Depremde hayatını kaybeden vatandaşa Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileyen Tün, “Aradaki mesafe oldukça fazla olmasına rağmen bu depremi bu kadar net hissetmemizin en büyük nedeni Eskişehir’in yerel zemin koşullarıdır” dedi.
Yerel zemin etkisi depremi büyüttü
Depremin Simav Fay Zonu’nun en batı kolu olan Sındırgı segmentinde, normal faylanma mekanizmasıyla gerçekleştiğini belirten Tün, Hamamyolu gibi Eskişehir’in tarihi bölgelerinde hissin daha kuvvetli olabileceğini söyledi. Olası Marmara Depremi ile bağlantı ihtimaline değinen Tün, “Bu deprem ile Marmara Depremi arasında doğrudan bir ilişki yok. Ancak Batı Anadolu’da geçmişte olduğu gibi gelecekte de 6-7 büyüklüğünde depremler olacaktır” dedi.
Orta ve ağır hasarlı yapılara girilmemeli
Artçı sarsıntıların bir süre devam edeceğini vurgulayan Tün, özellikle hasarlı binalara girilmemesi gerektiğini hatırlattı. Depremlerin yalnızca binaları değil, altyapı sistemlerini, enerji ve iletişim hatlarını, su kaynaklarını ve ekosistemi de etkilediğini belirterek, “Depremi tüm boyutlarıyla değerlendirmeliyiz” ifadelerini kullandı. Balıkesir depreminde bir betonarme binanın yıkılmasına da değinen Tün, mühendislik hizmeti almış binaların bu büyüklükteki bir depremde yıkılmaması gerektiğini söyledi. Bu tür yıkımların, yapısal kusurlardan veya zeminden kaynaklı sorunlardan kaynaklanabileceğini dile getirdi.
Eskişehir fay zonu ile bağlantısı yok
Simav Fay Zonu ile Eskişehir Fayı arasında doğrudan bir ilişki olmadığını vurgulayan Tün, “Simav Fay Zonu’nda meydana gelen bu deprem, çevredeki diğer faylara belirli ölçüde enerji aktarımı yapabilir. Ancak literatürde Simav Fayı ile Eskişehir Fayı arasında doğrudan bir ilişki olduğunu gösteren bir bulgu yoktur. Dolayısıyla burada gördüğümüz etkiler, esasen deprem dalgalarının ulaşması ve zeminin bu dalgaları büyütmesiyle ilgilidir” şeklinde konuştu.
Yarın olacakmış gibi hazırlık yapmalıyız
1956 yılında Eskişehir’de meydana gelen 6.4 büyüklüğündeki depremin belirli aralıklarla tekrarlanacağına dair kesin veri olmadığını söyleyen Tün, İl Afet Risk Azaltma Planı’nın (İRAP) önemine değinerek, “Biz deprem yarın olacakmış gibi hazırlık yapmalıyız” uyarısında bulundu. Bazı bölgelerde depremin daha kuvvetli hissedilmesini yerel zemin koşullarına ve binaların yapısal özelliklerine bağlayan Tün, yeni yerleşim alanlarının planlanmasında deprem risklerinin mutlaka dikkate alınması gerektiğini söyledi.
Aile afet planı şart
Olası bir deprem anında iletişim hatlarının çökebileceğini hatırlatan Tün, her aile için bir afet planı yapılması gerektiğini belirterek, “Nerede buluşacağımızı, hangi senaryoda ne yapacağımızı önceden konuşmalıyız” dedi.