FETÖ’nün kumpas soruşturması kapsamında hakkında ikinci kez tutuklama kararı çıkarılması üzerine yaşamına son veren Yarbay Ali Tatar, ölümünün 14’üncü yıldönümünde mezarı başında anıldı. CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, “Herkesin o düzene boyun eğdiği dönemde o gün cezaevindeki askerlerimiz boyunlarını eğmediler, dimdik durdular ve dimdik çıktılar. Ali Tatar o karanlığı, o büyük karanlığı bizim tarihimizin belki en karanlık dönemine, en karanlık günlerde aslında bir ışık yakmaya çalıştı. Onun kendi canıyla yakmaya çalıştığı ışık, daha sonra bütün Türkiye'yi aydınlattı. O gün tavsiye edilen Atatürkçü subayların yerine maalesef iktidar ve FETÖ ortaklığıyla getirilen generaller Meclis’i bombaladılar, Boğaz Köprüsü’ndeki masum insanlarımızı katlettiler. Bu karanlık dönem mutlaka aydınlatılmalı. Kimler ortaklık yaptı? Kimler bu kumpasları kurdu? Kimler bu insanların canını aldı? Açığa çıkması lazım” dedi.

CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL VE YILMAZ BÜYÜKERŞEN DE FETÖ'YÜ SUÇLAYARAK AÇIKLAMADA BULUNDU.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel de sosyal medyadan "Şerefini her şeyin üzerinde tutmuş FETÖ kumpasının şehidi Ali Tatar’ı ölümünün 14’üncü yıldönümünde saygıyla anıyorum. Tayyip Erdoğan’ın bakanlarının STK dediği tarikat ve cemaatler yargıdan ve ordudan temizlenmedikçe tehlike devam ediyor” paylaşımında bulundu.
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen de aynı konuda sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu. Büyükerşen paylaşımında "Ben bu hukuksuzlukla yaşayamam. Belki benim ölümüm benim durumumda olanların aydınlığa çıkmalarına vesile olur' diyerek FETÖ’nün kumpas davalarında yaşanan adaletsizliğe isyan eden ve yaşamına son veren Yarbay #AliTatar’ı vefatının yıl dönümünde saygı, minnet ve rahmetle anıyorum" ifadelerini kullandı.

ÖZELLİKLE 17-25 ARALIK 2013'TEN SONRA CHP'NİN FETÖ İLE PERDE GERİSİNDE VE ÖNÜNDE ÇOK SIKI BİR İŞBİRLİĞİ OLDU
CHP kanadı özellikle 17-25 Aralık 2013 tarihinde yaşanan kumpaslardan sonra, daha sonradan ismi FETÖ'ye de evrilen yapı ile çok sıkı işbirliği yaptı. Nihayetinde iktidara düşman olan herkes onların dostuytu. Dolayısıyla düşmanın düşmanı da artık dostlarıydı.
FETÖ terör örgütü ilan edildi, yüz binlerce kişi FETÖ'cü oldukları iddiası ile görevden alındılar, hapse atılanlar da oldu. Tüm bu süreçlerde muhalefet kanadı ama özellikle CHP FETÖ'ye dolaylı olarak büyük destek çıktı. Hele hele Kemal Kılıçdaroğlu HDP'ye nasıl yaklaşıyorsa FETÖ'ye de öyle yaklaşmaya başladı. 2014'teki yerel seçimlerden bu yana geçen tüm seçimlerde FETÖ, AK Parti iktidarı karşısındaki bloku ama özellikle de CHP'yi çok destekledi. FETÖ'cü olarak mağdur edilmelerine vesile olunan ailelerin acıları, sancıları, eylem ve söylemleri başta CHP olmak üzere muhalefet tarafından sürekli gündeme getirildi ve siyasi olarak sömürüldü. Yıllardan beri FETÖ ile CHP arasında adeta su sızmıyordu.
Yarbay Ali Tatar'ın 14. ölüm yıldönümü vesilesiyle yapılan konuşma ve paylaşımlara bakıldığında CHP kanadının FETÖ'ye karşı suçlayıcı bir yaklaşımda bulunması dikkatlerden kaçmıyor. Hem de bunun yerel seçimlere 100 kaldığı bir ortamda ifade edilmesi bizi çok şaşırttı.

SEÇİM ÖNCESİNDE FARKLI SEÇMEN KESİMLERİNİ CEZBETMEK İÇİN DANIŞIKLI DÖVÜŞ GİBİ DURUYOR
Ya seçim öncesinde başka kesimlerin de oylarına ihtiyacı olan CHP, bu tür mesajlarla belli seçmen kitlesini cezbetmeye çalışıyor ya da FETÖ ile en sonunda köprüler atılıyor. Bize kalırsa ilk seçenek daha ağırlıklı. Ancak FETÖ ile de ila nihayet devam edecek bir durum yok.
Zayıf ihtimale bu yazıda yer vermemizin nedeni ise Eskişehir'de Yılmaz Büyükerşen'in, iktidar ile araları bozulduktan sonraki dönemde FETÖ ile hızlı bir şekilde diyaloga geçmesi ve seçimlerde onların tam desteğini almayı başarmış olmasıydı. Bugün itibariyle FETÖ'nün seçmen üzerindeki provakatif gücü de düşünüldüğünde, Büyükerşen ya da başka bir CHP'linin FETÖ'yü suçlayan ifadeler kullanması akla mantığa pek uygun şeyler değil. Öyle anlaşılıyor ki "Biz seçim öncesinde size saldırabiliriz ama sakın ha yanlış anlaşılmasın; bunu sadece seçimde başka kesimlerden de oy almak için yapacağız" kapsamında bir yaklaşımları söz konusu.
Tam da bu yüzden sadece bu paylaşıma bakarak bile insanın aklına "Acaba Yılmaz Büyükerşen bu sefer bir şekilde aday olmayacak mı?" sorusu takılıyor.
Bize kalırsa Yılmaz Büyükerşen her şartta kendisinin aday gösterilmesini ister. Kendi istediği halde başkan olamamış bir kişilik konumuna düşmek istemez. Karizmasının çizilmesine de göz yummaz.
Kendisinden başka bir aday gösterilirse, örneğin Ayşe Ünlüce gibi, büyük ihtimalle o adayın kazanması için de çalışmaz. Zaten çalışma yapabilecek durumu yok. Zira kendisinin aday gösterilmemesi nedeniyle alınabilecek bir seçim mağlubiyeti sonrasında "Bakın 87 yaşındasın dediniz aday yapmadınız, olanlar ortada. Ben girsem kesin kazanmıştım" diyebilme hakkına sahip olur.
KAZIM KURT İSMİ VERİLEREK YAPTIRILAN BÜYÜKŞEHİR ANKETİNDEN KURT ADINA NE ÇIKABİLDİĞİ ÖNEMLİ.
CHP'deki bu gelişmeleri değişimin bir parçası mı yoksa karışıklığın yansıması mı olarak değerlendireceğiz, orasını henüz bilmiyoruz. Ancak zamanla tüm taşlar yerine oturacaktır.
Şunun da altını çizmek de fayda var. Büyükerşen'in her şeye rağmen aday gösterilmesine, Eskişehir'in ve Eskişehir halkının çok da olumlu bir tepki vermeyeceğini düşünüyoruz. Kazım Kurt'un Büyükşehir Belediye Başkan Aday o olarak ankete sokulup denenmesi sonrasında ortaya çıkan tablo, Büyükerşen'in isminin tekrar başkan adayı olarak en başa yazılmasına neden olabilir. Ancak bu durum daha başka isimlerin son dakikaya kadar bu işin peşini bırakacağı anlamına gelmez.
CHP'de gerçekten bir garip şeyler oluyor. Özellikle Eskişehir özelinde kapalı kapılar ardında fırtınalar estiğini tahmin etmekte zorlanmıyoruz. Ancak özellikle FETÖ'ye yönelik isim vererek yapılan suçlamalar eğer samimi ise CHP'de değişim başlamış ve farklı bir yola girilmiş anlamına gelir. Bizim dileğimiz de bu yönde. Ancak iki tarafın seçim öncesi seçmeni ters köşeye yatıracak kadar sıkı bir işbirliği içinde olabileceğini unutmamak lazım!

image.png

image.png