Başta Atatürk olmak üzere Cumhuriyet Devrimin önderleri, Ezen Dünya ile Ezilen Dünya arasındaki kamplaşmada, Türkiye’nin yerini kesin bir dille belirlemişlerdir. Avrupa’nın nice sahte sosyalisti ve sosyaldemokratı, bugün de örneklerini gördüğümüz gibi Ezilen Milletlere karşı emperyalizmin safında yer alırlarken, Atatürk o tarihte üzerine düşen insanlık sorumluluğunu almıştır. Atatürk, Kurtuluş Savaşının en başından aramızdan ayrılmasına kadar yaptığı sayısız açıklamada, dünyayı Zalimler-Mazlumlar çelişmesi açısından tahlil etti, Türkiye’nin Mazlumlar Dünyasında yer aldığını vurguladı ve Mazlumların Zalimleri mahv ve perişan edeceğini saptadı.
ASYA KURBANLIK KOYUNDU
Atlantikçiler, Türkiye’nin Avrasya’ya yönelişinden telaşa düştüler. Bu korku yeni değildir. Emperyalist Dünyada 20. Yüzyıl Asya korkusuyla başladı. Tehlike Asya’dan geliyordu. Atatürk’ün Ankara’da Hâkimiyeti Milliye gazetesinin 2 Şubat 1920 günlü sayısında yer alan “Asya Tehlikesi” başlıklı yazısı, o korkunun nedenlerini yansıtır. Asya milletleri, emperyalizme karşı hürriyet, istiklâl ve medenileşme için mücadele etmektedirler:
“Asıl mesele, Asya’da milliyet ve istiklâl hırsıdır. Son günlerde bütün cihanın düşüncelerini bu tehlike oluşturuyor. İşte tehlike! Bir isyan cereyanı var. Halbuki Asya, bu kuru ve miskin kıta, düne kadar ne güzel, ne itaatkâr, kurbanlık bir koyun gibi ne kolay sindiriliyordu. Asya tehlikesi, bu büyük kıtada oturan ve çoğunluğu Müslümanlardan oluşan kavimlerin Avrupa boyunduruğundan kurtarılması tehlikesidir. Asya tehlikesi vardır. Fakat bu tehlike milyonlarca insanın hürriyet ve istiklâline, medenileşme kabiliyetinin gelişme ve ilerlemesine doğru yürümek istemesinden doğuyor.”
BATI İÇİN NE DEDİ?
Atatürk’ün Batıya bakış açısını tahlil edersek, iki Batı görürüz:
Birinci Batı, Devrimler Çağının Batısıdır, kralların padişahların yıkılması, Ortaçağ ilişkilerinin temizlenmesidir. İkinci Batı ise, Emperyalist Batıdır.
Kemalist Devrimin önderliği, çağdaş medeniyet düzeyine ulaşmak için, emperyalist Batıya karşı savaşmak zorunda olduğumuzu saptamıştır. Büyük Devrimci Önder, Cumhuriyetin ilan edildiği 29 Ekim 1923 günü, Fransız gazeteci Pernot’ya verdiği demeçte, yaptığı mücadeleyi Batı’nın “zincirlerini kırarak” başardığını söyler.
“Batı”, Atatürk’e göre, artık bizim düşmanımızdır; çünkü “Türkiye’de, Türklerde kabiliyet olmadığından bizim için olumsuz her şeyi uygulamaya cevaz vermişlerdir”.
DOĞU DAVASI İÇİN VARIZ
Atatürk’e göre, Türkiye “Doğunun davası için” savaşıyordu: “Türkiye’nin müdafaa ettiği dava, bütün mazlum milletlerin, bütün Doğu’nun davasıdır ve bunu nihayete getirinceye kadar Türkiya, kendisiyle beraber olan Doğu milletlerinin beraber yürüyeceğinden emindir.” “Anadolu, bütün Asya’nın, bütün mazlumlar dünyasının zulüm dünyasına doğru ileri sürdüğü bir vaziyette bulunmaktadır.”
Türk Devrimi, 20. yüzyılın devrimci yükselişinde, Ezilen Dünyayı ateşlemiş, ayağa kaldırmıştır; mazlumların öncüsü olmuştur. Atatürk, Türk halkına bu tarihi rolünü sık sık hatırlatarak, hem özgüven hem de sorumluluk duygusu aşılamıştır.
DOĞUDAN GÜNEŞ DOĞUYOR
Atatürk ve arkadaşlarına göre, Doğu’nun devrimci mücadelesi, umutsuz bir vaka değildir. Zafer kesinlikle Mazlum Milletlerin olacaktır. Atatürk, bu kanaatini hem Kurtuluş Savaşı yıllarında hem de hayatının sonlarına doğru kuvvetle ifade etmiştir. 3 Ocak 1922’de şöyle diyor:
“Bütün mazlum milletler zalimleri bir gün mahv ve yok edeceklerdir. O zaman dünya yüzünden zalim ve mazlum kelimeleri kalkacak, insanlık kendisine yakışan bir toplumsal hale mazhar olacaktır.”
1933 yılı Mart’ında ise, Atatürk, Mısır Büyükelçiliğinde şafak vaktine kadar süren görüşmede bugünlerin haberini vermiştir:
“Doğudan şimdi doğacak olan güneşe bakınız. Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün Doğu milletlerinin de uyanışlarını öyle görüyorum. Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı geçecektir.”
ÖNEMİNİN FARKINDAYIZ
2023 yılının 10 Kasım’ında ufuktaki güneşin ışıkları kendini daha güçlü bir şekilde hissettiriyor. Güneş balçıkla sıvamaya kalkanların ise kaybettiklerini göreceğiz. Türk milletini emperyalizme karşı birleştiren büyük devrimci önderimiz Atatürk’ü saygı ve özlemle andık. Dün onun için hayatı durdurduk. Onun önemini bugünde kavradığımızı gösterdik.