde yer aldığımız biz de neredeyse 3 aydır bekliyoruz. Kamudaki sözleşmeler Ocak-Şubat-Mart-Nisan-Mayıs gibi bitiyor ve ondan sonra başlıyor tekrar” dedi.
Hükümet, ısrarla teklif sunmuyor!
Hükümetin ısrarla kamuda çalışan işçilere teklif sunmadığını söyleyen Atak, hükümetin beklemesinin çeşitli sebepleri olduğuna dikkat çekerek, “Hükümet burada ısrarla bu teklifi bekletti. Bekletmesinin sebeplerinin olduğunu düşünüyorum. Bunlardan bir tanesi kendilerinin ekonomik anlamda sıkışık olması, ekonomik konjektörün ciddi anlamda problem yaratıyor olması ve verecek paranın olmaması. Açık bir şekilde söyleyeyim ama ikincisinin de burada siyaseten sendikaların bugüne kadar yapmış oldukları istikrarsızlıktan kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Adamlar tabloya şöyle bakıyorlar, zaten biz 21 yıldır iktidardayız, iktidarda olduğumuz dönemde TÜRK-İŞ'e, HAK-İŞ'e şimdiye kadar ne dediysek kabul ettirdik, hiç problem olmadı, biz yine kabul ettiririz rahatlığı ile hareket ediyorlar. Bu çok acı bir şey, çok kötü bir şey” diye konuştu.
Bizim sözleşmede ayrılmamız gerekiyor!
Katma değeri yüksek iş yerlerinde çalışan işçilerin farklı bir kategoride değerlendirilerek onlara ayrı bir ücret skalasının uygulanması gerektiğini söyleyen Atak, “Bizim ısrarla da söylediğimiz şu var, diyoruz ki bizim sözleşmede ayrılmamız gerekiyor. Kamu çerçeve protokolünde ayrılarak katma değeri yüksek iş yerlerinde çalışan işçilerin farklı bir kategoride değerlendirilerek onlara ayrı bir ücret skalası, ayrı bir ücret teklifi ile gelinmesi gerekiyor. Hükümet kesinlikle böyle şeylerle ne ilgileniyor ne de takıyor. Çünkü hükümet düz mantıkla bakıyor, cebinden kaç lira para çıkacak, bu parayı nasıl verebilirim ve bizim geçmiş dönemde karşı cepheden gördüğümüz şu, oy potansiyeli olarak insanları nasıl etkilerim. Ülkenin geleceğiymiş, ülkenin sanayisiymiş, ülkenin üretime yönelik katma değeriymiş, ülkenin Milli Savunma Bakanlığı'nda yapmış olduğu atılımlarmış, gelişmelermiş bunların hiç önemi olduğunu düşünmüyorum. Bunun karşısında da maalesef pasif duran ve bir türlü dinanizmi alana sergilemeyen bir sendikal hareket var” diye ifade etti.
Eylem ve mitinglerimizi de bastırıyorlar!
TÜRK-İŞ’in neredeyse 20 yıldır mitinge ve eylem yapmadığına da dikkat çeken Başkan Atak, “TÜRK-İŞ'in eylemi, mitingi, yok, hareketlenmesi yok. Ben bunun da siyasal bağlamda özellikle toplumun bastırılmasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Sendikalar da bu bastırılmadan tamamen etkilenmiş vaziyetteler ve yapmış oldukları her hareket siyasi tavır. Maliye Bakanlığı'nın önüne gideceğiz bir eylem kararı alındı. Eylem kararına da sadece sendikal görevli olan ve yetkililer davet edildi. Ama biz ısrarla şunu söylüyoruz, diyoruz ki bütün üyenin 600 Bin tane kamu işçisi haksızlığa uğruyorsa çoluğuyla, çocuğuyla, eşleri ile etkilendiği bir süreç. Buradan yürümeniz gerekiyor ve bunların hepsini de bu eylem sürecine dahil etmeniz gerekiyor. Talebimiz ne, bütün illerde kesinlikle basın açıklamaları ve eylemler yapılması lazım. Bu basın açıklamaları öyle bir yerlerde toplanalım, kuru kuruya değil. Yürüyüşler yaparak, tepkiler gösterilmeli ve aynı zamanda da eğer bunlar sonuç vermiyorsa Ankara'da 'Çadır Eylemi' olabilir. Eskişehir'de, illerde kent meydanlarında olabilir. Bu gibi eylemlerle en son finalde de Ankara'da büyük bir mitingle tepki göstererek. Ama bu tepkinin de etkili ve etkin eylemler yapılarak. İş yerlerine geç gitme eylemi olabilir, iş yerlerinde işi yavaşlatma eylemi olabilir. Birçok farklı eylemler olabilir, bunların hayata geçmesini talep ediyoruz. Farklı eylem türleri ile TÜRK-İŞ'in kendi işçisini, bizleri hareketlendirmesini, önder olmasını istiyoruz” diye belirtti.
Gelen teklifler komik!
Gelen tekliflerin komik olduğunu ve değerlendirilmemesi gerektiğini aktaran Atak, “Ocak ayından bu yana kümülatifte gerçekleşen enflasyon 16, onların bize teklif ettikleri de 16. İlk 6 ayda teklif edilen. Neredeyse enflasyonu bile teklif etmiyorlar. Hangi yüzle teklif ediliyor onu da bilmiyorum. Bu şekilde masaya gelmiş vaziyette. TÜRK-İŞ'in teklifi ne burada, sanki arada 15 bin lira falan makas bırakılmış gibi öyle söyleniyor. Hiç alakası yok. Neden derseniz HAK-İŞ sadece ilk 6 ayda Bin 800 lira taban ücret, bin 800 lirayı çıkartın bunun üzerine yüzde 50 zam yapın deniliyor. Sadece ilk 6 ay. İlk 6 ayda bile bunu yaptığınızda yüzde 80-90 oranına varan bir istek var, bunu karşılığında adam 16 ile geliyor sana. Arkasından da sosyal haklarımız da, kıdem yıllarımız, hizmet yıllarımız, aile yardımı gibi sosyal yardımları da dahil ettiğimizde bizim neredeyse talebimiz neredeyse yüzde 300’e varıyor. Ama adam sana yüzde 300’ün karşısındaki diyor ki ben sana yüzde 16 teklif ediyorum. Bu nedir, bu şudur, inanmayanlar var” diye konuştu.
Hava İkmal işçi maaşları 36 Bine düştü!
Bu ay bir Hava İkmal işçisinin 36 bin lira aldığını aktaran ve bordrosunu gösteren Atak, “Hava İkmal’de çalışan bir işçimiz bu. Biz bu maaşları aldığımıza kamuoyunu inandıramıyoruz. Diyoruz ki bu maaşlarla çalışıyor insanlar, bu maaşlara düşmüş durumdayız. AK Parti’nin özellikle şehirdeki temsilcileri şunu yapıyorlar, adam diyor ki inanmıyorum, siz doğru söylemiyorsunuz. Ya biz neden doğru söylemiyoruz, tamam biz doğru söylemediğimizi varsayalım. Sizin hiç mi üyeniz yok, AK Partili olup Hava İkmal Bakım Merkezi’nde çalışan hiç mi adamınız yok. Ararsınız, bunu teyit edersiniz. Bu bile şu anlamda baktığınız zaman zaten tamamen ayaklar altında. Bizim uluslararası anlamda karşılaştırdığımızda Teknik A.Ş’deki ortalama bir işçinin maaşı şu anda 140 Bin Lira rakamına gelmiş vaziyette. Şöyle geliniyor bize, deniliyor ki ya asgari ücretli ölsün mü? Bu bunun cevabı değil, bu bunun gerekçesi de değil. Elbette, ben asgari ücretin de 22 Bin lira olmasını istemiyorum ki zaten. Bu da doğru değil. İnsanlar geçinebilecekleri bir rakamı yakalamalılar. Açlık sınırını açıklamış TÜRK-İŞ 79 bin lira. 4 kişilik bir ailede zorunlu giderler olarak yoksulluk sınırı 79 Bin lira. Şu anda biz ne acıdır ki Türkiye’de kamuda çalışan işçi tabiri caizse hükümetten, bizi yönetenlerden yoksul olmak için, biz yoksul olmak istiyoruz ya o noktaya gelmek istiyoruz. Açlık sınırından biz diyoruz ki yoksulluğa taşıyın. 79 Bin lira para verin bize diyoruz mesela. Bu çok üzülecek bir durum” diye konuştu.