28 Mayıs tarihinde gerçekleştirilecek Cumhurbaşkanlığı ikinci turu öncesinde son rötuşlar yapıldı, son kararlar açıklandı.
Birinci tur öncesi Kılıçdaroğlu'nu farklı önde gösteren şirketler son anketlerini yayınlayıp arada Recep Tayyip Erdoğan lehine 5 puanlık bir fark olduğunu ilan ederken, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu arasında imzalanan protokole tepki gösteren HDP'nin nasıl bir tepki vereceği beklenmeye başlamıştı. Nihayet bu yöndeki açıklama dün öğle saatlerinde geldi.
Dün gerçekleştirdikleri MYK toplantısı sonrasında HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, "sandığa gideceğiz" mesajı verdi "Tek adam rejimini değiştireceğiz" dedi.
Toplantının ardından HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri Çiğdem Kılıçgün ve İbrahim Akın HDP Genel Merkezi’nde açıklama yaptı.
İlk sözü alan Pervin Buldan, "Sandığa eksiksiz gideceğiz ve hep birlikte tek adam rejimini değiştireceğiz. Kendi gücümüz ve milyonların değişim arzusu en büyük ilham kaynağımızdır" ifadelerini kullandı.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
- Mücadelemizin ve Üçüncü Yol politikamızın temel hedefi, devletin ve toplumun imkanlarına bir avuç rantçının çökmesini engellemek ve sistemi yurttaşların haklarını ve özgürlüklerini, toplumsal adaleti, demokrasiyi önceleyen bir evrensel standarda kavuşturmaktır.
- Bizi tavizsiz ve baş eğmez kıldıran tek şey ezilen, mazlum halklarımızın bu talebi ve ihtiyacıdır.
- Bizler HDP ve Yeşil Sol Parti olarak, sadece ve sadece halkın eşitlik, adalet, hak, hukuk ve özgürlük mücadelesine kefiliz; tek ölçütümüz, şaşmaz bağlılığımız bu değerleredir. Hiçbir şart altında bu duruşumuzdan geri adım atmayacağımızın sözünü tekrarlıyoruz.
- Erdoğan ve ortakları tarafından yaratılan bugünkü ucube rejim, yaşanan toplumsal sıkıntıların da temel sebebidir. 28 Mayıs seçimlerinde oylanacak olan da bu ucube rejimin devam edip etmeyeceğidir. 14 Mayıs seçimlerinde demokratik değişim ve refah talebi güçlü bir şekilde sahiplenilmiş ve bu talep sandığa da yansımıştır.
- Bugünkü sistem karşısında birleşen milyonlarca oy, daha çok özgürlük, daha çok demokrasi, daha çok refah talebi içindir. Hedef: ayrımcılıktan arınmış, halkların yönetime katılabildiği, özgür, demokratik ve adaletli bir rejim inşa etmektir.
- Bir kez daha belirtmeliyiz ki Erdoğan rejiminin bu beklentileri ve talepleri karşılayamayacağı açıktır. Gelecekte de bu taleplerin hayata geçmesinin önündeki en büyük engel yine Erdoğan ve bu rejimin ta kendisi olacaktır.
- Bu yüzden Erdoğan bizler açısından asla bir seçenek değildir ve tek seçenek onu ve temsil ettiği iktidarı değiştirmektir.
- 28 Mayıs’ta milyonlarla birlikte başarabileceğimize, tarihin akışını hep birlikte demokratik değişim yönünde çevirebileceğimize dair umudu büyütüyoruz.
- Bizler inanıyoruz, sizler de inanın.
- Sandığa eksiksiz gideceğiz ve hep birlikte tek adam rejimini değiştireceğiz. Kendi gücümüz ve milyonların değişim arzusu en büyük ilham kaynağımızdır.
- Israrla ve inatla mücadelemizi sürdüreceğiz, asla ve asla pes etmeyeceğiz.
- Mutlaka, ama mutlaka bizler kazanacağız."
HDP tarafından yapılan açıklamalarda ayrıca şu ifadeler dikkat çekti:
"- Kayyım politikası Kürtlerin iradesine ipotek koymaktır.
- Sığınmacıların siyasi çıkarların malzemesi haline getirmek yanlış ve insani değildir. Bu tablonun sorumlusu onlar değildir.
-Bizler HDP ve Yeşil Sol olarak halkın eşitlik, adalet, hak, hukuk ve özgürlük mücadelesine kefildir. Tek ölçütümüz ucube rejimin sıkıntıların da temel sebebidir. 28 Mayıs’ta oylanacak da bu ucube rejimin devam edip etmeyeceğidir.
- 14 Mayıs’ta değişim talebi sahiplenilmiş ve sandığa yansımıştır."

KILIÇDAROĞLU'NA EN SADIK SEÇMEN HDP SEÇMENİ, SÖZDE ÜLKÜCÜ VE MİLLİYETÇİ KILIĞINDAKİLER TOPLUMU KANDIRAMAZ!
Görüldüğü gibi HDP en başından beri CHP'ye ve Kemal Kılıçdaroğlu'na en bağlı, en sadık parti oldu. Bunu Saadet Partisi takip etti. Diğer partilerin Kılıçdaroğlu'na bir sadakati yok, o partilerden birçok insan Kılıçdaroğlu'na gönülsüz oy verdi ilk turda, bazıları da vermedi, hatta Erdoğan'a oy verdi.
Birinci turda Erdoğan'ın 5 puan kadar bir farkla seçimi önde geçmesi ancak yüzde 50 artı 1'i elde edememesi seçimin ikinci tura kalmasına neden oldu. İkinci turda sadece iki rakip kaldığı için doğal olarak fazla oy alan kazanacak ve doğal olarak 50 artı 1'i de almış olacak.
İlk turda Erdoğan'ın parlamentodaki çoğunluğu kazanması toplumsal hafıza açısından Erdoğan'a oy vermek için bir başka etmen olarak yorumlandı. Kılıçdaroğlu tarafı bu algıyı kırmak için büyük gayret sarf etti. Ancak ilk tur öncesindeki Kılıçdaroğlu'ndan çok farklı bir Kılıçdaroğlu olarak toplumun karşısına çıkması doğrusu toplumun kafasını karıştırdı. Kafası karışmayan tek kesim HDP'liler oldu.
HDP'nin yöneticileri sırtlarını PKK'ya YPG'ye yasladıklarını hiç çekinmeden söyleyebiliyorlar. Doğal olarak onlar açısından Erdoğan'ın gitmesi PKK'nın nefes alması, HDP'li belediye başkanlarının terör örgütüne bir şekilde yardımcı olabilmeleri için fırsatın ortaya çıkması anlamına geliyor. Bu yönden bakıldığında HDP'nin bugünkü ortamda Kemal Kılıçdaroğlu'na desteğini sürdürmekten başka çaresi yoktu. Onlar açısından mülteci düşmanlığı yapan Ümit Özdağ ve CHP ile yaptığı protokol, mevcut iktidardan kurtulunduğu takdirde çok da önemli bir sorun olarak görülmüyor. HDP tarafı terör örgütlerine inlerini dar eden "AKP-MHP faşist iktidarından" kurtulmadan hiçbir şeyi kazanamayacaklarını gayet iyi biliyor. Bu yüzden de Kılıçdaroğlu'na ikinci turda destek vermeleri belki seçimi kazandırmayacak ama en azından Pazar gününe kadar umutları yaşatacak. Bir sürpriz olur da Kılıçdaroğlu kazanırsa HDP o zaman isteklerini tek tek sıralayacak, Kemal Kılıçdaroğlu uzak durmaya kalkıştığı zaman da çatışmaya başlayacaklar.
HDP'nin Kılıçdaroğlu'na desteğini sürdürmesi tabanını ne derece etkileyecek peki?
Bize kalırsa HDP tabanı çok büyük oranda sandığa gidecektir. Ümit Özdağ gibi "HDP ve Kürt düşmanı" olarak nitelendirdikleri bir isimden duydukları rahatsızlık nedeniyle sandığa gitmeyecek HDP seçmeni belli sayıyı geçmeyecektir. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi Kılıçdaroğlu'na en sadık seçmen yine HDP seçmeni olacaktır.

HDP DESTEĞİNİN SÜRMESİ ERDOĞAN DESTEKÇİSİ SEÇMENDEKİ REHAVETİ BİR NEBZE ORTADAN KALDIRACAKTIR
HDP'nin Kılıçdaroğlu'na desteğini sürdürmesi yönündeki açıklamasının Erdoğan'a, seçmenlerini "Bu iş nasıl olsa bitti" düşüncesinden "Sandığa gitmezsek Erdoğan da seçimi kaybedebilir" düşüncesine evrilmesine vesile olacak olması nedeniyle yardımcı olacaktır. Erdoğan anketlerde önde olsa bile kendisine ilk turda oy verenler ikinci turda gevşeklik gösterirlerse seçimde sürpriz bir sonuç da pek tabi çıkabilir.

SAMİMİ ÜLKÜCÜ VE MİLLİYETÇİLERİN PKK DESTEKÇİSİ HDP İLE AYNI YERE DESTEK VERMELERİ MÜMKÜN DEĞİL!
En ilginci de sözde birbirine üst düzeyde karşıt olan Kürt ve Türk milliyetçilerinin bir kısmının, PKK terörünü bile bir kenara atıp Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığını desteklemesi bazı kavramların içinin de ne büyük oranda boşaltıldığını göstermesi bakımından önemlidir. HDP, elinde Türk askerinin, polisinin, sivillerinin kanı bulunan silahlı terör örgütünü açıkça desteklerken kendini "ülkücü" ya da "milliyetçi" olarak tanımlayanların da aynı yere destek vermesi sadece bir algı oyunudur. Zira Türk Milliyetçileri Kürtlerle birlikte bu ülkeyi imar etmeye vardırlar ancak PKK gibi bir örgüte sırtını yaslayan bir siyasi parti ile işbirliğine gelince orada samimi hiçbir ülkücü ve milliyetciyi göremezsiniz.
Türk Milletinin ve milliyetçilerinin çok büyük bölümü Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili olarak kararını vermiştir ve Kılıçdaroğlu'na kırmızı kart göstermiştir. Bu yüzden seçmeni rehavete kapılmaması durumunda ikinci turda Erdoğan'ın daha çok oy alabileceğini düşünmekteyiz.