Uzun zamandır televizyon izlemiyorduk. Son günlerde bulunduğumuz aile-akraba ortamı nedeniyle televizyon izlemek durumumuz oldu. Hani şu Müge Anlı, Esra Erol gibi isimlerle anılan programlar var ya, işte onlara denk geldik özellikle de.
Öncelikle tüm bu programları izleyip de akıl sağlığını korumayı başarmış olanları tebrik ediyoruz. Zira biz 3 gün içinde havlu attık, akıl sağlığımızı kaybedecek hale geldik. Allah aşkına tüm bunlara bizim insanlarımız, televizyon izleyicilerimiz nasıl dayanıyorlar?
22 YAŞINDA 2 ÇOCUKLU KADININ UYUŞTURUCU SATICISI OLDUĞU İDDİA EDİLEN SEVGİLİSİ VAR, KÜÇÜK KIZ KARDEŞİ DE ONU KISKANIYOR!
İzlediğimiz programın birinde birkaç gündür 22 yaşında iken öldürülen evli, 2 çocuklu bir kadın ve onun kendinden birkaç yaş küçük kız kardeşi bulunuyor. 22 yaşındaki ablasını öldürenler onu zeytinlik bir alanda intihar etmiş gibi göstermişler. Ancak katil ya da katilleri belli değil, bulunamamış. Bu yüzden de aile televizyona çıkmış.
Şüpheler küçük kız kardeş ile onun sevgilisi olduğu iddia edilen, kendinden 20-25 yaş kadar büyük bir şahıs üzerinde toplanıyor. Ancak o şahsın ablası ile de ilişkisi olduğu iddia ediliyor.
Ancak tabi bunlar televizyona çıkınca, özellikle küçük kız kardeşini görenler sık sık ihbarlarda bulunuyor ve programın yapımcıları ile irtibata geçip konuşuyorlar.
Ama neler ortaya çıkıyor neler!
"Yasaklı madde" ve "ortam evi" en çok kullanılan ifadelerin başında geliyor. Düşünün birine ait bir ev var Gemlik'te bu bu iki kadın-kız, abla kardeş sevgili dedikleri ya da "abi" diye seslendikleri kendilerinden bir hayli büyük kişilerle birlikte bulunuyorlar. Televizyona çıkan küçük kız kardeşin anlatımına göre orada "çay, sohbet" oluyormuş sadece, komşuların, mahalle halkının iddialarına göre ise her türlü pislik dönüyormuş!
İNSANLARI TİPLERİNE GÖRE DEĞERLENDİRMEYİZ AMA TAKILDIKLARI TİPLERE BAKINCA OLUP BİTENİ ANLIYOR AKLI BAŞINDA İNSANLAR!
Ölen kadının kocası baldızının kendisine de uygunsuz mesajlar attığını iddia ediyor. Oradan buradan programa bağlananlar, şahitler ve bizzat kendi anlattıklarına göre 22 yaşındaki kadının küçük kız kardeşinin de dile getirdiklerine göre bu yaşta birçok "sevgilisi" olmuş. Ya da bu toy kalbiyle birçok kişiye gönlü düşmüş. Garip olan ise tüm bu olup bitenlerden ailelerinin büyük oranda haberinin olmayışı. Abla-kız kardeş kendilerince ortamlara takılmışlar. Artık nasıl bir ortama düştülerse o ortam ablasının intihar süsü verilerek öldürülmesi ile son bulmuş!
Henüz katil ya da katillerin kim olduğu belli değil. Ancak belirsizlik hayatlarının her anında var. Kimle neden görüştüklerini net olarak bilmiyorlar. Abla kız kardeşini korumaya çalışıyor ancak zaman zaman birbirine dengesiz sözler de söylüyorlar. Küçük kız kardeş ablasına "sevgililerini elinden almaya çalışan bir rakip" gibi bakıyor. Küçük kızın "sevgili" dediği kişi kendisi ile ilgili olarak konuşurken "alakam yok" diyor sonra kendisini arayıp "öyle dedim ama seni seviyorum" diyor. Bu kızın "sevgili" dediği, evlenmek istediği kişi uyuşturucu pazarlamakla ve çok daha ileri boyutlardaki işlerle suçlanıyor. Hatta ölen kadının eşi de uyuşturucu satmakla, pazarlamakla suçlanıyor küçük kız kardeş tarafından!
Daha neler var neler!
ÇOCUKLARI ANNESİNDEN KAÇIRAN ADAM HEPİMİZİN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKARAK YALAN SÖYLÜYOR, SONRA İTİRAF ETMEK DURUMUNDA KALIYOR
Bir başka programda yaşları 12-14 olan iki çocuk kayıp. Çocuklara annesinin yeni kocası ile bulunduğu aile ortamında yasaklı madde içirildiği iddia ediliyor. Bulundukları evde yasaklı maddeler ve alkol alındığı söyleniyor. Kim tarafından? Babaları tarafından. Babaları başka bir kadınla da evlenmiş sonradan ki daha başka çocukları da varmış. Çocuklar henüz annelerinin üstünde bulunuyor ve baba velayetlerini almak için dava açmış. Tüm bu iddialar çocukları annelerinden almak için ortaya atılmış olabilir.
Ancak televizyondaki programa Niğde'den canlı bağlanan baba çocukların kendilerinde olmadığını, halalarında da olmadıklarını ileri sürüyo. Halaları da Konya ve Adana'da imiş. Ancak olaylar geliştikçe ve polis sıkıştırdıkça adamın dili çözülmeye başlıyor. Nihayetinde çocukların Afyonkarahisar'da olduğunu söylüyor. Güya çocuklar kendileri gitmiş de bir arkadaşları ile beraber orada kalıyorlarmış!
AİLE DÜZENİMİZİ BU PROGRAMLAR BOZMUYOR, BİZİM AİLE DÜZENİMİZ ZATEN ÖTEDEN BERİ BOZUKTU, SADECE BOZUKLUK YAYILIYOR!
Tabi televizyona kayıp çocuklar için çıkılmışken herkes birbiri hakkında konuşurken daha önce tarafların bilmediği yönler de ortaya çıkıyor. Yine kimin eli kimin cebinde durumları. Onun bir başkası ile ilişkisi olmuş, o bilmem kimle ne yapmış.
Evet, bu tür programlar topluma kötü örnek oluyor, aile yapımızı bozuyor deniliyor ama şunu anladım ki bizim aile yapımız zaten öteden beri bozukmuş!
Sağlam aile düzeni olsaydı bunu ne sosyal medya ne de sanal ortam bozardı. Bu konuda program yapıcılar suçlanıyor ancak gördüğümüz kadarıyla biz zaten toplum olarak böyle bir hayatın öteden beri içindeymişiz. Zira bu tür programlarda yaşananların bir bölümü de en az 20 yıl önceki tarihlere dayanıyor. Yani sanal ortamların, sosyal medyanın hemen hiç kullanılmadığı zamanlarda da biz zaten böyle bir hayatın içindeymişiz ancak sosyal medya ve sanal ortam bu tür yaşamları biraz daha artırmış ve görünür kılmaya başlamış!
AİLELERİN YÜZDE 80'İNDE ÖNEMLİ SAYILACAK PROBLEMLER YAŞANIYOR ANCAK ÇOCUKLAR İÇİN TARAFLAR BİRBİRİNE KATLANIYOR
Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Ailelerin yüzde 80'i sıkıntılı, birçoğunda çok büyük sorunlar var. Hiç kimse hayatından memnun değil. Yalnız kime sorarsak soralım herkes kendini melek gibi görüyor!
Elbette dünyanın küçülmesi, sosyal medya kanalları ve sanal ortamlar nedeniyle iletişim imkanlarının ve irtibatların kolaylaşması nedeniyle yaşanan sorunlar aile yapısını da derinden sarsıyor. Ancak en önemli anlaşmızlığa neden olan hususlar insanların artık hiçbir şeyden tatmin olmamaları, şükretmeyi, kanaat etmeyi unutmaları, kendi durumlarına bakmadan dizilerden ya da çevrelerinden gördükleri zenginlikte ve keyifte bir hayat yaşamak istemeleri, bunun da kendi bütçeleri ve ortamları nedeniyle mümkün olamaması nedeniyle huzursuzluğa sebep olmaları. Özellikle kadınları korumak için çıkarılan kanunların kimi kadınlara verdiği ayrı bir cesaret, pervasızlık da ailedeki huzurun bozulmasına sebep olan hususlardan birisi.
Evet, ailelerimizde huzur yok. Çok büyük bölümünün boşanmamış olmasının sebebi sadece çocukları. Çocuklar her şeye rağmen aileyi bir arada tutuyor ancak gerçek anlamda ortada bir aile yok. Çocuklar kendilerine sanki varmış gibi gösterilen aile ortamlarında büyüyorlar. Birçok anne kendi çocuğundan kurtulmak ve arkadaşları ile vakit geçirebilmek için küçük çocuğunu anasınıfına yazdırıyor, gönderiyor!
ŞU YAZIYI YAZARKEN İÇİMİZE NASIL BİR KARANLIK VE KARAMSARLIK ÇÖKTÜ, ANLATMASI GERÇEKTEN ZOR!
Şu yazıyı yazarken öyle bir karamsarlık çöktü ki içimize anlatması zor. İnsan kendi hayatında ne yaşarsa yaşasın sırrını kimselerle paylaşmıyor, acısını, derdini, kederini saklayabiliyor da bu tür programlarda her şeyin ortaya dökülmesi ile birlikte oluşan tabloya bakınca yaraları, acıları, sancıları derinleşiyor.
Toplum olarak biz kendi değerlerimizden bihaberiz ve uzaklaşmış durumdayız. Biz daha 2007 yılında yapılan bir anket üzerine toplumsal yapımızın ne kadar sıkıntılı olduğunu dile getirmiştik. Aile yapımızdaki sıkıntılar nedeniyle huzursuzluk anne-babayı da çocukları da vuruyor. Ondan sonra televizyon programlarında bizlere kafayı üşüttüren programlara malzeme oluyorlar. Birçok yönümüz de bu programlar vesilesi ile ortaya çıkıyor.
Allah sonumuzu hayretsin diyor başka da bir şey diyemiyoruz şu halde!