CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 29 Kasım 2018'te İngiltere'ye gitmiş ve Türkiye hakkında ileri geri konuşmuş, ülkemizi İngilizlere şikayet etmişti. Kılıçdaroğlu "Türkiye'de yabancı sermayenin güvencesi yok" ifadelerini kullanmıştı.
18 Nisan 2019 tarihinde ise Ankara'da bir otelde haber kanallarının Ankara temsilcileri ile bir araya gelmiş ve "Sermaye Türkiye'ye gelmiyor. Hiç kimsenin can ve mal güvenliğinin olmadığı bir Türkiye'ye yabancı sermaye niye gelsin?" ifadelerini kullanmıştı.
FETÖ YURT DIŞINA PARA KAÇIRILMASI VE KAÇMASI İÇİN ÇOK UĞRAŞTI, BAŞARILI DA OLDU
Biz bu ifadelere yabancı değiliz. Zira 2013 Mayıs ayından itibaren bugünkü FETÖ (Toplumun büyük bir bölümü bir zamanlar masum bir cemaat zannediyordu) Gezi Parkı olaylarının alevini yaktı ve 10 yıldan beri Türkiye'ye içeriden ve dışarıdan saldırılar hiç eksik olmadı. Türkiye bu son 10 yılda her ne yaptıysa her şeye rağmen yaptı. Erdoğan'ın yerinde bir başkası olsaydı asla bu son 10 yılda yapılanlar yapılamazdı. Erdoğan bir lider olarak bölgede ve hatta dünyada ağırlığı hissedilen bir lider haline geldi. ABD ve Batılı ülkelerle bir olup hükümeti yıkmak için her türlü işbirliğini yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve yol arkadaşları ise ülkemizi yabancılarla bir olup karalamak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Türkiye'ye yabancı sermaye girişini azaltmak, hatta dışarı çıkışı artırmak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu işin siyasi ayağının başrol oyuncusuydu. FETÖ'cülerin ülke içinden para çıkışını artırmak için ellerinde ne var ne yoksa satıp yurt dışına çıkmaları, burada kalan, aranan ve gaybubet evlerinde saklanan birçok FETÖ'cünün de sahip olduklarını dövize çevirerek beklemeye başladıklarını, bir kısmının hacmi küçük hisselerin fiyatlarını patlatarak çok büyük kazançlar sağladıklarını, ticari hayat üzerinde önemli etkilerinin bulundukları da bizim açımızdan bir bilinmez değil!
TÜRKİYE'Yİ DIŞARIDA KARALAMA KONUSUNDA KILIÇDAROĞLU'NUN FETÖ'DEN GERİ KALIR YANI OLMADI
FETÖ, iktidarı yıkmak için ülkeyi ateşe atmaktan çekinmedi. Durumları, yumurtalarını pişirmek için dünyayı yakan Yahudi zihniyetine benziyordu. Her gittikleri yerde Türkiye'yi kötülediler, kötü gösterdiler. Onların eksik kalan yanlarını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tamamlıyor, Türkiye'ye yabancı yatırımcı gelmesin, dövizin fiyatı artsın ve elinde döviz tutanlar köşeyi dönsün diye atmadığı takla kalmadı!
Aynı Kemal Kılıçdaroğlu şimdi Cumhurbaşkanı adayı. Ülkeyi yönetmeye talip. İngiltere'deki tefecilerle görüşmüştü aylar önce. Şimdi bir vaatte bulunuyor: "300 milyar Dolar yabancı sermaye getireğim. Temiz para, uyuşturucu baronlarının parası!"
Uyuşturucu baronlarının parasını temiz para kabul eden bir kafa yapısından bu ülkeye nasıl bir fayda gelir bilinmez. Ancak 300 milyar Dolar gibi yüksek bir meblağı hiç kimse Türkiye'ye gözü kapalı vermez. Bunun en önemli sebebi de Türkiye'nin dışarıdaki finansal itibarının özellikle FETÖ ve Kemal Kılıçdaroğlu aracılığı ile iyice yerlerde sürünür hale getirilmesidir. Şimdi Batılı ülkeler Kılıçdaroğlu'nun iktidara gelmesi ve kendileri ne derse ona göre ülkeyi yönetmesi karşılığında kendisine destek olacaklarını dile getiriyorlar. Peki, Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı olması durumunda gerçekten de 300 milyar Dolar daha bizi borçlandırabilir mi?
KILIÇDAROĞLU'NA TÜRKİYE'NİN DIŞ BORCUNUN YÜZDE 65'İ KADAR KİM BORÇ VERİR Kİ?
Hiç şüpheniz olmasın borçlandırabilir. Şu anda dünyada faizler yükselmiş durumda. Dolayısı ile borçlanma faizleri bir hayli yükseldi. Borçlanmanın maliyeti bir hayli yüksek olacaktır. Kimse kimseye boş yere para vermez; parayı veren düdüğü çalar. Türkiye'nin 2023 Şubat sonu itibarıyla, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku, 196,3 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşti. Türkiye'nin toplam borç stoku ise 445 milyar Dolar civarında bulunmaktadır. Türkiye'nin toplam dış borcunun yüzde 65'i kadarının borçlanması teknik olarak mümkün görünmemektedir. Ancak bulunan petrol ve doğalgazın ihtiyacın önemli bir bölümünü karşılayacak oranda çıkarılması dış ticaret açığına önemli katkılar sunabilir. Turizm gelirleri arttığı takdirde cari açığın kapatılması kolaylaşabilir.
Çünkü son 10 yıldır Türkiye'ye sürekli operasyonlar çekildi. Güvenlik başta olmak üzere hemen her konuda sorunlu göstermek içindi bu operasyonlar. Şu anda Türkiye'de güvenlikle ilgili olarak herhangi bir sıkıntı kalmadı çok şükür.
SON 10 YILDIR TÜRKİYE'YE KARŞI ÇEKİLEN OPERASYONLAR İÇERİDEKİ MUHALİFLER İLE ABD İŞ BİRLİĞİNDE GERÇEKLEŞTİ
FETÖ Mayıs 21013'te sadece Gezi Parkı olaylarını planlamakla kalmadı. 17-25 Aralık 2013 operasyonlarını gerçekleştirdi. Özellikle bu tarihten sonra Türkiye'yi yurt dışında karalama operasyonlarına büyük bir hız verdiler.
Bitti mi peki?
Bitmedi.
15 Temmuz 2016 gecesi ABD adına Türkiye'nin yönetimini ele geçirmek için darbe girişiminde bulundular. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da televizyon başında darbe ile ilgili gelişmeleri takip etti. Darbenin başarısız olacağı netleşince çıkıp darbe aleyhine açıklama yaptı ancak birkaç gün sonra başarısız olan FETÖ'cülerin B Planının dillendirmeye başladı: Senaryo!
Kemal Kılıçdaroğlu, kaset kumpası ile Deniz Baykal'ın CHP Genel Başkanlığından indirilip yerine geçtiği günden beri FETÖ ile, dolayısıyla ABD ile çok sıkı çalışıyor. ABD, Türkiye'de kendilerinin istekleri doğrultusunda adeta bir valileriymiş gibi çalışacak bir siyasi iktidar istiyor. Bunun içinde tüm muhalefeti bir araya getirdiler. Oldukça örgütlü ve sistematik bir çalışma ile Erdoğan iktidarını yıkmak için uğraşıyorlar. ABD Başkanı Biden'in Erdoğan'ı devirmek için muhalefet partileri ile çok daha sıkı çalışacaklarını dile getirmiş olmasının üstünden iki-üç yıl ancak geçti. ABD'nin Türkiye'ye yaptırımlar uygulaması, uluslararası derecelendirme kuruluşlarının bizden çok daha büyük ekonomik sıkıntılar çekmiş olsa bile başka bir ülkeye vermedikleri kötü notları Türkiye'ye vermesi (Ki Türkiye dünyada ekonomik olarak en yüksek büyümeleri gerçekleştiren iki -üç ülkeden birisidir.) hep bizdeki muhalefetin ve ABD'nin birlikte çalışmasının sonucudur.
ALİ BABACAN BİLE KILIÇDAROĞLU'NUN O PARAYI ANCAK 10 YILDA GETİREBİLECEĞİNİ SÖYLÜYOR!
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Kemal Kılıçdaroğlu'nun İngiltere'den getireceğini söylediği uyuşturucu baronlarının 300 milyar doları ile ilgili olarak "O para hemen bir anda gelmeyecek, 10 yılda gelecek" açıklaması yaptı. Tabi o para hangi şartlarda, hangi taleplerle verilecek orası belli değil.
Eğer Türk halkı yanılır ve şaşar da Kemal Kılıçdaroğlu gibi, CHP Genel Başkanı olduğundan beri bu ülkenin aleyhine çalışanlarla birlikte çalışan birini Cumhurbaşkanı seçerse siz o zaman görün gümbürtüyü; zira Kılıçdaroğlu yabancıların taleplerini yerine getirme konusunda çok istekli görünüyor. Kendisine bu yüzden büyük destek veriyorlar. Yabancıların ve Kılıçdaroğlu'nun önündeki en büyük engel ise Türk halkının halen Erdoğan'ı destekliyor olmasında. Yaşattıkları her türlü sıkıntıya rağmen Türk halkının Erdoğan'a olan desteği canlarını çok sıkıyor. Bir yandan da Kılıçdaroğlu seçimi kazanabilsin diye bol keseden vaatlerde bulunduruyorlar. Ancak her şeyin bir de gerçekliği var; Kılıçdaroğlu'na o kadar parayı hiç kimse emanet etmez ya da vermez. Bunlar seçim öncesinde, ekonomik sıkıntılardan bunalmış seçmenin kafasını karıştırmak ve kendi yanına çekmek için üretilmiş senaryolardan ibaret sadece.
TÜRK HALKI 14 MAYIS'TA YA DIŞARIYA İYİCE BAĞLANMAMIZA SEBEP OLACAK YA DA TAM BAĞIMSIZLIK YOLUNDA DEVAM DİYECEK
Yabancılar ve içimizdeki muhalifler Türkiye'yi kötülemekten vazgeçmezlerse, yarın bir gün kendileri iktidar olsalar bile bu kanının tersine bir görüşün zihinlerde tekrar oluşmasının önüne geçemeyebilirler. Bir yerde kendileri tarafından döşenen mayınlara basarak hayati bir tehlike yaşayabilir ve yaşatabilirler.
14 Mayıs'ta vatandaş sadece gidip iktidarı belirlemeyecek; Türkiye'nin istikametini de belirleyecek. Türkiye Batılı ülkelerin emri altına mı girecek tekrar yoksa Tam Bağımsız Türkiye yolunda ilerlemeye devam mı edecek? 14 Mayıs'ta cevabının bulunması en kritik olan soru bu olacaktır.
Bir yanda devlet tecrübesinin artık zirvesinde olan Recep Tayyip Erdoğan, diğer yanda ise kendi ülkesini yatırım gelmemesi için yabancılara adeta yalvaran, uyuşturucu baronlarının parasını temiz para diye Türk halkına yutturmaya çalışan Kemal Kılıçdaroğlu olacak!