Bugün 10 Kasım. Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk aramızdan ayrılalı 85 yıl olmuş. 6 asırdan fazla hüküm sürmüş bir imparatorluğun küllerinden bir devlet çıkarmak ve yanmış, yıkılmış ve yok edilmek istenen bir vatan parçası üzerinde bir milletin yeniden dirilişinin ateşini yakmak öyle herkesin başarabileceği bir şey değil. Orduları dağıtılmış, toprakları işgal edilmiş ve sonuç olarak bitap düşmüş bir milleti ayağa kaldırmak ve onu istiklal mücadelesine sokmak ve o mücadeleden zaferle çıkmak her türlü takdirin ötesindedir.
Büyük bir liderlik gösterip, her türlü güçlüğe milletiyle birlikte göğüs gererek Türk Milleti’nin gücünü tüm dünyaya ispat etmiş ve geçtiğimiz yüzyılın en büyük devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 85’inci yıldönümünde bir kez daha saygı, rahmet ve şükranla anıyoruz…
İşte o büyük devlet adamının hatıratından iki kesit.

BOMBA SIRTI ANISI
Birinci Dünya Savaşı içinde yer alan ve 1915’te meydana gelen Çanakkale Savaşları, tarihin kaderini değiştiren, Türk’ün şan ve şerefini göklere eriştiren, vatana sevgi duygusunu geliştiren, iman gücünü bayraklaştıran ve orada savaşanları kutsallaştırıp kahramanlaştıran bir destandır.
Atatürk, işte bu zor ve dehşetli manzaradan bir kesit olan “ Bomba Sırtı” hadisesini şöyle anlatıyor: “ Karşılıklı siperler arasındaki mesafe 8 m. Yani ölüm muhakkak. Birinci siperlerin hiç biri kurtulmamacasına kâmilen düşüyor.
İkincidekiler onların üzerine gidiyor. Fakat ne kadar gıpta edilecek itidal ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir korku göstermiyor. Sarsılmak yok. Okumak bilenler ellerinde Kur’an-ı Kerim cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelime-i şahadet getirerek yürüyorlar. Bu, Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren hayret ve tebrik edilecek bir örnektir. Emin olmalısınız ki, işte bize Çanakkale Muharebeleri’ni kazandıran bu yüksek ruhtur.”

-----

BİZ HAZIRIZ BUYURSUNLAR
Günlerden bir gün İtalyan Büyükelçisi Atatürk ile görüşmek ister ve huzura kabul edilir. Görüşme esnasında O zamanın muhtelif ekonomik-siyasi konuları hakkında konuşulduktan sonra, büyükelçi: “Ekselans, dün Roma ile yapmış olduğum bir görüşmede hükümetimizin Hatay'ı almak istediği kararını size iletmem söylendi” der.
Odada buz gibi bir hava eser. Atatürk, büyükelçiye bir şeyler daha ikram eder ve iki dakikalığına odadan ayrılır. Döndüğünde ayağında çizmeleri, üzerinde mareşal üniforması, belinde tabancası vardır. Doğruca masasına gider, manyetolu telefondan Mareşal Fevzi Çakmak'ın bağlanmasını ister ve Çakmak'a: " Paşa, İtalyan dostlarımız Hatay'a gelmek istiyorlarmış. Hazır mıyız?”
Fevzi Çakmak durumu anlar ve “Biz hazırız Paşam” diye yanıtlar...
Atatürk büyükelçiye döner ve: “Biz hazırmışız. Hükümetinize söyleyin, buyursunlar” diye konuşur.