"Türkiye'de kayıt altına alınmış geçici koruma statüsündeki Suriyeli sayısı 19 Nisan 2023 tarihi itibarıyla Mart ayına göre 36 bin 908 kişi azalarak toplam 3 milyon 411 bin 29 kişi oldu. Buna göre yıl başından bu yana kayıtlı Suriyeli sayısı 124 bin 969 kişi azaldı."
Evet, Türkiye'de Suriyeli mülteciler siyasetin sac ayaklarından birisi haline getirildi adeta. Onlar ülkemize geldiğinden beri başımıza gelenlerin neredeyse tamamından onları sorumlu tuttu bir kesimimiz.

ZAFER PARTİSİ'NİN TEK TUTUNDUĞU DAL SURİYELİ VE AFGAN MÜLTECİLER, KILIÇDAROĞLU İLE BU YÜZDEN BİR ARADALAR
Dün, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceklerini, bununla ilgili olarak yarın (bugün) Zafer Partisi'nde bir açıklama yapacaklarını açıkladı.
Özdağ'ın yaptığı açıklamada en dikkat çeken bölüm şöyleydi:
"Nasıl bir yüzücünün bacaklarına yirmişer kilo demir bağlarsanız ne kadar iyi bir yüzücü olursa olsun yüzemez ise bir ülke de 13 milyon sığınmacı ile ekonomisini, güvenliğini doğru bir çizgiye oturtamaz. Bundan dolayı 14 Mayıs seçimlerine giderken Türk halkından Zafer Partisi olarak sığınmacıları vatanlarına geri yollamak için destek istedik. Ancak partimizin yeni kurulmuş olması, medyada uygulanan ambargo vatandaşımıza erişmemizi engelledi. Birinci turun sonunda gördük ki ortaya çıkan siyasi görünüm, iki adayın 28’inde bir ikinci yarış için Türk halkının önüne gideceği çerçeveyi oluşturmuş ve AK Parti Genel Başkanvekili Numan Bey bizi ziyaret etti. Bizden destek istediler. Sığınmacılar konusunda ne yapmayı düşünüyorsunuz diye sorduk. Anlattıkları şey sığınamcıların vatanlarına dönmesini içermiyordu. Kemal Bey çok net bir şekilde sığınmacıların vatanlarına dönmesi gerektiğini ve bu politikayı izleyeceğini söyledi. Bu politikanın detaylarını konuştuk. Ve Zafer Partisi’nin önermiş olduğu bir sene içerisinde uluslararası hukuka uygun dönen Suriyelilerin Suriye’de güvenliğini sağlayacak ama Türk ekonomisinin üzerindeki büyük yükü de kaldıracak, uyuşturucu çetelerini sokaklarımızdan çözecek bir model üzerinde kendisi ile fikir birliğine vardık. Bundan dolayı da Zafer Partisi olarak Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı verdik."

CHP VE YANDAŞ MEDYA 4 MİLYONDAN 10 MİLYONA ÇIKARMIŞTI, ÜMİT ÖZDAĞ BİR GÜNDE 3 MİLYON DAHA EKLEDİ ÜSTÜNE!
Hemen ifade etmek gerekiyor ki Ümit Özdağ ile Sinan Oğan arasında önemli benzerlikler vardır ama derin bir de fark bulunmaktadır. O fark da Sinan Oğan'ın milliyetçi, Ümit Özdağ'ın ise yabancı, özelinde Arap ve Müslüman halk karşıtı (bazen düşmanlık boyutuna da ulaşıyor) olmasıdır. Yoksa Ümit Özdağ her yabancıya karşı değildir. Güney sahillerimizi dolduran Rus ve Ukraynalılara, ülkemizden gayrimenkul alan Batılı ülkelerin insanlarına karşı aynı şiddetli öfkeyi yaşamadığını hepimiz biliyoruz.
İkincisi, Ümit Özdağ'ın açıklamasından önce günlerce Türkiye'deki mültecilerin sayısının 10 milyona ulaştığını yazıp çizdi CHP, CHP medyası ve CHP trolleri. Ümit Özdağ dün bu rakamı 3 milyon daha artırdı. İşte biz de bu yüzden yazının girişince ülkemizde bulunan Suriyeli mülteci sayısını özellikle yazdık. Bir kere daha belirtmek gerekirse:
"Türkiye'de kayıt altına alınmış geçici koruma statüsündeki Suriyeli sayısı 19 Nisan 2023 tarihi itibarıyla Mart ayına göre 36 bin 908 kişi azalarak toplam 3 milyon 411 bin 29 kişi oldu. Buna göre yıl başından bu yana kayıtlı Suriyeli sayısı 124 bin 969 kişi azaldı."

TÜRKİYE 450 BİN SURİYELİ MÜLTECİYİ ÜLKELERİNDE GÜVENLİ BÖLGEYE YERLEŞTİRDİ, 1 MİLYON İÇİN DE GERİ SAYIM BAŞLADI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ikinci turda kendisine destek verecek olan Sinan Oğan ile görüşmelerde bulunurken 450 bin mültecinin hali hazırda ülkelerinde oluşturulan güvenli bölgelere yerleştirildiklerini, 1 milyon mülteciyi ülkelerine göndermek için gün saydıklarını ifade etmişti. Sizin anlayacağınız Türkiye halihazırda mültecileri ülkelerindeki güvenli bölgelere zaten yerleştiriyor. Uluslararası hukuka göre geçici sığınmacı statüsü ile ülkenize gelmiş olanları canınız çektiği zaman hemen ülkelerine gönderemiyorsunuz. Ancak halkımızın büyük bölümünün bu konuda bilgisi yok. CHP ve ortaklarının yalan haberleri o kadar hızlı yayılıyor ki o yalanların hakikatin kendisi olduğunu sanıyor insanlarımız ve yaşadığı sorunların tek kaynağının mültecileri olduğuna, sayılarının 10 milyonu bulduğuna (otobüs ve tramvaylarda bile bu konu 10 milyon üzerinden konuşuluyordu, Ümit Özdağ'ın açıklamasından sonra artık 13 milyon olarak konuşulur) inanıyor.

AZERBAYCAN TÜRKÜ BİR TÜRKÜ EZEREK ÖLDÜRÜYOR, HABERLERDE KASTEN "YABANCI" YAZARAK ALGI OLUŞTURUYORLAR!
İstanbul Esenyurt'ta bir otopark alanında otoparkçı ile oradaki sürücülerden birisi tartışıyor. Tartışmanın kavgaya dönmesi ile müşteri aracıyla otoparkçıyı ezerek öldürüyor. Haberi CHP ve medyası şu şekilde sunuyor kamuoyuna: "Bir Türk bir yabancı tarafından ezilerek öldürüldü!"
Aslında ölen de öldürülen de Türk. Cinnet geçirip otoparkçıyı öldüren Azerbaycan Türkü. Ancak Azerbaycan Türkü dense şu seçim öncesi siyaseten prim yapmaz. Bu yüzden saptırarak, hakikati saklayarak "yabancı" diyorlar. Çünkü bizde artık herhangi bir kötülüğü yapan yabancı denildiğinde akıllara Suriyeli mülteciler, Afganlar vesaire geliyor. Gerçekte böyle olduğu için değil, algı böyle olduğu için. Zira dünyanın her yerinde özellikle mülteci konumunda bulunan insanların suç oranı çok daha düşüktür. Çünkü olumsuz bir duruma karışıp bulundukları ülkeden deport edilmek (gönderilmek) istemezler!
Ümit Özdağ'ın Kılıçdaroğlu'nu desteklemesinin tek sebebi ülkemizde bulunan Suriyeli ve Afgan sığınmacıların gönderilmesi olduğunu rahatlıkla anlayabiliyoruz. Ümit Özdağ yabancı düşmanlığı yapan bir isim. Kendisini ve partisini bu şekilde duyurdu ve oradan ekmek yiyor. Yalan yanlış her bilgiyi kendileri gibi tepe tepe kullanan CHP ve Kılıçdaroğlu ile anlaşmalarında bir gariplik yok. Hatta diyebiliriz ki Ümit Özdağ'ın yabancı düşmanlığına CHP'liler bile itiraz edebilir. Ancak şu an Kılıçdaroğlu taraftarları için önemli olan seçim ve kendilerine yüzde 1 de olsa oy getirebileceğini düşündükleri her bir kesimin, tarafın oyunu almak için, gerçekleştirme imkanı olsun ya da olmasın, o tarafın hoşuna gidecek vaatlerde bulunmak. Garip bir şekilde CHP'nin son günlerdeki ikinci tura yönelik propagandası da neredeyse tamamen sığınmacı düşmanlığına indirgendi adeta. Ülkedeki sorunların, günahların tek kaynağı kendi rejimlerinin katliamından kaçan çok büyük bölümü çocuklardan, kadınlardan ve yaşlılardan oluşan Suriyeliler!

MÜLTECİLERİ BİR ANDA GÖNDERİRSENİZ ÜLKEDE BAZI ALANLARI BATIRABİLİRSİNİZ DE!
Ülkemizdeki önemli sorunların başında, bir anda ülkemize gelen ve sayıları, toplamda 4 milyonu bulan yabancılar da geliyor. Ancak bu meseleyi bugünden yarına çözmek de pek mümkün değil. En basitinden yabancıları gönderdiğiniz takdirde Afgan çobanların yerine, özellikle tekstil fabrikalarında, otomotiv yan sanayinde, inşaatlarda ucuza çalıştırılan Suriyelilerin yerine kimi ikame edeceğinizi bilmeniz gerekir. Ülkemizdeki mülteciler daha çok bizim insanlarımızın artık yapmadığı, yapmaktan imtina ettiği işleri yapıyorlar. Bazı örnekleri biraz önce verdik. Dolayısı ile 4 milyon mültecinin 1 yıl gibi bir zaman diliminde gönderilmesi teknik olarak mümkün olsa bile ardında derin bir ekonomik boşluk bırakacaktır. Bu yüzden bu insanların kademe kademe ve Suriye Rejiminin değil bizim istediğimiz Suriye topraklarına yerleştirilmesi daha makul görünüyor. Bunu da Erdoğan yapıyor. Erdoğan, ülkemizdeki Suriyeli mültecileri Suriye ile ülkemiz arasında kalan bir bölgeye yerleştirerek yeni bir tampon bölge oluşturuyor. Bu durum ABD ve PKK başta olmak üzere Batılıları ve o bölgede PKK ve türevi terör örgütleri ile bir terör kuşağı oluşturmak isteyen İsrail'i rahatsız ediyor. Bu yüzden kör bir yabancı düşmanlığı yaparak ülkemiz bir şey kazanmaz ancak makul bir yabancı politikası ile ülkemizin gelecekte yaşayabileceği bazı sıkıntıların önüne bugünden de geçebiliriz. İşte Sinan Oğan, Erdoğan ile bu yönde bir politika belirlediler. Oğan'ın Erdoğan'ı tercih etmesinin sebebi bu. Diğer yanda ise Araplar ve Afganlar defolup gitsinler de ne olursa olsun anlayışı var. Artık halkımız 28 Mayıs'ta tercihini yapacak!
Dün akşam bir mekanda sanayici bir kardeşimiz ve etrafında bulunanlarla sohbet ettik. Yaşadıkları sıkıntıları anlattılar. Tabi bu arada ilginç bir iki cümle de kurdu: "Sanayideki birçok fabrikada eleman aranıyor, ama bulamıyoruz! Sanayide birçok fabrikayı Suriyeliler ayakta tutuyor. Bizde Suriyeli yok ama asgari ücret yüksek olduğu için çok zorlanıyoruz."

ÜMİT ÖZDAĞ, DEDELERİ ÇANAKKALE'DE DEDELERİMİZLE OMUZ OMUZA SAVAŞIP ŞEHİT DÜŞENLERİN TORUNLARI ÜZERİNDEN SİYASET YAPIYOR!
Bu arada hatırlatmadan geçmeyelim: 4 milyon mülteci ülkemizden gönderildiği takdirde kiralarda belli belirsiz bir azalma olur, onun haricinde konut fiyatlarında aman aman bir gerileme olmaz. Çünkü konut alanlar, 400 bin ABD Doları üzerinde bir gayrimenkul edinenler ya da aynı büyüklükte işletme sahibi olanlar vatandaşlık kazanmışlarsa onları geri gönderme imkanı bulunmuyor. Göçmenlik farklı bir durum. İnsanlarımızın büyük bölümü mültecilerle göçmenleri karıştırıyorlar. Çünkü siyasetçiler Suriyeli ve Afganları kast ederek "yabancılar" diye toptancı bir politika izliyorlar.
Sırf oy alabilmek için halkın bir bölümüne şirin gelen bir yabancı politikası halkın başka bir bölümünün işlerinin bozulmasına yol açacağı için genelde götürüsü ile getirisi eşittir. Hatta götürüsü daha fazla bile olabilir. Çünkü 1 yıl içinde ülkemizden gönderilen 4 milyon mülteciden ülkemizde işyerlerinde çalışanları her ne kadarsa, onların sayısı kadar ekstradan o işlerde çalışacak personeli de bulmak zorundasınız. Aksi takdirde özellikle bazı sanayi kuruluşlarında ve, tarım-inşaat gibi alanlarda önemli oranda istihdam sıkıntısı yaşanabilir!
Ümit Özdağ ve Kemal Kılıçdaroğlu seçimi kazanmak için Çanakkale'de dedeleri bizimle birlikte omuz omuza savaşan, Çanakkale Şehitliğinde birçoğunun atasının ismi bulunan Suriyeli mültecileri ve ülkelerindeki açlık ve Taliban yönetiminden kaçan Afganları bir anda kovma konusunda anlaştılar. Bu şekilde seçimi kazanabileceklerini düşünmüyoruz. Ancak sadece bu politika ile seçimi kazanırlarsa Türkiye'de hiç ummadığımız kadar büyük sıkıntıların yaşandığına ve yaşadığımız sorunların kaynağının da, muhtemel kötülüklerin temelinin de onlar olmadığını acı bir şekilde gördüğümüze şahit olacağız!