Gelişmeleri dikkatli bir şekilde izleyenler ve değerlendirenler açısından ortaya son derece ilginç tablolar çıkıyor siyaset sahnesinde!
Kemal Kılıçdaroğlu, kendisi önderliğinde kurulan ve tüm her şeyi oy birliği ile kararlaştırmayı hedefleyen 6+'lı Masa'ya daha masanın kurulmasının üçüncü-dördüncü toplantısından itibaren, Haziran 2022'den itibaren, yan çizmeye, masaya kendini kabul ettirecek, masanın önüne kendisini 'tek adam' olarak getirecek her türlü girişimde bulunmaya başladı.

KILIÇDAROĞLU KENDİSİNİ TEK BIRAKMAK İÇİN MANSUR YAVAŞ VE EKREM İMAMOĞLU'NU YARIŞIN DIŞINA İTTİ, KILIÇDAROĞLU GÖNÜLLÜLERİ İLE KAMUOYU OLUŞTURDU!
Bunların en başında Haziran 2022'de danışmanı Ahmet Nazif Yücel önderliğinde Kılıçdaroğlu Gönüllülerini kurdarmasıdır. Yaklaşık 25-26 bin kişiden oluşturulan Kılıçdaroğlu Gönüllüleri, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Adayı yapılması için çalışmak için kuruldu. Bu gelişme, daha önce de defalarca ifade ettiğimiz gibi, 6+'lı Masa'da rahatsızlığa neden oldu. Ancak oy oranı yüzde 1'ler civarında bulunan siyasi partiler itiraz etmediler. Ama İYİ Parti'nin düşüncesi "Kazanacak Aday" olarak tanımladığı Mansur Yavaş ya da Ekrem İmamoğlu'ndan birinin Cumhurbaşkanı adayı yapılması idi. Kemal Kılıçdaroğlu anketlerde Erdoğan'a karşı seçimi kazanamıyordu. Nihayet Kılıçdaroğlu, muhalefet partilerinin tabanlarının istediği Yavaş ve İmamoğlu'nun önünü ustaca kesti; onların Cumhurbaşkanlığı adaylığına engel oldu. Böylece kendi yolunu tertemiz etti, masanın tek adamı oldu kendince!
Kılıçdaroğlu aylarca yapılan toplantıda sürekli kendi tek adamlığına çalışmıştı. Meral Akşener bunun farkındaydı. Bu yüzden Kılıçdaroğlu'nun aday olması yönündeki teklif üzerine 6+'lı Masa'dan kovuldu. Akşener bunun üzerine zehir zemberek bir açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu ve çevresi ise ne yapacaklarını şaşırmışlardı bir an; İYİ Partililerin oyları olmadan ne Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı seçilebilirdi ne de İYİ Parti olmadan ittifakları Meclis'te çoğunluğu yakalayabilirdi. Tam da bu gelişmeler yaşanırken İYİ Parti'ye, artık nereden geldiyse, büyük bir baskı geldi ve Meral Akşener itelendiği, ötelendiği masaya, yandaşları tarafından günlerce lince maruz kaldıklarının yanına dönmeye mecbur kaldı!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kimse ile yarışmak istemiyordu, tek adam olmak istiyordu ve nihayetinde oldu. Tek adam kaldı ve Erdoğan'ın karşısında aday oldu.

MASANIN TEK ADAYI OLMAK YETMİYORDU, BİR DE ERDOĞAN KARŞISINDA TEK ADAY OLMAK LAZIMDI; MUHARREM İNCE BU YÜZDEN LİNCE TABİ TUTULDU!
Ancak Erdoğan karşısında aday olunca iş bitmiyordu. Kemal Kılıçdaroğlu için önemli bir başka husus vardı. Erdoğan karşısında da tek aday olmalıydı. Bunun için de mümkünse diğer Cumhurbaşkanı adayları piyasadan uzaklaştırılmalıydı. Tam da bu yüzden inanılmaz bir linç başladı. Sinan Oğan, Kılıçdaroğlu'na gidecek oyları değil daha ziyade Erdoğan'a gidecek milliyetçi oyları alırdı, bu yüzden ona karşı bir cephe açılmasına gerek yoktu. Ancak Memleket Partisi ve genel başkanı Muharrem İnce mutlaka yoldan çekilmek zorunda bırakılmalıydı!
Bu yüzden Muharrem İnce'ye karşı tarihte görülmemiş bir linç kampanyası başlatıldı. Muharrem İnce haddini bildirmek, onu korkutup kenara çekilmek zorunda bırakmak, sahadan uzaklaştırmak için ne kadan sanatçı, milletvekili, siyasi varsa hepsi birden sosyal medyadan, televizyon kanallarından, gazete köşelerinden kendisini lince başladılar. Bu linç işe yaramayınca Muharrem İnce'nin konumunu zayıflatmak için Kılıçdaroğlu Memleket Partisi'ni ziyaret etti. Ziyaret sırasında ittifak teklifi yapılmadı, hep başka mevzulardan konuşuldu. Muharrem İnce'nin önceki akşam Habertürk'te Mehmet Akif Ersoy'un sorularına verdiği cevaplardan anladığımız kadarıyla, Kılıçdaroğlu bu ziyareti "Bak kendilerini ziyaret de ettik, kendilerine ittifak teklifi bile yaptık ama yine de olumlu bir yaklaşım göstermediler" düşüncesini yaygınlaştırmak, seçim sonucunda yaşanacak bir yenilginin sorumluluğunu Muharrem İnce'nin üzerine atmak için yapmıştı!
Kemel Kılıçdaroğlu, Erdoğan karşısında kazanmak için Erdoğan karşısında mümkünse kendisinden başka kimsenin aday olmamasını istiyor. Özellikle de Muharrem İnce'nin. Ancak İnce'ye oy verecek olanların Kemal Kılıçdaroğlu'na oy vermeyebileceklerini anlamak için alim olmaya gerek yok. Buna rağmen ziyaret ediyor ve baskı yaptırıyor ki seçim sonrasında tüm suç Muharrem İnce'nin üzerine atılabilsin!

EĞER KENDİ ARZULARINA GÖRE UYDURDUKLARI TEZVİRATLARI İLE YSK'YI KANDIRABİLSELERDİ ERDOĞAN'I SEÇİME SOKMAYARAK KAZANMAYI DENEYECEKLERDİ!
Dahası da var...
Bakın FETÖ'nün bulup ortaya attığı bir iddia var: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın üniversite diploması sahte, yok!
Bu iddiayı FETÖ'cüler, Erdoğan ile araları bozulmaya başladığı zamanlarda ortaya attılar, ondan önce diploma meselesi diye bir şey hiç yoktu. Maksatları Erdoğan'ın aldığı kararların hukuksal olmadığı ve bu yüzden iptal edilmeleri gerektiği düşüncesini yaymaktı. Bu Türkiye'de bırakıp, mağdur edilmelerine vesile oldukları yandaşlarına umut vermek için de kullanılıyordu ama esas dertleri Erdoğan'ın girdiği tüm seçimleri tartışmalı hale getirmek, zihinleri bulandırmak, özellikle de gençleri aldatmaktı!
CHP, ABD için çalıştıkları ortaya çıktıktan, anlaşıldıktan sonra FETÖ'ye en çok sahip çıkan parti oldu. Özellikle de Kemal Kılıçdaroğlu en çok onlar ve HDP'liler için uğraştı. Tüm bunları yapmasının sebebi ileride Cumhurbaşkanlığı adayı olacağının ta o zamanlar planlanmış olmasaydı. Ancak kendisini destekleyenler Erdoğan karşısında seçimi kazanabileceğine hiç inanmadılar. Bu yüzden Erdoğan'ın seçime giremeyeceğine ve diplomasına yönelik iddialara sıkı sıkıya sarıldılar. Eğer hukukçular onların iddialarını yutmuş olsalardı Kılıçdaroğlu en azından Erdoğan ile karşı karşıya kalmaktan kurtarılmış olunacaktı. Sonrasında karşısına çıkan adayları egale etmek daha kolay olacaktı. Kılıçdaroğlu mümkünse tek bırakılacak ve seçimi rahatlıkla kazanacaktı!

KILIÇDAROĞLU CHP'NİN BAŞINDAYKEN, 6+'LI MASADAYKEN TEK ADAM YAPILDI, TEK ADAY KALMASI İÇİN HER TÜRLÜ KAMPANYA GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Garip olan şu ki; kendileri Recep Tayyip Erdoğan hakkında sürekli olarak "tek adam" tanımlamasını kullanıyorlar. "Tek adam rejimi" diyorlar. Ancak diğer yandan hangi şartta olursa olsun kendileri Kemal Kılıçdaroğlu'nu tek adam bırakmaya, karşısındaki tüm rakipleri seçim öncesinde egale etmeye çalışıyorlar. Muharrem İnce de işte bu kapsamda lince tabi tutuluyor, seçim yarışından çekilmeye zorlanıyor. Zira CHP zihniyeti seçime girmeyi sevmez, seçime girmek zorunda kalırsa karşılarındaki rakiplerin bir şekilde etkisiz hale getirilmesini arzu ederler. Yine unutmamak lazım ki; Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanlığına giden yolda kaset kumpasını ustaca kullanarak kendisinden başka adayları ustaca genel başkan adaylığı yolundan alıkoydu ve ancak öyle genel başkan seçilebildi!
Buraya kadar ortaya koyduğumuz gelişmeleri akıl süzgecinden geçirdiğiniz takdirde Kemal Kılıçdaroğlu'nun henüz bir yere seçilmeden tek adam haline geldiğini, getirildiğini anlayabilirsiniz.
Kemal Kılıçdaroğlu ya da daha genel anlamda CHP tek başına AK Parti'ye ve Recep Tayyip Erdoğan'a karşı seçimi asla kazanamaz. Millet bunlara oy vermez. Bunu bilenler birçok siyasi oluşumu Kılıçdaroğlu'nun etrafında bulunmaya zorladı ve bunda başarılı da olundu. HDP zaten Kılıçdaroğlu'nun her dediklerine evet demesi nedeniyle gayet memnun. Kendileri için Kılıçdaroğlu'nun, daha doğrusu Erdoğan'sız bir Türkiye'nin bulunmaz bir fırsat olacağını biliyorlar. Bu yüzden HDP de Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan karşısında tek adaylığını destekliyor.
Evet, gördüğünüz gibi plan ve program en başından beri belliydi. Seçim yaklaşırken soğan gibi bazı gıdaların fiyatlarının kimi pazar yerlerinde fiyatının katlanmış gibi gösterilmesi dahi Kılıçdaroğlu'nun seçimi kazanması için yol açma girişimi. Yoksa 30 TL dedikleri soğan marketlerde 16,95 TL. Önümüzdeki aylarda da fiyatı önemli oranda azalacak, çünkü yeni mahsul pazara sürülecek!
Kemal Kılıçdaroğlu eğer Erdoğan karşısında ikinci turda tek başına kalırsa seçimi kaybedecektir. Kendisi CHP Genel Başkanlığından olacaktır. Tüm derdi bu son kozunu iyi oynayıp Cumhurbaşkanı olmak ve aynı zamanda CHP'yi yönetmektir. Hepimiz de biliyoruz ki Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemin getirilebilmesi için Meclis'te 2/3 çoğunluk gerekmektedir. Bu da bugünkü ortamda mümkün görünmemektedir. Erdoğan'ın getirdiği sistem diyerek yere vurdukları sistemin kendilerine sağladığı imkanı tepe tepe kullanmaktan başka da bir dertleri bulunmamaktadır!