Şöyle düşünün, atmayacağını düşündüğünüz kalbinizin yeniden attığını gördüğünüzde paniğe kapılırsınız. Bir daha sevemeyecekmişsiniz gibi gelir ya hani, sonra bir bakmışsınız hiç beklemediğiniz bir anda yeniden midenizde kelebekler uçuşuyordur. O zamanlar çok tehlikelidir işte. Çünkü beklemediğiniz bir anda olmuştur. Aşk beklediğinde değil de beklemediğin bir anda seni bulur zaten. Bir de unuttuğun duygular devreye girer hızlıca. Her gün görme isteği, heyecanlı panik hali ve kıskançlık..

Aşk kıskanmak mıydı?

Kıskançlığı özgüven sorununa bağlıyoruz her zaman ama âşık olduğunda, sahip olduğunu düşündüğün için belki de her ne kadar özgüven sorunun olmasa da aitlik hissiyatıyla bu hisse bürünüveriyorsunuz.

Ne güzel söyledim değil mi aitlik hissiyatı. Aslında tüm meselede buradan çıkıyor.

Aşk her gün görmeyi istemek miydi veya her gün konuşmayı delicesine istemek?

Sahi aşk neydi? Hem bunu delicesine yaşamak isteyip hem de kilometrelerce uzağına kaçmak istiyorken sorgulamaz mısınız yahu bu nasıl bir aşk?

Bu yüzden genellikle geçmiş zamandaki aşkları ve günümüzdeki aşkları hep kaleme almışımdır. Eskiden olsa her şey daha şeffaftı. Bir insan bir insanı seviyorsa bunu kelimelere dökerdi, gösterirdi ama şuanda öyle mi?

Günümüzde her şeyi en doruklarda yaşayıp hiçbir zaman kelimelere dökmüyoruz.

Ne var ki sevdiğimizi, kıskanıyorsak kıskandığımızı kelimelere döksek?

Söylemeye gerek görmeyip hissetmemizi bekliyor kimilerimizde. Ama duymak güvende hissetmek gibi.. Emin olmak istiyor insan hissettiklerinden.

Günümüzde hızlı yaşanıp tükenen her duygu gibi olmasın isteğindendir belki de sözcüklere sığınmayı beklememiz. Artık zaten çok fazla da bu ilişki kavramı kalmadı. Bir gün sevgili gibi vakit geçirip ertesi gün irtibatta bile kalmadığımız her insandan beklediğimiz gerçekler.

Ne hissediyorsun, ne yapmak istiyorsun belli değil.

Hızlı yaşayıp her şeyi hızlı tüketen günümüz ilişkilerinde seven tarafın dediği gibi “sahi biz şimdi neyiz?” cümlesi yüreklerde şimdi. Neyi nasıl hissedeceğimizi şaşırdığımız her ilişkinin içine yer etmiş bir soru.

Şeffaflıkla konuşulamayan, sahip çıkılamayan her duygunun soru cümlesi..

Kafada ve yürekte tek bir soru ve cevabı olmayan..

Ama size bir dost tavsiyesi sevgili okuyucularım,

Bu soruyu kalbinizde hissettiğiniz an o ıssız insandan vazgeçin. Çünkü gerçek bir birliktelik olsaydı bunun cevabını kalbinizde mutlaka hissederdiniz. Sizi asla kaybetmezdi..

Sevgilerle..