Bir önceki köşe yazısında “Bu dolandırıcılıklara kim dur diyecek?” diye sormuş ve özellikle vatandaşların cep telefonlarına gelen “HGS borcunuz bulunmaktadır. İcrai işlem yapılmaması için Av. … ile 05…. Nolu telefondan temasa geçiniz” mesajının aslında büyük bir dolandırıcılık organizasyonunun ilk işaretleri olduğunu görüyoruz. Konuyla ilgili olarak bu yazının yayınlanmasından sonra peş peşe telefonlar aldım. Sonra bu dolandırıcılık işlemi dolayısıyla ismi kullanılan avukatlardan birisinin açıklamasına rastladım. Bir kadın Avukat söz konusu mesajlarda kendisinin isminin geçtiğini belirterek bu mesajlar ile bir ilgisinin olmadığını söz konusu mesajları gönderenler ile hukuk önünde hesaplaşacağını, vatandaşların bu tür mesajlara itibar etmemesi gerektiğini belirten açıklama yayınlamış.
Avukatın ismi doğru, ama telefon numarası başkasına ait nasıl iş? Bu ülkede geçmişte en ünlü dolandırıcı “Sülün Osman” idi O asla böyle bir alçaklık, ahlaksızlık(!) yapmadı. Bu ülke Selçuk Parsadan gibi ülkenin başbakanını dolandıracak kadar büyük dolandırıcıları gördü. Ancak bu ahlaksızlık öylesine sıradanlaştı ki… Bu gün akıl almaz yöntemler ile garibanın üç kuruşuna tenezzül eden, çöken bu alçakların affedilir bir tarafı yok. Benim asıl merak ettiğim konu ise bu kişiler bu telefon numaralarını ve kişisel bilgileri nereden ediniyor? Asıl problem kişisel verilerin kolayca elde edilebiliyor olması. Bizim hiç tanımadığımız, bilmediğimiz biri tarafından kişisel bilgilerimize ulaşılması kabul edilebilir bir şey midir? Vatandaş bu tür insanlar ile mücadele etmekten dolayı emin olun büyük enerji kaybı yaşıyor. Herkes cep telefonuna el sürmeye korkar hale gelmiş ise varın gerisini siz hesap edin. Bu tabi ki genç kuşaklar için değil ama orta yaşlı ve teknoloji özürlü insanlar için geçerli bir serzeniş. Olması gereken milyonlarca vatandaşımızın üç kuruşuna çöken, yuvalar dağıtan, insanların hayallerini yıkan bu ahlaksızların bulunup ibretlik cezalar ile cezalandırılmalarıdır. Bunun yanında vatandaşlarımızı bu tür ahlaksızlardan korumak için gerekli önlemler alınmalı ve mağduriyetlerin de önüne geçilmeli.
Bu dolandırıcılar denize bir olta atıyorlar, kim oltaya gelirse adeta soyup soğana çeviriyorlar. Zaten öteden beri bizim vatandaşımızın icra, mahkeme, karakol ifadelerinden sonra bir tedirginlik yaşadığını biliyoruz. Bir de telefonuna gelen mesajın ardından ne ile karşılaşacağını bilmeden panik yapınca olanlar oluyor. Bu tip olaylar vatandaşı tedirgin etmesinin yanında biraz bilinçli vatandaşların kolluk kuvvetlerine, adliyelere gitmeleri sebebiyle kolluk kuvvetlerinin ve adli organlarında yükü ağırlaşmış, boşuna bir enerji tüketimini gerektiriyor.
Acillere de bir çözüm bulunmalı!
Geçtiğimiz günlerde kızımın ani rahatsızlığı sebebiyle Şehir Hastanesi Acil Servisi’ne gitmek zorunda kaldım. Yarabbi o da ne? Acil servisin sarı alanı adeta insan seli. O kadar çok hasta var ki şaşırdım. Oradaki acillik vakalara insanüstü gayretle yetişmek isteyen personel olduğunu gördüm. Ama herkesin kendine göre durumu acil olunca zaman zaman gerginlikler ve tepkilerde yaşanmıyor değil. Baktık ki bize sıranın gelmesi mümkün değil. Çocuklar oradaki kayıtlarını sildirip ESOGÜ Tıp Fakültesine gittiler. Orda da durum Şehir Hastanesi acilinden farkı değil. Sonrası mı çareyi Yunus Emre Devlet Hastanesine gitmekte buldular. Orada durum biraz daha normal gibi olsa onların eve dönüş gece 02.00’yi buldu. Burada gerçekten canla başla hastalara yetişmeye çalışan sağlık personeline diyecek bir şey bulmak mümkün değil. Ancak bu konu gerçekten çok önemli. Bunun da adı gibi acil bir servisini sorunlarının acilen çözüme kavuşturulması gerektiğinin altını çiziyorum. Bu arada aman ha sağlığınıza dikkat edin !