Herhangi bir hususta övüldüğü zaman akıllı insan dönüp bir bakar; acaba kendisinde o övgülere değer özellikler, güzellikler, kalite mevcut mu değil mi?
Eğer kendisinde yeterli derecede övülmeye değer bir seviye göremezse o seviyeye çıkmaya çalışır; yok eğer kendisi gereksiz yere övülüyorsa bu işte bir art niyet olabileceğini düşünmeye başlar!
Eskişehir olarak neyle övünüyoruz?
Eğitim kentiyiz, turizm kentiyiz!

EĞİTİM KENTİYİZ AMA BU KADAR YILDIR DAHA TRAMVAYA BİNİP İNMESİNİ ÖĞRENEMEDİK!
Evet, Açık Öğretim Fakültesinin Eskişehir'de yer alan bir üniversite bünyesinde yer alması vesilesiyle gerçek anlamda öğrenci şehri unvanını aldık. Öğrencilerden güzel paralar kazandık; evlerin fiyatları ama özellikle de kiralıkların fiyatları onlar nedeniyle de fırladı gitti. (Nasıl ülke genelinde yabancıların sayısı belli bir orana ulaştığı için konutların ve bu konutların kira fiyatları fırladı gittiyse bizimki de o hesap!)
Evet Avrupa kentiyiz diye de övünüyoruz ama sadece şehrin fotoğraf çektirmeye uygun, stüdyo alanları için bunu söyleme imkanımız var. Onun dışında Avrupa kentine benzer bir yanımız yok, zaten bu yöndeki propagandamız ilk ara sokağa girilmesiyle birlikte yerle yeksan oluyor!
Bakın bu eğitim kenti Eskişehir'de tramvay kapılarının sağ tarafına "binilir" diye yazıldı, sol tarafına da "inilir" diye. Bu yazılar yazılalı da yıllar oldu. Yazıların kapılara yapıştırılmasının amacı insanlarımızın tramvaya binerken meydana getirdikleri karmaşayı ortadan kaldırmaktı. Peki işe yaradı mı?
Yaramış olmasını arzu ederdik ama ne yazık ki yaramadı.
Artık kapılarda yazan yazıları yüksek sesle biz dile getirmek zorunda kalıyoruz. "Binişler sağdan lütfen!" dediğimizde bize öfke dolu gözlerle bakıyorlar. Sonra biz kapıları gösteriyoruz "bakın, kapıların üzerinde zaten yazıyor. Sağdan biniliyor ve inerken de yine sağdan iniliyor. Yazılan yere göre sıraya geçmek gerekiyor bu yüzden!"
Öğrencisi de, emeklisi de, memuru da, işçisi de aynı şekilde davranıyor. Hiçbir şekilde binip inme kurallarına uyulmuyor. Bunun en önemli sebebi de adeta bir küçük kutuyu andıran tramvayda oturabilecek bir yer kapabilme düşüncesi!
Kendilerini oturacak bir yer kapmaya odaklayan bu şehrin halkı dolayısı ile kapılarda yazılanları, kuralları pek de umursamıyor. Çünkü kuralları umursasa bu durumda ayakta kalacak, belki yarım saat ayakta seyahat edecek.
Evet, ne yazık ki bu şehirde toplu taşıma tam bir rezalet. Hele hele bazı saatlerde otobüsler ve tramvaylar tıka basa dolu oluyor. Yakında okullar açılacak tekrar toplu taşımadaki yük iyice artacak. O zaman çok daha rezil durumlar yaşanacak, tramvaylarda yer kapmak için kurallar iyiden iyiye umursanmaz olacak.
Kısa bir zaman önce Kayseri'de idik. Orada ilginç bir şekilde böyle bir yarış söz konusu değil. Zira tramvaya binenlerin çok büyük bir bölümü bir yere oturacağından emin. Dolayısı ile oturulacak bir yer kapma yarışı orada yok.

SAHİPSİZ KÖPEKLER TRAMVAYLARDA AYRI BİR SIKINTI
Tramvaylarda yaşadığımız garip durumlar sadece bunlarla sınırlı olsa neyse.
Zaman zaman görüyoruz, insanların oturacak yer bulmak için, bir sonraki tramvayı beklemek zorunda kalmamak için birbirini çiğneyerek binmeye çalıştığı tramvaylara bir köpek binmiş, bazen bir koltuğa oturmuş, bazen yere yatmış. Koltuğa oturduğu zaman iki kişinin oturmasının önüne geçiyor, yere yattığı zaman tramvayın içinde geniş bir boşluk oluşuyor, geçişler aksıyor. Zaten insanlarımız için oldukça dar bir taşıma aracı olan tramvay iyice küçülüyor, iyice daralıyor!

ELİNE GİTARINI ALAN TRAMVAYDA KONSER VERMEYE KALKIŞIYOR, İNSANLARI SANATTAN SOĞUTUYOR
Yine bir başka husus. "Efendim öğrenciyiz, müzik yapacağız. Rahatsız olan varsa yapmayabiliriz!" klasik girişi ile yakın mesafedekilerin duyacağı şekilde bir göstermelik izin isteme kısmı var. Oradaki insanlar da genel olarak "Öğrenciyse üç beş kuruş kazanacaksa mani olmayayım" diyerek ses çıkarmıyor. Ancak büyük bölümü bundan rahatsızlık duyuyor. Biz daha önce bir keresinde "Ben rahatsız olurum" diye itiraz etmiştik. Bize "Ama sizden başka itiraz eden yok" denilerek müzik yapmaya devam edilmişti. Bu yüzden bu tür izin isteyen sorularda bir samimiyet olmadığını gayet iyi biliyorum. Nadiren de olsa böyle bir itiraza uyan çalgıcılarımız da var. Çalgıcı diye de boşuna demiyoruz. Çünkü ekseriyetinin sesi gerçekten çok kötü. İnsanları müzikten, sanattan soğutabilecek cinsten hem de.

TRAMVAYLARIMIZ NE YAZIK Kİ YÜKSEK SESLE KONUŞMA VE YÜKSEK SESLE MÜZİK-VİDEO DİNLEME YERİ DE OLUYOR!
Eskişehir'de son derece sıkışık olan tramvaylar aynı zamanda yüksek sesle yapılan sohbetlerin de merkezi konumundadır. Normalde tramvaya binen insanların sessizce seyahat etmeleri, başkalarını rahatsız etmemeleri beklenir. Zaten ESTRAM'ın tramvay kurallarında bu duruma yer verilir. Ancak yüksek sesle sohbet etmek, yüksek sesle video izlemek ya da müzik dinlemek bizim tramvayın en bariz özelliklerindendir. Ne yazık ki sık sık bu tür sıkıntılarla karşılaşıyoruz.
Peki tramvaylarda bu kadar sıkıntı varken, tramvayların temizliğinden, güvenliğinden ve huzurundan sorumlu olanlar ne yapıyorlar?
Haklarını yemeyelim; onlar da tüm bunlar olurken bilet kontrolü yapıyorlar.
Bilet kontrolü uygulamasını biz başka yerde görmedik bugüne kadar. Herhalde bir Eskişehir'de vardır. Nedeni gayet basit; birçok durakta güvenlik görevlisi bulunmuyor. Dolayısı ile halkımızın bir bölümünün tramvaya biletsiz ya da başkasının kartı ile binmiş olma ihtimali bulunuyor. Bu ihtimale binaen tramvayda sık sık denetimler yapılıyor.

TRAMVAY DURAKLARINA GÜVENLİK GÖREVLİSİ ALIN; HEM İSTİHDAMA KATKINIZ OLUR HEM DE KAÇAKLARI TAMAMEN SIFIRLAYARAK DAHA ÇOK KAZANIRSINIZ!
Ancak tramvayların çok sıkışık olduğu zamanlarda bile bu denetimlerde ısrar edilmesi garibimize gidiyor. Önceki gün biraz da aşırı kilolu bir kardeşimiz tramvayda bilet kontrolü yapıyordu. Tramvay da oldukça kalabalıktı. Bu yüzden hem o büyük zorluk çekti bilet kontrolü yaparken hem de o sıkışıklıkta yanından yöresinden geçmeye çalıştıklarına rahatsızılk verdi.
Bugün gidin hiçbir Avrupa ülkesinde, dahası medeni herhangi bir ülkede tramvaylarda bilet kontrolüne şahitlik edemezsiniz. Zira oralarda sistem başka şekillerde kurulmuştur ve kaçak biniş neredeyse imkansız hale getirilmiştir. Bizde ise Belediyeyi yönetenler çok uyanık insanlar; hem tramvay duraklarının bir bölümünü güvenliksiz, kendi başına bırakıyorlar hem de bu nedenle binenleri yakalayarak yoğun duruklarda onlara esaslı bir ceza keserek bu işten para kazanmaya çalışıyorlar!
Bize kalırsa bu işin çözümü de basit; tramvay duraklarına güvenlik personeli alsınlar. Hem 10-15 kişi daha istihdama katkıları olur hem de kaçak binişlerden dolayı meydana gelen zararın çok daha büyük oranda önüne geçmiş olurlar! Belki farkında değiller ama bu şekilde belediye açısından daha karlı olacağını düşünüyoruz. Gerçi onlar da hesap kitap yapmışlardır. Eğer yeteri kadar ceza yazıp güzel para kazanıyorlarsa bu işten öyle kolay kolay da vazgeçmezler. Çok iptidai de olsa bu uygulamaya devam ederler. Ama emin olun özellikle çok kalabalık tramvaylarda insanlar adeta birbirine yapışmış olarak seyahat ederken birilerinin bilet kontrolü aşkıyla orada bulunması ve zaten rahatsız bir şekilde seyahat eden bunca insanı bir kez daha rahatsız etmesi Avrupa kenti olma iddiasındaki Eskişehir adına utançtır!
Eskişehir, kendine kamuoyundaki algısına yakışır bir şehir olmak için çok şeyler yapmak zorunda. Ama biz tramvaylardan kendimizi düzeltmeye başlayabiliriz. Artık ne kadar olabilirse!