Şehir hayatının olmazsa olmazlarından birisi yeşil alanlar daha doğrusu parklar ve çocuklar için oyun alanlarıdır. Bu konuda köyden şehre göçenlerin uyum sorunu yaşadıklarını da biliyoruz. Çok katlı binaların gölgesinde yazın nefes alacak alanlara da ihtiyaç olduğu kaçınılmaz bir gerçek. Bu konuda yerel yönetimlerin üzerine de çok önemli görevler düşüyor.
Eskişehir şehir merkezi dahil olmak üzere pek çok bölgesinde yeşil alanlar bakımından istisna semtler olmasına rağmen oldukça şanslı şehirlerden birisi. Hakkını yemeyelim, Eskişehir’in merkez belediyeleri parklar ve yeşil alanlar konusunda ciddi çalışmalar yapıyorlar. Kırsal alanlarda da bu konuda başarılı belediyeler olduğunun da altını çizelim. Ancak 1 milyona yaklaşan nüfusu ile merkezdeki Tepebaşı ve Odunpazarı ilçe sakinlerinin yeşil alan ihtiyaçlarının karşılanabildiğini düşünüyorum. Ancak bu yıl galiba yaşanan büyük deprem felaketinin ardından belediyelerinde kaynaklarının önemli bir bölümünün deprem bölgesindeki vatandaşlara ayrılmasından dolayı parkların bakım gözetiminde tam anlamıyla verimli bir çalışma yapılamadığını söylemek mümkün. Bu benim görüşüm değil. Yerel yönetimlerde görev yapan kesimlerin kulaktan kulağa söylediği şeylerden esinlenerek bu kanaate vardım. Sadece bu sebeple bile olsa parkların özellikle kış aylarında bakım konusundaki eksiklerden kaynaklanan görüntü kirliliği gerçekten hoş değil. Hani halk arasında ‘yeşili sev ormanı koru” diye söylenen bir tekerleme var ya konumuz işte tam da budur. Tamam, yerel yönetimler parklar konusunda eterli kaynak ayıramamış olabilir. Peki, biz sahip olduğumuz sınırlı da olsa yeşil alanlarımızı ne kadar koruyabiliyoruz. O parkların içinde bulunan kamelyaları, bankları, çocuk oyun araç ve gereçlerini ne kadar koruyabiliyoruz. Patlayan lambalar konusunda yetkilileri ne kadar uyarabiliyoruz?
Bizim paramızla, şehrimizin kaynakları ile yapılan her esere sahip çıkmak her sorumlu vatandaşın asli görevlerinden değil mi? Okullarda okutulan vatandaşlık derslerinin konusu da bu değil mi? Şimdi buradan çağrımız şudur, “Madem parklarımıza yeşil alanlarımıza yeterince kaynak ayıramıyoruz, o halde onları korumak için” harekete geçelim. Sorumlu vatandaş bilinciyle hareket edelim. Böyle yapalım ki daha az kaynak israfı, bizim için yapılan eserler daha uzun ömürlü olsun.