Bazılarına göre evren tıkır tıkır işleyen bir matematik üzerine kuruludur. Bazılarına göre ise kendi enerjimiz aracılığıyla yönlendirdiğimiz inişli çıkışlı bir düzen üzerine. Ben daha çok ikinci kısma inanıyorum. Tıpkı Albert Einstein’in da dediği gibi; ‘’Her şey enerjidir ve her şey ancak bundan ibarettir.’’
Aslında birinci kısma inananlar ile tek ortak noktamız da budur. Her birimizin bir enerjiden oluştuğu. Sahip olduğumuz bu enerjiyi nasıl kullanacağımız tamamen bize bağlı. Kötüsünü düşünerek ve ona inanarak kazandığımız şeye bir bakalım. Yalnızca olumsuz olasılıklar. Peki ya iyisini düşünerek hayatımıza çekebileceklerimiz. Aslında tam da bakmamız gereken pencere burasıdır. Eğer beklentimiz iyi ve güzel olan her şey ise önce içimize dönüp onu güzelleştirmeliyiz. Sonrasında zaten taşlar yerine bir bir oturacaktır.
İçimizde barındırdığımız enerji ile iletişim kurarız. İsteklerimizi ya da korkularımızı sahip olduğumuz bu enerji ile hayatımıza çekeriz. Örneğin bir insan her zaman diyorsa ki ‘’ben şanssızım zaten en kötüsü beni bulur, tam da benim başıma gelecek türden’’ gibi. Evet tam olarak da tüm olumsuzluklar onu bulur ve onun başına gelir.
Çünkü her şeyin kilit noktası inanmaktan ve de asıl olarak kendimizi inandırmaktan geçer. Beyin inandığı şeyin doğru olduğunu düşünür. İhtimalleri ona göre hesaplar ve bir bakmışız tüm kurduğumuz o kötü senaryo bir an da gerçekleşmiş. Böylelikle Çekim Yasasını çalıştırmış oluruz fakat olumsuz olarak.
O zaman şöyle bir bakış açısı çıkıyor bunlara paralel olarak. Herkes tam tersini düşünerek daha iyisini hayatına çekebilir. Bence bu mümkün. Ancak tekrar aynı noktaya dönüyoruz. İnanmak. Her şey yalnızca inançla mümkündür.
Bir şeyi istiyorsunuz ancak tam tersi oluyorsa, bilin ki bilinçaltımız da konuyla alakalı inandığımız kodlar bize hizmet etmiyor demektir. Bir yerde yanlış yapıyoruz. Bardağa boş tarafından bakarak, alışagelmiş olumsuzluk kalıplarına inanarak, yetinerek. Her zaman daha iyi bir ihtimal vardır. Bu sahip olduğumuz kendi versiyonumuz içinde geçerli. Her şey bakış açımızı değiştirmek ve buna inanmakla başlar.
Enerji inançlarımıza uygun bir şekilde yayılır. Yani evren ne istediğinle değil neye inandığınla, inandığın doğrultuda nasıl biri olduğunla ilgilenir. Hayattan beklentilerimizi yaşamımıza çekmek istiyorsak önce onun olabilirliğine inanmak gerek. Zaten sonrasında kendi Çekim Yasamızı nasıl oluşturduğumuzu da görmüş olacağız. Çünkü içimizdekinin dışa dökülmüş halidir Çekim Yasası.
Kalem senin elinde inanç kalıplarını tekrardan çizebilir inşa edebilirsin.