"Sayın Deniz Zeyrek,
Bugün Sözcü Gazetesi'nde yazdığınız 'Bölünerek kaybetmek solun kaderi mi?' başlıklı yazınızla ilgili görüşlerimi sizinle ve kamuoyu ile paylaşmak için bu yazıyı kaleme alıyorum. Yazınıza Millet İttifakı'nın en güzel sloganı 'Birleşerek kazanacağız' oldu diyerek başlamışsınız, buna katılıyorum. Gerçekten de birleşerek kazanma fikri kulağa hoş geliyor. Ne var ki ben ortada bir birleşme göremiyorum. Çünkü birleşmek, ortak menfaatler etrafında değil ortak ilkeler üzerinde olur. Yine yazınızda belirttiğiniz gibi ideolojisi, yaşam tarzı, kültürü, ekonomi politikaları, dış politika konularında ayrı tellerden çalan altı partinin tek bir masa etrafında toplanıp ortak cumhurbaşkanı adayı belirlemesi 'birleşmek' midir? Yoksa bir menfaat etrafında toplanmak mıdır?
Masadaki küçük partiler, seçime kendi başlarına girseler rüyalarında göremeyecekleri makamlara ilişkin sözleri Kemal Bey'in adaylığını onaylama karşılığında aldılar. Kemal Bey hiçbir demokratik mekanizmayı işletmeden, parti üyelerine danışmadan, toplumda oluşan Erdoğan karşıtlığından yararlanarak CHP seçmeninin oylarından gelen gücü, bence hakkı olmadığı halde, bunlara makam ve yetki olarak dağıtacağını vadetti. CHP seçmeninin
Sadullah Ergin’i, Ahmet Davutoğlu’nu, Ali Babacan’ı bakan yapmak isteyeceğini hiç zannetmiyorum.

'İKİ TURLU SEÇİMDE OY BÖLÜNMESİ SORUN OLMAZ'
Deniz Bey, birleşmek tavanda olmaz tabanda olur. Altılı masa etrafında toplanan partilerin tabanları sizce bu yapıyı ne kadar destekliyor? Masadaki sağ partilerin tabanlarının yüzde kaçı Kemal Bey’e oy verecek buna ilişkin yapılmış bir çalışma var mı? Parti yöneticilerinin kişisel menfaat temelli birliktelikleri seçmene inandırıcı gelmez. Partiler seçime ayrı ayrı girselerdi alacakları oy oranlarını alt alta toplayarak toplam masanın oyunu hesaplayamazsınız. Bazı birleşmeler pozitif sinerji yaratırken bazı birleşmeler negatif sinerjiye neden olur.
Türk solunda 1994 Belediye seçimlerinden kalma bölünme travmasını yazınızda işlemişsiniz. Tek turlu seçimlerle iki turlu seçimler arasındaki farkı gözden kaçırdığınızı düşünüyorum. Tek turlu seçimde oy bölünmesi sorundur ama iki turlu seçimde sorun olmaz. Cumhurbaşkanlığı seçimi iki turludur ve ikinci turda en fazla oyu alan aday cumhurbaşkanı seçilir. Tek aday olarak girdiğinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan karşısında seçimi alabileceğine ve dolayısıyla oyları böldüğüme inanmıyorum.

'YAVAŞ VE İMAMOĞLU'NU YIPRATTI'
Şöyle ki: Altılı masa aday belirleme sürecini beceremedi. Aday belirlemeyi son dakikaya bıraktı ve son dakikaya kadar toplumu oyaladı. Bunu yaparken seçmenin ilgisine mazhar olmuş iki belediye başkanını, İmamoğlu ve Yavaşı yıprattı. Mart ayına geldiğimizde görüldü ki, bütün bu oyalamalar Kılıçdaroğlu'nun adaylığını dayatmak içinmiş. Bu durum ise, masada büyük bir ayrışma yarattı ve masanın ikinci büyük ortağından tepkiler aldı. Bu yaşananlar zaten çekinceli olan masadaki güveni İyi’ce zayıflattı.
Yazınızda Muharrem İnce, 'Kılıçdaroğlu'nun karşısına aday çıktı' demişsiniz. Benim adaylığım 2 yıldır biliniyorken adaylığı 20 gün önce belli olan Kılıçdaroğlu’nun karşısına nasıl çıkmış olabilirim? 2 yıldan fazladır sahalardayım ve görüşlerimi dillendiriyorum, Üstelik yeni söylediğim hiçbir şey yok, bu iktidarın gönderilmesi için neler yapılması gerektiğini, muhalefetin neden bu iktidarı gönderemediğini anlatıyorum. Bugüne kadar bizi yok sayanlar anketlerdeki sonuçları görünce bel altı vuruşlarla bizi oyundan düşürmeye çalışıyorlar.
Organize yapılan bu kötülüklerin sizin de gözünüzden kaçmadığını düşünüyorum.

'ANKETLERİ GÖSTERİRSENİZ İKNA OLMAYA HAZIRIM'
Gördüğünüz anketlere göre Cumhur İttifakı'ndan oy almadığımı, Millet İttifakı'ndan oy aldığımı yazmışsınız. Bu anketleri bana da gösterirseniz ikna olmaya hazırım. Bu iddianıza kesinlikle katılmıyorum. Bize gelen oyların en az yarısı potansiyel olarak cumhur ittifakının oylarıdır. Bundan hiç kuşku duymuyorum.
Bize oy vereceğini söyleyen seçmenlerin analizini yapmadan konuşmak ezbere konuşmaktır. Sanki ortada bir sabit pasta var ve biz de ondan bir dilim koparıyormuşuz gibi yorum yapmak çok yüzeysel bir yaklaşımdır. Biz, şu ana kadar CHP'nin temas edemediği ilk defa oy verecek genç seçmenlerden, kararsızlardan ve kendisini iki kutup arasında sıkışmış hisseden muhafazakâr seçmenlerden oy alıyoruz. Bu insanların, bizim olmadığımız bir durumda koşa koşa Kemal Bey'e oy vereceğini düşünmek safça bir yaklaşımdır. Kaldı ki önümüzdeki günlerde yayınlanacak anket sonuçlarının ortaya çıkması ile birlikte, altılı masaya gönülsüz oy veren seçmenlere de umut olduğumuz anlaşıldığında, oylar sel gibi bize akacaktır.

'İKİ TARAF DA DUA EDİYOR'
Tabanda masanın yapısına ve adayına toplumun bir itirazı var ve bunu görmezden gelemeyiz. Siyaset toplumun sesini duyurmak için yapılır. Siyaset kurumu seçmene seçenekler sunmakla görevlidir. Seçeneklerin olmadığı bir seçim demokratik bir seçim olamaz. Seçenek sunmayı oyları bölmek olarak sunmak bir dayatmadır. Tekrar ediyorum iki turlu seçimde oyların bölünmesi söz konusu değildir. Cumhur İttifakı için çalışan anket firmaları ilk turda Erdoğan’ın alacağını, Millet İttifakı için çalışan anket firmaları da ilk turda Kılıçdaroğlu’nun alacağını söylüyor, Bunlar kamuoyuna sipariş üzerine açıklanan sonuçlardır. Partilerin bir de açıklamadıkları anket sonuçları olur. Hem CHP hem AKP merkezlerinden bize ulaşan bilgilerin önümüzdeki günlerde yavaş yavaş seçmenle de paylaşıldığını göreceğiz [her iki tarafın da artık daha fazla oy almasın diye dua ettiğinden emin olabilirsiniz). O zaman aldığımız pozisyonun kıymeti anlaşılır diye düşünüyorum."

MUHARREM İNCE'YE ŞU AN TAM KAPASİTE HAKARET EDENLER VE ONU DEVRE DIŞI BIRAKMAK İSTEYENLER 2018'DE ÖNÜNDE TEMENNA DURANLAR!
Buraya kadar olan ifadeler Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce'ye ait. Yazının başındaki ifadelerden anlaşılacağı üzere Gazeteci Deniz Zeyrek'e hitaben yazılmış ancak kamuoyuna genel bir cevap verme niteliğinde bir paylaşım.
Muharrem İnce, sözlerinde oldukça net bir siyasi. Zaman zaman inceliğinden eser de kalmayabiliyor ama üzerine bu kadar çok varılmasına rağmen yine de sakin kalmayı başarabildiğini düşünüyoruz. Herhalde son yıllarda, Yavuz Ağıralioğlu ile birlikte Muharrem İnce kadar lince uğrayan daha başka isimler olmamıştır.
Muharrem İnce, şu an kendisine hakaret edenlerin 2018 yılı Cumhurbaşkanlığı seçiminde yere göğe sığdıramadığı bir isimdi; şimdi aynı isimler ne kadar kusurlu, nobran (kaba davranışlı) olduğunu anlatarak kendisine olan ilgi ve alakayı baltalamaya çalışıyorlar. Tek bir dertleri var; üzerinde yeteri kadar baskı uygulayarak Cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçmesini sağlamak. Önceki gün Kemal Kılıçdaroğlu partisini ziyaret edip kendisi ile görüştü ve Muharrem İnce, bir zamanlar kendisini sahneye "Gel bakalım Muharrem" diyerek çağırdığı İnce tarafından "Hoş geldiniz, güle güle!" denilerek gönderildi!

MUHARREM İNCE FARKLI VE İDDİALI OLMAK İSTEYEN BİR BAŞKA PARTİNİN GENEL BAŞKANI, NEDEN SEÇİME GİRMESİN Kİ? DEMOKRATİK HAKKI DEĞİL Mİ?
Muharrem İnce, CHP'de ikin de CHP'nin bazı olumsuzluklarını söyleyebilen birisiydi. Söylediklerinin doğru olduğunu biz de, İnce'yi linç edenler de çok iyi biliyorlar. CHP'nin Cumhurbaşkanı Adayı olmasına rağmen CHP yönetimi tarafından seçim kampanyası süresince ve seçim gecesinde adeta satıldığı ortaya çıktı, olup biteni bizzat kendisi tarih ve saati ile videolarla paylaştı.
Muharrem İnce şu an bambaşka bir partinin, CHP ile derin görüş ve düşünce farklılığı olan bir partinin genel başkanı. Bu partinin de bir hedefi var; tüm seçmenlerin oyunu almak!
Şimdi ne yapacak Muharrem İnce, Kemal Kılıçdaroğlu seçimi kazanabilsin diye aday olmayacak mı? Partisini seçime sokmayacak mı? E hani Kemal Kılıçdaroğlu'nu farklı bir şekilde kazanıyordu?
Recep Tayyip Erdoğan için "Tek adam" tabirini kullananlar bugün Kemal Kılıçdaroğlu'nu henüz daha bir yere seçilmeden "tek adam" yapmış durumdalar ve onunla aynı seçime girebilecek, Erdoğan karşıtı bir başka kişiyi asla istemiyorlar!
Tamam, bunu istememelerini anlayabiliyoruz da ama lafa gelince hani özgürlüklerden yanalar? Muharrem İnce, siyaset yapmak üzere bir parti kurmuş, ne yapacak şimdi, CHP'nin adayı seçilsin diye adaylıktan vaz mı geçecek? Belki de Muharrem İnce, Erdoğan'a gidecek oylardan daha fazlasını alarak Kılıçdaroğlu'na hizmet edecek? Bunun olmayacağına dair bir garanti var mı kimsenin elinde?

MUHARREM İNCE'NİN PARTİSİ BARAJI AŞAR, KILIÇDAROĞLU DA KAYBEDERSE İNCE UMUT HALİNE GELİR DİYE KORKULUYOR!
Eğer Muharrem İnce'nin partisi barajı aşar da sol için umut haline gelirse siz seyreyleyin o zaman gümbürtüyü!
Hele hele bir de Kılıçdaroğlu seçimi kaybeder ve Muharrem İnce de önemli bir oranda oy alıp dikkat çekici bir parti haline gelirse Memleket Partisi, siz seyreleyin o zaman gümbürtüyü!
Kemal Kılıçdaroğlu bu seçimi kaybettiği zaman bundan en çok İYİ Parti, sonrasında Memleket Partisi fayda görecektir. Çünkü Meral Akşener'in Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı çıkmasında ne kadar haklı olduğu ortaya çıkacaktır. Muharrem İnce'nin CHP olmadan da dikkate değer bir oy alabildiği anlaşılacaktır.
Tüm bunların olmaması için Muharrem İnce'nin devre dışı bırakılması gerekmektedir. Kemal Kılıçdaroğlu ve yandaşlarının tek derdi budur!