"Nefsinin esiri olanlarla uğraştık.
'Önce ben' diyenlerle uğraştık.
Koltuğundan başka bir şey düşünmeyenlerle uğraştık!"
Şair, pardon İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener burada ne demek istiyor?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu tarif ediyor. 14-28 Mayıs 2023 tarihlerinde gerçekleştirilen seçimlerin kaybedilmesinin tek nedeni olarak Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendini dayatmasını gösterdi, gösteriyor Meral Akşener. Ama bunu sadece bugün söylemediler. Seçimden aylar önce farklı isimlerle dile getirdiler. Dediler ki "Sahada vatandaşlarla yaptığımız yüz yüze görüşmelerden ve yaptırdığımız anketlerden çıkan sonuçlara göre Ekrem İmamoğlu ya da Mansur Yavaş kazanacak aday olarak görülüyorlar, Kılıçdaroğlu onlar kadar oy alamıyor, istenmiyor!"
İYİ PARTİ'YE VE MERAL AKŞENER'E KULAK VERİLSEYDİ O SEÇİM KAYBEDİLMEZDİ!
Süreçleri iyi takip edenler şunu net olarak görürler ki İYİ Parti'nin uyarıları dinlenmediği için seçim kaybedildi; İYİ Parti'nin uyarılarına biraz değer verilseydi şu anda ülkemizde farklı bir siyasi iklim iktidardaydı!
Bu gerçeği dile getirdiği için Meral Akşener masadan atıldı. 2-3 gün boyunca başta Kılıçdaroğlu yandaşları olmak üzere Millet İttifakı tarafından lince tabi tutuldu. Halbuki daha bir-bir buçuk ay önce #AdayOlmaKılıçdaroğlu tag'ı açılmış, buraya yüz binlerce tweet atılmış, neredeyse her üniversitenin öğrenci örgütlenmeleri "Aday Olma Kılıçdaroğlu" diye açıklamalar yapmışlardı. Tüm bu gerçekler görmezden gelindi ve İYİ Parti günah keçisi ilan edildi.
Meral Akşener'in 26 Ağustos'ta partilileri ile Afyonkarahisar-Kocatepe Buluşmasında bu gerçekleri bir kez daha dile getirmesinden sonra özellikle CHP'lilerin çok daha şiddetli bir lincine maruz kalması bizi şaşırtmadı. Çünkü CHP'liler bir hayal aleminde yaşıyorlar ve o yaşadıkları aleme göre İYİ Parti sadece CHP'nin kazanması için kendisini adayan bir siyasi yapılanma. Kendi başlarına seçime giremezler, kendi kimliklerini bulmak için mücadele edemezler, kendi yollarını belirleyemez ve kaderlerini çizemezler. Tabi bir de "Zaten kaç oyunuz var ki? Kendi başınıza girince seçim mi kazanacağınızı zannediyorsunuz?" benzeri sorular soruyorlar sürekli olarak. Sanki bir seçimi kaybedince bir siyasi parti büyük yara alıyor, onun genel başkanı da siyasetten uzaklaşıp gidiyor: Öyle olsaydı Kemal Kılıçdaroğlu girdiği tüm seçimlerdeki şanlı yenilgilerine rağmen halen CHP Genel Başkanı olarak yerel seçimlerde bir başka şanlı yenilgi için hazırlanıyor olabilir miydi?
SİYASET SADECE SEÇİMLERDE KAZANMAK, DAHA FAZLA OY ALMAK İÇİN YAPILSAYDI KILIÇDAROĞLU'NUN BU SAHNEDE OLMAMASI GEREKİRDİ
Siyaset sadece oy almak için yapılmaz bir de. CHP bugüne kadar sergilediği siyaseti örneğin sadece oy almak için mi yaptı? Öyleyse halktan karşılık bulamadı. Peki halktan karşılık bulamadı diye CHP siyasetinden vazgeçti mi? Evet, kısmen vazgeçmiş gibi göründü ama CHP hep CHP olarak kaldı. Yeni CHP diye bir şeyin ortada olmadığı, biat kültürünün esas itibariyle CHP seçmeni ile partisi ve genel başkanları arasında olduğu görüldü. Parti içi demokrasinin sadece bir tiyatro gösterisi olduğu anlaşıldı; parti içi demokrasi isteyenler partiden uzaklaştırıldı. Atatürkçüler partiden uzaklaştırıldı. Kemal Kılıçdaroğlu CHP'nin tek adamı oldu ve bugünlerde tek adamlığını güçlendirmek için elinden geleni ardına koymuyor!
Bu açıdan bakıldığında İYİ Parti, tek başına girme kararı aldığı seçimlerde büyük ihtimalle çok flaş adaylar bulacak, alabildiğince belediyelik alacak, çıkarabildiği kadar meclis üyesi çıkaracak. Ancak İYİ Parti'nin esas kazancı daha sonraki süreçte olacak. HDP ile kafa kafaya verip yerel seçimlere girecek olan CHP büyükşehirler başta olmak üzere hemen tüm belediyeleri kaybedince önce Kemal Kılıçdaroğlu ve partide kurduğu yapı gidecek, ondan sonra CHP kendisine soluk aldıracak bir yeni genel başkan bulamazsa meydan İYİ Parti'ye kalacak. Diğer yandan AK Parti'nin güç kaybetmeye devam etmesi, Recep Tayyip Erdoğan'ın siyaset sahnesinden çekilmesi İYİ Parti'nin daha farklı bir konuma gelmesine vesile olabilecek. Bu arada Zafer Partisi de dahil tüm milliyetçilerin bir araya getirilmesi yönündeki çalışmalar da yerel seçimler sonrasında hız kazanabilecek. Elbette Türkiye'de siyaset sürekli Recep Tayyip Endoğan etkisinde kalmayacak. İYİ Parti yönetimi de hem yerel seçimleri hem de ondan sonraki siyasi süreci bu yönleriyle hesap ediyor.
MERAL AKŞENER KÖPRÜLERİ ATMIŞ GÖRÜNÜYOR, MASAYA DÖNDÜĞÜ GİBİ TEKRAR CHP'YE DÖNMESİ DAHA ÇOK KAYBETMESİNE NEDEN OLUR!
Bu arada şu hususun altını özellikle çizmekte fayda var: Son iki-üç gün içinde yapılan açıklamalara bakıldığında Meral Akşener'in Kemal Kılıçdaroğlu'nun başında bulunacağı bir CHP ile ipleri kopardığını, köprüleri attığını söyleyebiliriz. Yazının girişindeki o ifadeler bunun en net göstergesidir. Akşener, masadan hakikati haykırdığı için masadan atıldığı gün de köprüleri atabilirdi ancak seçim yenilgisinin sorumlusu olarak gösterilmek istenmedi. Her ne kadar Akşener o gün seçim yenilgisinin sorumlusu olarak gösterilmese de bugün tüm Kılıçdaroğlu tayfası tarafından seçim yenilgisinin bir numaralı nedeni olarak gösteriliyor!
Bu arada Meral Akşener'i Kemal Kılıçdaroğlu'ndan daha fazla üzen iki isim daha var; onlar da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş. Akşener ve ekibi halktan gelen talepler ve anketlerde ortaya çıkan sonuçlar doğrultusunda bu iki ismi Cumhurbaşkanı oldukları takdirde seçimi kazanabilecek adaylar olarak ortaya koymasına rağmen her iki isim de böyle bir şeye cesaret edemediler. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sürekli olarak "Onlar bizim belediye başkanlarımız, İstanbul ve Ankara'yı kaybetme uğruna onları aday yapamayız" diyerek yollarını kapadı, onların yolu kapandıkça kendi yolunun apaçık olacağı açıktı. Onlar da çıkıp "Eğer halkımızın böyle bir teveccühü varsa biz de o teveccühe layık olmak için çalışırız" diyemediler. CHP'nin adayları olarak seçime girmişlerdi ama Millet Partisi ittifakındaki partilerin ve HDP'nin oylarını almışlardı. İYİ Parti'nin oyları olmadan her ikisi de asla seçimi kazanamazlardı. Tüm bu gerçeklere rağmen bu iki isim CHP'nin belediye başkanı olarak kalmakta ısrar ettiler ve nihayetinde Meral Akşener kendilerini Türk Milletine dolaylı olarak havale etmek zorunda kaldı:
AKŞENER AÇISINDAN İMAMOĞLU VE YAVAŞ'A ŞUNLARI SÖYLEMEK AĞIR GELMİŞTİR AMA SÖYLEMEK ZORUNDAYDI
"2023 seçimlerine girerken, sayın Erdoğan karşısında seçimi farkla kazanacak 2 aday çıkardık. 20 senedir ilk kez Erdoğan'a karşı belirgin şekilde üstünlük kuran 2 adayımız oldu. Bütün araştırmalarda bu iki arkadaşımızın rahatlıkla Cumhurbaşkanı seçileceğini gördük. Bunun da ötesinde il il, ilçe ilçe yaptığımız ziyaretlerde bize söylenenler de bunu doğruladı. Samimiyetimden şüphe duyulmasın diye adaylığımdan fedakarlık ettim. Ben asıl sorunun kendi safımızda olduğunu göremedim. Ben bu iki arkadaşımızın yollarını açmak için elimden geleni yaptım. Onların yolunu kapatanlara engel olamadım. Yanlarında durdum, yardımlarına koştum, her türlü iftirayı göğüsledim. Onları paçalarından çekenlere engel olamadım. Ben milletimizin omuzlarında taşıdığı bu umudu, umudunu bağladığı bu iki arkadaşımızın milletimizin çağrısına kulak vereceğini düşündüm."
Evet, İmamoğlu ve Yavaş için aylarca, hatta yıllarca uğraş veren Meral Akşener'in en sonunda ikisi için etmek zorunda kaldığı sözler bunlar. Akşener açıkça "İmamoğlu ve Yavaş milletin çağrısına kulak vermediler" diyor. Hanfendi daha nesin, denilecek her şeyi söylemiş. Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığı onlar için milletin Cumhurbaşkanı olmaktan daha evlaymış demek ki!
AK PARTİ CEPHESİ MERAL AKŞENER'İN AÇIKLAMALARINA VE EYLEMLERİNE ŞÜPHEYLE BAKIYOR!
Evet Meral Akşener'in 26 Ağustos tarihinde yaptığı açıklamalardan sonra CHP'lilerin kendisini linci bütün haşmetiyle devam ediyor. Ancak İYİ Parti cephesi de söylenmesi gerekenleri söylemekten geri durmuyor. İmamoğlu ve Yavaş'ın artık sadece CHP'nin adayı olduklarını vurguluyor örneğin İYİ Partili yetkili ağızlar. Dolayısı ile bu saatten sonra kendilerine herhangi bir şekilde destek vermeyeceklerini ifade etmiş oluyorlar.
Tüm bu gelişmelere AK Parti cephesinde bir kısmın "tiyatro" olarak baktıklarını görüyoruz. Belki de öyledir ancak olup biteni ilk baştan beri bizden takip edenler şu an yaşananları da aylar öncesinden yazdığımızı da bilirler. Biz olup biteni tiyatro olarak görmüyoruz. İYİ Parti ya CHP'nin gölgesinde, onun güya verdiği vekillerle seçimlere girme hakkı kazanan ve bu yüzden ilanihaye CHP'nin kazanması için uğraş vermek zorunda olan bir siyasi yapılanma değil. CHP'liler halen İYİ Parti'ye ve İYİ Partililere tepeden bakıyorlar, kendileri olmadan İYİ Parti'nin başarılı olamayacağını ileri sürüyorlar. Sanki İYİ Parti olmadan kendileri başarılı olabilecek de!
Bir başka önemli gelişme Meral Akşener'in başta Erdoğan ve Bahçeli olmak üzere tüm siyasi partilere yerel seçimlere kendi başlarına, ittifak olmaksızın katılmaları yönündeki çağrısıydı. Bu çağrı da karşılık bulmuş görünüyor. Saadet Partisi, Yeniden Refah Partisi ve Zafer Partisi seçimlere kendi adayları ile gireceklerini açıkladılar. Tam bu gelişme yaşanırken Meral Akşener bu sefer yerel seçimlerde işbirliği olabileceğini dillendirdi. Tabi yerel seçimlere kendi adayları ile gireceklerini açıklayan partilerin genel başkanları da bu yönde sözler söylemek zorunda kaldılar!
İYİ Parti tabanı genel başkanları Meral Akşener'in ardında duramıyor. O kadar seçim kaybetmesine ve en son seçimin kaybedilmesinin bir numaralı sebebi olmasına rağmen CHP'liler Kemal Kılıçdaroğlu'nun arkasında daha sıkı duruyorlar. Bu durum CHP linci yiyen Akşener'in yalpalamasına neden oluyor.
İYİ PARTİ YEREL SEÇİMLERDE CUMHUR İTTİFAKI PARTİLERLE DE İŞBİRLİĞİ YAPABİLİR!
Ancak Akşener'in 26 Ağustos'ta yaptığı açıklamalardan sonra İYİ Parti'nin CHP'den ziyade AK Parti-MHP-BBP çizgisi ile de yerel seçimlerde işbirliği yapabileceğini düşünenlerdeniz. İYİ Parti bu sefer kazanmak istiyor; hangi taraf daha çok kazanmasını sağlarsa o tarafa desteklerini sunacaklar. Bu yüzden yerel seçimler yaklaştıkça başta CHP olmak üzere İYİ Parti'ye teklifler gelmeye başlayacaktır. Nihayetinde Cumhur İttifakı unsurları ile işbirliği yapıldığı takdirde CHP'nin elinden alınacak büyükşehirlerden birkaçı İYİ Parti'ye verilebilir.
Elbette bugünden o gün olabilecekleri kestirmek çok zor. Ancak İYİ Parti'nin CHP'nin ve HDP'nin rotasından çıkması ve tabanına onlarla işbirliği yaptığını unutturması şart gibi görünüyor. Parti kimliğine ve farklı bir siyasi duruşa sahip olduklarını göstermeleri gerekiyor.
Önümüzdeki yerel seçimler çok ilginç gelişmelere neden olacak. Eskişehir gibi birçok şehirde yönetimdeki zihniyetin değişme ihtimali var. Ancak bu süreçlerin en makul biçimde yönetilmesine bağlı. Peki kim yönetecek bu makul süreçleri? Elbette AK Parti!
Yönetip yönetemediklerini de ancak Mart 2024 sonunda anlayabileceğiz!