Eskişehirpor dışında takım tutmayız. Bir de milli takımımız var. Önceki gün Hamburg da, A Milli Futbol Takımımız ÇEKYA ile karşılaştı. Onbinlerce insan Türk Bayrağı etrafında birleşti. Maç söke söke alındı. Demirperde denilen sistemin dağılmasından sonra Çekoslovakya savaşsız ikiye ayrıldı. Olan Yugoslavya’ya oldu. 8 devlet çıktı. Müslüman Boşnaklar Avrupa’nın ortasında soykırıma uğradı. Milli devletlerin önemi ortay çıktı. Avrupa’da bugün aşırı sağ yükseliyor, tartışmaları var. Bu batılı bakış açısıdır. Fransa’dan İtalya’ya milli devletleri ne kadar önemli olduğu anlaşılıyor. Herkes devletine sahip çıkıyor.

MAÇIN ANLATTIKLARI
Avrupa’da Fransız devriminden sonra ortaya çıkan milli devlet kavramı, bugün bir kez daha kendini gösteriyor. Avrupa’daki bu gigişata karşılık kendini bilmeler, ya da cahiller veya işbirlikçi ruhu taşıyanlar ‘Türkiyeli’ kavramını ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. M, önceki gün ÇEKYA’yı yendiğimiz maç, yurttaşlarımızda milli devletimizin önemini bir kez daha ortaya çıkardı. Bu durumları açıkça yazmak ve söylemek gerek: Bir yığın budala milli devletin, ulusal devletin ömrünün sona erdiğine inanıyor. Açıkça söylemek gerekir. Milli ya da ulusal devletin en kısa zamanda ortadan kalkacağını savunan kim varsa ya cahil ve budaladır, ya da gizli olmayan ajandır. Çünkü açıktan söylüyorlar.

HER ŞEY KÜRESEL OLMADI
Bir batılı 1992 yılında “Tarihin Sonu ve Son İnsan” adlı bir kitap yazarak, artık “liberal olan” ne varsa son durak olduğunu, liberalizmden öte artık bir köy bulunmadığını ileri sürmüştü. Artık her şey küresel olacaktı. Tarihin sonu, milli (ulusal) devletin ölümü anlamına geliyordu. Dünyadan haberli olduğunu sezdirmek isteyen herkes artık tarihin ve milli devletin sonundan başlıyordu sözlerine, dünyada o dönem bu söylem biçimi büyük ilgide görüyordu. 11 Eylül sonrası dönem herkesi kendine getirdi. Temel meselenin devletin nasıl küçüleceği değil nasıl yapılanacak olduğu ortaya çıktı. Tek tek toplumlar ve küresel topluluk için, devletin güçten düşmesi bir ütopyanın değil bir felaketin başlangıcı olduğu insanların kafasına tekrar yerleşti. Milli devletleri ortaya çıkaran, Fransız devrimi bir ke daha hatırlandı. İnsanlık, milli-devlet egemenliğine geri dönmekten ve bir kez daha devleti nasıl güçlü ve verimli kılabileceğimizi anlamaya çalışmaktan başka seçenek olmadığını tarihte acı deneyimleri ile öğrendi.

MİLLİ DEVLETİMİZDEN VAZGEÇMEYİZ
Modern milli devlet ile demokrasinin ayrılmaz parçalar olduğu anlaşıldı. Tarihte diktatörleri ulus devlet değil demokrasisizlik yaratığı anlaşıldı. Hitler ve Musollini örneğinde olduğu gibi. Yeri geldiğine göre bir kez daha söyleyelim. Konfederasyon ya da federasyon ancak hukuk, egemenlik, demokrasi, kültür ve uygarlık anlayışları türdeş (homojen) toplumlar arasında mümkün olabilir. Biri hükümdarlık öteki Cumhuriyet ile yönetilen iki ülke arasında konfederasyon ya da federasyon olmaz. Biri laik, öteki teokratik düzenle yönetilen ülkeler arasında da olmaz. Türkiyelilik kavramını ortaya atarak, Türkiye’ye ulus devletten vazgeçme önerisini yapılamaz. Henüz aşiret düzeyinde ve düzeninde yaşayan bir etnos, bütün yapılarıyla çağdaş bir devlete ilkel bir düzen zorlayamaz. (Nisan ayının son günlerinde, aralarında kan davası olan iki aşiretin,

SONUÇ OLARAK
Türkiye Cumhuriyeti milli devlet olarak kurulmuştur ve mili devlet olarak devam etmek mecburiyetindedir. Bu coğrafyada başka türlü yaşama şansımız yoktur. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu babaları başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bu ülkeyi bir Milli (ulus) devlet olarak kurgulamışlar ve bütün politika/stratejilerini buna göre belirlemişlerdir.

PROJEMİZ BAŞARILIDIR
Balkanlardan, Kafkaslardan ve Osmanlı’nın egemenlik tesis ettiği topraklardan Anadolu’ya ve Trakya’ya gelen milyonlarca insanın, değişik etnik gruplara mensup insanların, büyük çoğunluğu Müslüman olan insanların, bir arada yaşamaları ve bu toprakları vatan olarak benimsemesi için Türk milleti oluşturma/meydana getirme projesi bekamızı sağlayacak en önemli projedir ve başarılı olmuştur.
Atatürk’ün Milli Mücadele sonrasında uygulamaya koyduğu ve bu toprakları vatan olarak belleyip bağımsız olarak yaşamamız için elzem olan Türk milleti oluşturma projesi Türkiye Cumhuriyeti ve ülkemizin vatandaşları için hayati önemdedir ve başarılmıştır.
ABD ve Batı’nın Atatürk’ün izlerini silme hamleleri ve bunun için içimizdeki işbirlikçileri kullanma girişimlerinin nedeni Türk milletini parçalamak, Atatürk’ün mayaladığı ve başarılı olan Türk milleti projesinin tutmasından duydukları korkudandır.

TÜRKİYE HEDEFTEDİR
Türkiye bu maksatla ABD ve Batı’nın hedefindedir. Mevcut haliyle Ortadoğu’daki, Asya’daki, Balkanlardaki ve Afrika’daki ülkelere, toplumlara örnek olmaktadır. ABD ve Batı için Türkiye Cumhuriyeti’nin ulus devlet vasfının kaldırılması ve üniter yapısının bozulması kendi çıkarları açısından hayati önemdedir.Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenlerin mutlaka uymak zorunda oldukları ve beka sorunu olarak tanımlayacağımız en önemli görevi Türkiye’yi ulusal devlet olarak muhafaza etmek ve üniter yapısını korumaktır.Türkiye’yi yönetmenin en önemli şartının Atatürk’e sımsıkı sarılmak olduğu unutulmamalıdır.