Ülke siyaseti oldukça garip bir noktaya evrildi bir anda!
CHP kanadından başlayalım.
Ana muhalefet partisi, iktidarda bulunmayan partilerin büyük bölümünü ardında toplamayı ve onlarla bir ittifak kurmayı başarmıştı. Bunu yapan da Kemal Kılıçdaroğlu idi. Bugüne kadar Kılıçdaroğlu'nun kurabildiği bir ittifakı, ittifaklar döneminde kimse kuramadı. Kılıçdaroğlu'nun en başarılı olduğu yönü ittifak meselesiydi.
Ancak kurduğu ittifakın başarısız olmasını da yine kendisi sağladı. Çünkü kazanması muhtemel adaylar vardı ancak o kendini tercih etti. Biz Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş gibi isimleri değil kendini Cumhurbaşkanı adayı olarak dayatacağını, onları büyükşehir belediye yaptığı gibi bir de Cumhurbaşkanı yapmayacağını, böyle bir şeyi yapmayı saflık ya da aptallık gibi gördüğünü daha henüz 6'lı masa ilk toplantısını yapmadan önce bu köşede yazmıştık!
Kemal Kılıçdaroğlu eğer kendi benliğine yenilmiş olmasaydı normal şartlarda yüzde 60 ile kazanılabilecek bir seçimi kaybetmiş olmayacaktı.
KEMAL KILIÇDAROĞLU KENDİ DELEGELERİNE KARŞI DA SEÇİMİ KAYBETMEYİ BAŞARDI, ÇÜNKÜ EKREM İMAMOĞLU TERS KÖŞE YAPTI!
Elbette her mağlubiyetin, yenilginin bir bedeli, bir yaptırımı olacak. Kılıçdaroğlu da bundan beri tutulamazdı.
Kılıçdaroğlu'nun önderlik ettiği mesa, daha geniş bir ifade ile Millet İttifakı ve HDP seçimleri kaybetti. Kazanmış olsalardı tüm Batılı ülkeler Türkiye'nin yeniden kendi eksenlerine döneceğini düşünerek bir hayli memnun olacaktı.
Seçimi kaybeden Kılıçdaroğlu'nun istifa etmesinin neden beklendiğini anlayamadık biz. Zira daha önce zaten 11 seçim daha kaybetmişti kendisi ve böyle bir talepte bulunulmamıştı. 12 uğursuz bir rakam mıydı da ona gelince istifası isteniyordu? Halbuki uğursuz olarak söylenilen rakam 13 idi.
Kılıçdaroğlu direndi koltuğu bırakmamak için. Çünkü Mart 2024 sonunda yerel seçimler vardı ve alnının akıyla o seçimleri de kaybetmek istiyordu!
İşin ilginç yanı CHP Genel Başkanı, başlarda hiç kimsenin dikkate değer almadığı, hatta kendisinin bile kendisine pek şans vermediği Özgür Özel'e karşı genel başkanlık seçimine girdi. Bu seçimde Tayyip Erdoğan yoktu, AK Parti, Cumhur İttifakı yoktu. Delegeleri de zaten çoğunlukla kendisi seçmişti, seçtirmişti. Kazanma ihtimali yüzde 100'dü neredeyse. Ancak 13. seçimini de kaybetti!
HER TÜRLÜ RİSKİ ALIP DEĞİŞİMİ DESTEKLEYENLER YA ARZU ETTİKLERİ GÜCE KAVUŞACAK YA DA BİR BAŞKA ÇATIŞMA DAHA BAŞLAYACAK!
Bu seçimi kaybedince Özgür Özel CHP Genel Başkanı, Ekrem İmamoğlu da CHP'nin yeni lideri oldu.
Dolayısıyla en başından beri değişimi destekleyenler kazandı. Şimdi onların devri. Elbette değişimi destekleyenler ellerine geçirdiği CHP gibi bir partinin nimetlerinden faydalanacaklar. Aksi takdirde kendileri "enayi" olarak görülecektir. Zaten onlar da "enayi" görülmeye hiç meyilli değiller. Zaten kazandıkları seçimden hemen sonra ön seçimi falan unuttular. Ön seçim yerine başka şeylerden bahsetmeye başladılar. Çünkü ellerindeki gücü kullanmak varken o gücü onun bunun iradesine bağlayıp da kumar oynamak, umulmadık bir sürprizle karşılaşmak istemiyorlar. Haklılar da!
Diğer yandan Ekrem İmamoğlu'nun oldukça planlı bir şekilde CHP Genel Başkanlığı adaylığından çekilip Özgür Özel'i destekleyerek CHP'yi ele geçirmesi, Kemal Kılıçdaroğlu'nu devirmesi, Kılıçdaroğlu'nu destekleyen kesimlerde büyük bir hayal kırıklığına ve elbette büyük bir öfkeye neden oldu. CHP şu anda CHP'yi henüz daha yeni ele geçirenlerin elinde ve yakın zamanda nasıl bir parti haline geleceğini kestirmemiz pek kolay değil!
İYİ PARTİ'DE CHP'YE RUHEN BAĞIMLI OLDUKLARINI DÜŞÜNEN BİR KESİM VAR, ONLAR DA YAVAŞ YAVAŞ PARTİYİ TERK EDİYOR
İYİ Parti'de ise kopuşlar devam ediyor. Meral Akşener ve ekibi partililerini CHP'ye hizmet etme konusunda o kadar iyi şifrelemişler ki kendisi CHP ile yol yürümekten bıktığını kaç kere söylemesine rağmen partisinde önemli makamları işgal edenler "CHP'siz yapamayız, biteriz, tükeniriz" serzenişleri ile bir bir ayrılıp gidiyorlar. CHP kurultayında HDP yandaşlarına, esbaşkanlarına vesaireye selamlar verildi ama İYİ Parti'den hiç bahsedilmedi. Bu durum Meral Akşener'in de dikkatinden kaçmadı ama yine de CHP'ye tüm yolları kapatmadı, kapatamadı. Şimdi İYİ Parti'nin önde gelen isimlerinden bazıları her şeye rağmen tek başlarına seçime girecekleri yönünde söylemlerini güçlendirmeye çalışıyorlar ama söylediklerine kendileri de inanmıyor!
İKTİDAR KANADININ KAFASI BİR DE NEBİ HATİPOĞLU'NUN İSTİFASI İLE KARIŞTI, TABİ BU OLUP BİTENLER PLANIN BİR PARÇASI DEĞİLDİYSE!
İktidar partisinin ise ne yaptığı pek belli olmuyor. AK Parti adaylarını en geç belirleyen parti olma hüviyetini yine terk etmeyecek gibi görünüyor. Bu durum ittifak ortağı siyasi partileri de geriyor. Herkes bir an önce adayların belirlenmesini ve adayların ekipleri ile birlikte bir an önce sahaya çıkıp çalışmasını bekliyor ancak AK Parti Genel Merkezinden bu yönde bir davranış gözlemlenemiyor.
Eskişehir özelinde ise Odunpazarı Belediye Başkan Adaylığı özelinde Murat Özcan, Hasan Hüseyin Köksal ve Süleyman Ekşi gibi isimlerin dikkat çekici çalışmaları, Tepebaşı Belediye Başkan Adaylığı için AK Parti'nin en etkili il başkanlarından M. Dündar Ünlü'nün isminin güçlenmesi dışında İYİ Parti'den AK Parti'ye geçen Nebi Hatipoğlu'nun büyükşehir belediye başkan adaylığı (olup olamayacağı) tartışılıyor. Gözlemlerimiz hemen tüm aday adaylarının giderek daha fazla gerildikleri yönünde. Bu gerilim umarız en sonunda hayra vesile olur ama hayırlı olabilecek şeyler de az çok belli olur!
Nebi Hatipoğlu'nun, Özlem-Hulusi Ayrancı çiftinin anlattığı, ortaya serdiği İYİ Parti'de daha fazla kalabilmesi mucizelere bağlıymış desek yalan olmaz. Hatipoğlu bu hafta içinde kendisinin AK Parti'ye geçmesi sonrasında hakkında ortaya atılan iddialara cevap vermeye hazırlanırken, AK Parti'de ise özellikle büyükşehir belediye başkan adayı konusunda kafaların bir hayli karışık olduğunu söyleyebiliriz. Bize göre bu konuda kafası en net, en temiz olan Nebi Hatipoğlu. Bunu kendisinin adaylığı düşündüğünü düşündüğümüz için söylüyor değiliz, muhtemelen en ideal adayı bulma konusunda da AK Parti'ye yardımcı olabileceği, ya da zaten var olanı işaret edebileceği düşüncesiyle söylüyoruz.
HATİPOĞLU VE İTTİFAK ÜYESİ PARTİLERLE YAPILAN İSTİŞARELER SONUCUNDA ADAYLAR BELİRLENECEKTİR
Diğer yandan aday adayları ve adaylık süreçlerini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bir hayli yakın bir isim olan Prof. Dr. Ayşen Gürcan'ın yönettiğini söyleyebiliriz. Bu saatten sonra Ayşen Hoca ile seçim meselelerini istişare edecekler arasına Nebi Hatipoğlu gibi bir isim daha eklenmiş oldu. Her ne kadar Hatipoğlu'nun büyükşehir adaylığına yüzde 90 ihtimal verilse de şu ortamda, biz bu konuda bir netliğin henüz olmadığını düşünüyoruz. Zira böyle bir noktaya gelinebilmesi için hiç değilse bir iki anketin yapılması, partinin önde gelen isimleri ile istişarelerde bulunulması gerekir. MHP, BBP ve eğer ittifak içinde yer alacaklarsa YRP'nin de bu konulardaki görüşlerini sunması, bu konuda ittifaka ortaklarının düşüncelerinin alınması da gerekmektedir. İttifak ortakları ile de istişare edildiği takdirde AK Partili yöneticilerin zihinlerindeki bazı şüphelerin ve soruların da izale olacağını düşünüyoruz.
MAHMUT ÇORUMLU KANADINDAN ATAKLAR GELİRKEN, M. DÜNDAR ÜNLÜ'NÜN İSMİ TEPEBAŞI İÇİN DAHA ÇOK GEÇMEYE BAŞLADI
Diğer yandan Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mahmut Çorumlu kanadından son günlerde yeni bir atak geldi. Çorumlu ile ilgili haberler bir anda gazeteleri, internet sitelerini süslemeye başladı. Anlaşılan Ankara'da bir yerlerde adayın belirlenmesine yönelik süreç hızlandırılıyor ve anketler için herkesin elinden geleni yapması isteniyor. Çorumlu ile ilgili pek bir haber çıkmadan CHP'ye yakın araştırma kuruluşu ORC bir anket yayınlamış ve AK Parti cephesinden en çok tanınan aday adayı göstermiş ve hepimizi şaşırtmıştı.
Diğer yandan M. Dündar Ünlü ve Burhan Sakallı cephesinde büyükşehir adaylığı için bir görevlendirme bekleniyor olsa da M. Dündar Ünlü'nün isminin son günlerde çok sık Tepebaşı Belediye Başkan Adaylığı için de geçiyor olması şaşırtıcı değil.
Ülke genelinde olduğu kadar Eskişehir'de siyasi ortam kafa karıştırıcı. Hemen her partide önemli sıkıntılar var. Bu sıkıntıları en hızla şekilde aşan parti yerel seçimlerde ipi göğüsleyen parti olur ya da o partiyle birlikte hareket edenler ipi göğüslerler.