Çocukluğumuzda kırlarda dünyadan bir haber yaşarken yani geçim derdi olmaksızın hayatın bize güzel olduğu günlerde papatya falı açardık. “Seviyor- sevmiyor!” diye bazen “Seviyor” tekerlemesi çıktığında ne sevinirdik değil mi? Bugünlerde özellikle dar ve sabit gelirli kesimlerin “maaş artışları” üzerinden yapılan spekülasyonları bu papatya fallarına benzetiyorum.

Ülkenin içinde bulunduğu atmosferden kimse memnun değil. Bir taraftan siyasi tansiyon olabildiğince yükselirken yaşananları hala “ülkeyi muhalefet yönetiyormuş” gibi bir algı oluşturarak muhalefet üzerinden siyaset okuması yapanlar hedeflerine ne kadar varıyorlar gerçekten merak ediyorum.

Ekonomik veriler ortada enflasyon her geçen gün dar ve sabit gelirli kesimleri zorlamaya devam ediyor. Şöyle düşünün her geçen gün lokmalarınız küçülüyor. En düşük emekli maaşı 14 bin 469 Lira, asgari ücret ise 22 Bin 104 lira.. İlk dört aylık enflasyon verileri ise 13. 36’ya ulaşmış. Ekonomistlerin tahminlerine göre yılın ilk 6 ayında bu rakamın yüzde 17.82’yi bulması bekleniyor. Yani emekli m maaşları için Temmuz ayında tahmini artış yüzde 17. 82 civarında olacak…

Beklentiler bu yönde. Şimdi her maaş artış döneminde açılan bir papatya falı var. O falın adı; “Emekliler ve memurlar ne kadar zam alacak?” Bu beklentiler üzerinden papatya falı açılıyor.. Herkes merak ediyor? İkinci bir papatya falı da “Temmuz ayında asgari ücret artışı olacak mı?” İnsanları bir beklentinin içine sokmak ne kadar kötü… Yalanlar ve hayaller üzerinden insanların umutları ile oynamak ne kadar insani? Gerçekten bu tip haberleri okurken benim vicdanım sızlıyor…

Ama artık insanlar bunları yemiyor. Bu tip algılar insanların çok da dikkatini çekmiyor. Zira insanlar yaşadıkları şartları biliyorlar. Piyasanın acımasız şartları her türlü algının ötesinde insanları gerçekler ile yüzleştiriyor. Nasıl mı? Çay simit hesabı yapanların sayası her geçen gün artıyor. Geçtiğimiz günlerde daha önce AK Parti’den Sarıcakaya Belediye Başkanlığı yapan, şimdilerde YRP İl Başkanı olan Faruk Güler’in çay-simit hesabına rastladım. Güler’in bu hesabı sebepsiz değil elbette. Aslında bir gönderme içeriyor geçmişe…

Size bir sır vereyim mi? “Emin olun bugün vatandaşın yaşadığı zorluklar hiçbir çay-simit hesabına sığmıyor!” Çünkü siyasetin bugün derdi vatandaşın sorunlarına çözüm bulmak gibi bir derdi yok. Emekli, çiftçi, üretici, asgari ücretli, küçük-büyük esnaf kendi sorunları ile baş başa bırakılmış vaziyette. Maliye üretimi teşvik etmek, kredilere ulaşımı kolaylaştırmak, çalışanların sosyo-ekonomik seviyelerini yükseltecek projeler yerine, şehirlerden sonra OSB’lerin giriş ve çıkışına kuracağı kontrol noktaları ile daha fazla gelir elde etmenin derdine düşmüş. Milyarlarca doları siyasetin sebep olduğu yüksek tansiyonu düşürmek için biriktirenlerin vatandaşın yaşadığı zorluklar ile hiç ama hiç ilgisinin olduğunu düşünmüyorum. Kaşığın ucuyla verileni, kaşığın sapıyla geri alan mantığı değiştirmediğimiz sürece daha çok papatya falları açarız.

Benim gördüğüm gerçek artık halk ekmek büfelerinde bile askıda ekmek uygulamanın başlamış olmasıdır. Artan kiralar, gıdaya ulaşımda yaşanan zorluklar ve insanların kumrular gibi düşünen resimleri beni yarınlar için ciddi anlamda hayal kırıklığına uğratıyor. Benden farklı düşünenler, aksini söyleyebilecekler varsa buyursun söylesin…