Yerel yönetimlerin önemli görevlerinden birisi de temizlik işleri. Yani şehrin temizliğinden yerel yönetimler sorumlu. Büyükşehir statüsündeki kentlerde temizlik işleri ilçe belediyelerinin sorumluluk alanında. Eskiler derler ki; “herkes kapısının önünü süpürse belediyeye ihtiyaç kalmaz!” Hatta bizim çocukluğumuzda sokakları ev hanımları süpürür herkes birbirine destek olurdu. Ne yazık ki bugün herkes hizmeti belediyelerden bekler hale gelmiş. Bırakın insanlar kapılarının önünü süpürmeyi evlerindeki çöpleri çöp tanklarına bile atmaktan kaçınır hale gelmişler. Herkes hizmeti ayağına istiyor. Ne kadar doğru, ne kadar yanlış bilmem ama herkesin ayağına hizmet öyle kolay bir şey değil. Aslında vatandaş düşünse ayağa hizmetin bedeli yine bizim cebimizden çıkıyor. Nasıl diye soracak olursanız söyleyeyim. Temizlik araçlarının ekstra yaktığı mazotun bedeli bizim verdiğimiz vergilerden ödeniyor. Bu sadece bir örnek.
Benim asıl temas etmek istediğim şey bir tadilat yapılan konut veya işyerlerinin çıkan molozları moloz döküm alanları yerine şehir merkezine bağlanan ancak gözlerden uzak tali yolların kenarlarına hem de, “buraya çöp ve moloz dökmek yasaktır” tabelalarının bulunduğu alanlara dökülmesi ve şehir merkezindeki ana caddelere atılan başta sigara izmariti olmak üzere, kağıt, poşet ve diğer atıklar. Şehirde yaşamanın bir bedeli var mı? Var… Bu bedeli ödemek hepimize düşüyor. Geçtiğimiz gün şehrin ana caddelerinde dolaşırken dikkatimi çekti. Gerek Tepebaşı, gerekse Odunpazarı Belediyelerinin sorumluluk alanındaki caddelerde özellikle bayan temizlik görevlileri ellerinde süpürge ve kürek, yanlarında çöp bidonu neredeyse her yeri sabahtan akşama kadar özelliklede ağaç diplerini süpürüp geziyorlar. Dikkat ettim temizlik görevlisi geçiyor ardından gelen hemen elindeki küçük çaplı çöpü ya ağaç dibine ya da kaldırıma rastgele bırakıveriyor. Bu arada bir kaçını uyarmak için niyetlendim ancak ne olur ne olmaz, nasıl bir tepki ile karşılaşırım diye vazgeçtim. Ancak gördüklerim karşısında gerçekten çok üzüldüm. İnsanları bırakın kapılarının önünü temizlemek, sokağa çöp atarken görünce yüreğim sızladı. “Göz göre göre kirletmek budur” dedim kendi kendime. Sadece bu kadar değil. Porsuk kenarında dolaşırken Porsuk yüzeyinde yüzen atık pet şişeler, çimlerin üzerine bırakılmış enerji içeceği kapları gerçekten yürek sızlatıyor.
Çok mu zor? Hiçte değil. Atacağı elli adım sonrasında zaten geri dönüşüm tankları veya diğer atıklar için çöp kutuları mevcut. Ancak görüyor ve anlıyoruz ki insanımız çevreye duyarlılık konusunda kendi kendisi zorlaştırıyor. Keşke biraz daha duyarlı olabilsek, keşke birbirimizi uyarabilsek. Bu arada temizlik işlerinde çalışan insanlarımızın her birine de insanımızın kaprislerine katlandıkları için teşekkür ediyorum.