Filistin’de kan ve gözyaşı denizlere ulaştı. İnsanlığın katledildiği Gazze de yaşananlar bir kez daha gösterdi ki her zaman olduğu gibi bu savaşında, çatışmalarında mağduru kadın ve çocuklar… Normal hayatta da şiddet mağduru kadınların sayısı her geçen gün artarken biz ancak buz dağının görünen kısmına tanıklık ediyoruz. Kadın ve çocuklar ölürken, feryatları göğe yükselirken insanlığında öldüğüne tanıklık ediyor. Vicdanını, insanlığını kaybetmiş göz kan bürümüş zavallılardan başka bir şey beklemek mümkün değil.

Son çatışmalardan da görüyor ve anlıyoruz ki sadece ülkemizde değil tüm dünyada şiddet ve çatışmaların mağduru hep kadınlar ve onların çocukları oluyor. Günlerdir masum sivillerin üzerine bomba yağıyor. Kadınlar ölüyor, çocuklar ölüyor. Kadınların yakarışları insan cesetleri arasındaki yaşadıkları büyük acıya insanlık sessiz kalıyor. Yine yüreği yanan anneler oluyor. Çocuklarını kaybeden, çocuklarının cesetlerine sarılarak feryat eden anneler hepimizin yüreğini yakıyor. Ne uğruna? Neden hep kadınlar ve çocuklar? Çünkü kadınlar şiddet bilmez, eline silah alıp birine doğrultmaz, doğrultamaz, çünkü onlar birer anne veya anne adayıdır da ondan. Çünkü onlar yüreklerinde merhamet taşır, onların vicdanı vardır. Kadın hangi dinden, hangi inançtan, hangi milletten, hangi renkten olursa olsun doğasından var olan duygularını yaşar.

Merhamet ve vicdanın olduğu yerde şiddet olmaz, öfke olmaz. Orada sevgi ve muhabbet vardır… Sevgi ve muhabbetin olduğu yerde ancak sevinç gözyaşları olabilir.

Ben bir kadın olarak yaşananları hiçbir yere konduramıyorum ve hep soruyorum kendi kendime Neden? Neden bu savaşlar, neden savaşların mağduru hep kadın ve çocuklar? Neden tüm dünya olan biteni sadece seyrediyor, neden dökülen kanın ve gözyaşının dindirilmesi için bir şey yapmıyor, neden? Benim aklımda vicdanımda bunları kavramakta çok ama çok zorlanıyor. Sizin zorlanmıyor mu?