Prof. Dr. Şentürk, Türkiye’deki şap vakalarının Afrika kökenli Sat-1 ve Sat-2 serotiplerinden kaynaklandığını, şu anda ise Sat-1’in aktif durumda olduğunu ifade etti. Türkiye’nin yıllardır farklı serotiplerle mücadele ettiğini belirten Şentürk, Afrika kökenli bu tiplerin ülkeye ilk kez girmesiyle hastalığın etkisinin ağır hissedildiğini söyledi.
“Hayvanlarımız daha önce bu virüsle karşılaşmamıştı”
Hastalığın özellikle kuzu ve buzağılarda ölümcül seyrettiğini anlatan Şentürk, “Sat-1 serotipleriyle hayvanlarımız daha önce hiç karşılaşmamıştı. Bu yüzden hastalık son derece şiddetli seyretti. Kalp kasında hasara bağlı ani ölümler ve ağız, ayak, meme bölgelerinde ağır lezyonlar oluştu. Bu da verim kayıplarına, kalıcı topallıklara ve zorunlu kesimlere yol açtı” dedi.
“Aşı hastalık yapmaz, koruma sağlar”
Son dönemde aşı tartışmalarına da değinen Şentürk, aşının hastalık yapıcı değil, koruyucu olduğunu vurguladı. “Aşı sonrası hastalık görüldü” iddialarına açıklık getiren Şentürk, “Aşı yapıldığı sırada hayvan virüsü almış olabilir ancak belirtiler henüz ortaya çıkmamış olabilir. Bu durumda belirtiler birkaç gün sonra görülür ve üretici bunu aşıya bağlayabilir. Ancak bu doğru bir değerlendirme değildir. Aşı, hastalığın önlenmesi ve hafif atlatılması açısından çok önemlidir” ifadelerini kullandı.
İlk doz aşıdan 10 gün sonra kısmi bağışıklık oluştuğunu, ikinci dozun ardından ise yaklaşık üç hafta içinde tam koruma sağlandığını belirten Şentürk, aşılamanın zamanında ve doğru şekilde yapılmasının önemine dikkat çekti.
“Yeni varyantlar aşı korumasını aşabilir”
Sahadan gelen bazı şikâyetlere de değinen Şentürk, “Hayvanlarını uygun zamanda aşılayan üreticiler, birkaç ay sonra yeniden şap vakalarıyla karşılaştıklarını söylüyor. Bu durumun en muhtemel nedeni, yeni alt varyantlar olabilir. Şap virüsü, diğer virüslerden çok daha hızlı değişen ve kendisini güncelleyebilen bir yapıya sahip. Ne yazık ki bir varyanta karşı geliştirilen aşı, yeni bir varyanta karşı her zaman koruma sağlamıyor” dedi.
Şentürk, şap hastalığıyla mücadelede erken teşhis, doğru serotip seçimi ve yaygın aşılama politikalarının büyük önem taşıdığını vurguladı.
