Bugüne kadar yapılan kamuoyu anketlerine göre Erdoğan karşısında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş, Kemal Kılıçdaroğlu'na nazaran en yüksek oyu alan isimler olarak öne çıkıyordu. Hatta İYİ Parti'nin yaptırdığı anketlere göre Mansur Yavaş, HDP'nin desteğine ihtiyaç kalmadan kazanıyordu. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de, öteden beri sadece kendisinin adaylığı için plan ve program yürüten Kemal Kılıçdaroğlu'na bu durumu anlatmaya çalışıyordu. Ne var ki Kılıçdaroğlu hedefe kilitlenmişti; 6'lı masa yeni kurulmuşken Kılıçdaroğlu Gönüllülerini kendi danışmanı koordinatörlüğünde kurup sahada çalıştırmaya başlamıştı. Aslında 6'lı masada adayın açıklanmasının bu kadar geciktirilmesinin sebebi Kılıçdaroğlu ismi açıklandığında geriye dönüş için imkan kalamayacak kadar dar bir zamanın kalmasını sağlamaktı.

KEMAL KILIÇDAROĞLU'NUN İSMİ ADAY OLARAK AÇIKLANIRKEN MERAL AKŞENER MUTSUZDU, ÇÜNKÜ EMEKLERİNİN BOŞA GİTTİĞİNİ BİLİYORDU!
Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı adayı olmak için ne kadar büyük bir arzu duyduğunu aylar önce yazmıştık. Kılıçdaroğlu 6'lı Masayı kendi adaylığı için kullandı ve halkın önemli bir bölümünün Mansur Yavaş ya da Ekrem İmamoğlu'nun aday yapılması yönündeki düşüncelerine aldırmadı. İYİ Parti'nin teklifi de aslında halkın daha çok teveccüh ettiği isimlerin aday gösterilmesini sağlamaktı. Meral Akşener'in masadan ayrılarak, Kılıçdaroğlu tarafından topluma yapılan dayatmayı ortadan kaldırma girişimi ne yazık ki başarılı olamadı. Meral Akşener kendisine yapılan baskılar nedeniyle Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'nun göstermelik başkan yardımcılıklarına razı olmak zorunda bırakıldı.
Meral Akşener, Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığının kamuoyuna açıklandığı anda mutsuzdu ve huzursuzdu. Çünkü onca uğraşı aslında boşa gitmişti. "Kaybedecek aday" Cumhurbaşkanı adayı olmuş, kazanacak aday olarak gördükleri kişiler de aday yapılan Kılıçdaroğlu'nun seçilip Cumhurbaşkanı olduğu zaman, arzu ederse istediği kadar az yetkiyle yardımcısı yapabileceği bir konuma düşürülmüştü. Adaylık Kılıçdaroğlu'na verilirken ona güven duyulmadığını ispatlarcasına yanına iki büyükşehir belediye başkanı bir nevi destek olarak ama göstermelik olarak konulmuştu. Akşener, o kadar uğraşısının Kılıçdaroğlu'nun dayatmaları ile boşa gitmesinden dolayı mutsuzdu, endişeliydi aslında!
İYİ PARTİ'NİN YAVAŞ VE İMAMOĞLU İÇİN "İCRACI YARDIMCILIK" TEKLİFİ TOPLANTIDA İÇ EDİLDİ, KILIÇDAROĞLU'NUN KEYFİNE BIRAKILDI!
Garip olan şey ise Başkanlık Sistemine karşı çıkılmasına rağmen Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı pazarlığının yapılması. Bunun Anayasal olarak mümkün olup olmaması ayrı bir durum. Yapılan yorumlara bakıldığında hukuksal olarak, Anayasa değişmeden belediye başkanlarının Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı yapabilmeleri mümkün görünmüyor. Bu açıdan bakıldığında da Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu'nun Kılıçdaroğlu'nun takdir ettiği oranlarda yardımcı olabilmeleri bile aslında sadece göstermelik olarak var. İYİ Parti teklifinde yardımcılıkların icracı olacağı vurgusu yapılmıştı ancak masadan öyle bir ifade de çıkmadı Yavaş ve İmamoğlu ile ilgili olarak.
Kılıçdaroğlu haricindeki 5 siyasi partinin genel başkanlarının Cumhurbaşkanı yardımcısı yapılması, yanlarına iki büyükşehir belediye başkanının eklemlenmesi söz konusu ittifakın Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemden ziyade başkanlık sistemine odaklandığı düşüncelerine de sebep oluyor.

İYİ PARTİ'NİN MASAYA DÖNMESİNE RAĞMEN HENÜZ KAZANABİLECEKLERİNİ DÜŞÜNMÜYORLAR, HDP İLE ANLAŞMAK ZORUNDALAR!
An itibariyle Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayını netleştirmiş olmakla birlikte henüz seçimi kazanabilmek için eşiği geçtiği düşünülmüyor. Bu yüzden de halen HDP'nin desteğine de ihtiyaç duyuluyor. Hatta Muharrem İnce'ye bile çağrıda bulunuyorlar. Yani şu halde bile, biz 6'lı masa ile bu seçimi kazanırız diyemiyorlar. Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu yerine bir başka isim yapılsaydı, örneğin Ekrem İmamoğlu, belki HDP'nin oyuna ihtiyaç kalmayacaktı.
HDP bu durumun farkında. Bu yüzden de Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığının açıklanmasının hemen ardından HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar şu açıklamalarda bulundu:
"Aday çıkarmak yerine muhalefetin adayını destekleyebiliriz. Kılıçdaroğlu’nun adaylığı hayırlı olsun. Kendisini bizimle görüşmeye bekliyoruz. Bizimle yapacağı doğrudan görüşme sonucu kendisini destekleriz."
Kılıçdaroğlu bugüne kadar HDP seçmeninin oyunu almak için çok uğraştı. Sırtını terör örgütlerine dayamış HDP'ye ve onun yöneticilerine, FETÖ mensuplarına karşı hep sıcak davrandı ve halen de davranıyor. Kılıçdaroğlu hangi kesimden ne alsam kârdır düşüncesi ile hareket ediyor. Herhangi bir sınırı, çizgisi yok; tek hedefi devlet yönetimini ele geçirmek. CHP'yi kaset kumpası ile ele geçirmiş bir kişinin Türkiye Cumhuriyetine Cumhurbaşkanı adayı olarak sunulması kendi içinde garip bir tezat içerse de düne kadar Kılıçdaroğlu'nun adaylığına karşı çıkanlar bile hemen seslerini kısmaya geçtiler, pozisyon aldılar.
Tüm bu gelişmeler İY Parti, Memleket Partisi, Zafer Partisi ve hatta bazı Saadet Partilileri önemli oranda rahatsız ediyor. Bu gelişmeler yaşanırken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti cephesi kısmen rahatlamış görünüyor. Çünkü Erdoğan karşısında mevcutlar arasında en zayıf aday gösterildi. Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu, göstermelik bir önem atfedilerek, Cumhurbaşkanlığı yarışından uzaklaştırıldılar.

MERAL AKŞENER, MUHTEMEL BİR SEÇİM YENİLGİSİNİN SORUMLULUĞUNU TAMAMEN ÜZERİNDEN ATMIŞ OLDU!
Peki İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener neden bunları yaptı, niye böyle davrandı?
Meral Akşener ve İYİ Partililer, Kemal Kılıçdaroğlu ile seçimin kazanılmayacağını görüyorlar, böyle bir şeyin mümkün olmadığına inanıyorlar. Kılıçdaroğlu seçimde kaybettiği takdirde Akşener ve ekibi "Biz o kadar da uyarmış, o kadar da uğraşmıştık. Ama laf dinletemedik. Kılıçdaroğlu'nun dayatmaları yüzünden seçimi kaybettik" diyebilecekler rahatlıkla. Muhtemel bir seçim mağlubiyetinin sorumluluğunu üzerlerinden atmış bulunuyorlar. Öyle bir sonla karşılaşıldığı zaman Kemal Kılıçdaroğlu, eğer bu süreçte bırakmamış olursa, CHP Genel Başkanlığından da olacaktır. Meral Akşener ve İYİ Parti ise toplum tarafından daha iyi anlaşılmaya başlanacak ve öngörüleri nedeniyle takdir toplayacaktır. Seçim sürecinde her ne söylerse söylesin Akşener ve ekibi, gerçek düşünceleri "Biz elimizden geleni yaptık, hatta Yavaş ve İmamoğlu'nu da yanına verdik ama Kılıçdaroğlu masayı kullanarak kendini aday yaptırdı" ifadeleri ile özetlenebilir.
Bu arada Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce'nin özellikle sosyal medyada yapılan anketlerde Kılıçdaroğlu'ndan daha fazla oy alması dikkat çekici. Bunun Kılıçdaroğlu taraftarları da farkında. Bu yüzden şimdi partilerinden ayrılması için ellerinden gelen her şeyi yaptıkları, ihanetle suçladıkları Muharrem İnce'nin adaylıktan vazgeçip Kılıçdaroğlu'na destek olmasını talep ediyorlar. Demek ki tüm bu gelişmelere rağmen halen Kılıçdaroğlu'nun kazanabileceğine inanmıyorlar!
Muharrem İnce, üzerinde uzlaşıldığı takdirde şu dönemde seçimi rahat kazanabilecek bir aday olabilirdi aynen Ekrem İmamoğlu gibi. Ancak bugüne kadar yapılan tüm çalışmaların, planların tek hedefinin Kılıçdaroğlu'nu aday olarak dayatmak olduğu ortaya çıktı. Bu yüzden İnce'nin ve ekibinin kendilerine karşı yapılan çağrılara ne cevap verirlerse versinler Kılıçdaroğlu'na karşı soğuk olduklarını söyleyebiliriz.
10 Mart'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, alacağı kararla seçim sürecini başlatacak. Bakalım bugünlerde yapılanlar, çevrilen dolaplar Kemal Kılıçdaroğlu aracılığı ile bir CHP iktidarı ile son bulacak mı...