Seçime sayılı günler kaldı. Artık geri sayım bile hızlandı. Partiler ve adayları bir panik ve telaş sardı. Seçim sonuçları ile ilgili tahminlerde sıklaştı. Eskişehir için genel yorum milletvekili dağılımının 3-2-1 şeklinde olacağı yönünde… Bu arada 2-2-1-1 yorumunu yapanlar da yok değil. Bu yorumu yapanlar da haksız değil. Asıl soru “Üçüncü vekili kim çıkaracak?”

Kamuoyunda yaygın kanaat Eskişehir’den 3 vekili CHP’nin çıkaracağı yönünde. Ancak 3’üncü vekilden AK Parti de vazgeçmiş görünmüyor. İşin açıkçasını söylemek gerekirse CHP’nin nasılsa 3 vekil çıkartırız “rehaveti içinde” olduğunu görüyorum. CHP teşkilatlarının şehir merkezinde bile çalışmalarının bu heyecanda olduğunu söylemek zor. CHP ile ilgili daha önce yorum yapmış ve listelere olan tepkilerini farklı bir biçimde ortaya koyduklarını anlatmıştım. Hatta ortak listelerde ittifakın diğer ortaklarından herhangi bir ismin bulunmamasının CHP’nin; DP, Saadet, DEVA ve Gelecek Partilerinin tabanlarını çalışmaların içine dahil etmek ve motive etmekte zorluk çekeceğini o partilerin saha çalışmalarında desteğinin sembolik kalacağını ifade etmeye çalışmıştım. Bu havada herhangi bir değişiklik yok. Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda CHP’nin sıkıntısı yok. Zaten “Kılıçdaroğlu Gönüllüleri” adı altında oluşturulan ekipler sahada çalışıyorlar. 6’lı masa ittifakının diğer ortağı İYİ Parti ise saha çalışmalarını çok önemseyen ve ısrarla sürdüren parti konumunda bulunuyor. Seçilecek yerde olsun olmasın İYİ Partililer tüm adayları ile teşkilatları ile sahada görünmeye devam ediyorlar. İYİ Partililer doğal olarak “Bir oy Kemal’e bir oy Meral’e” sloganını kullanıyorlar.

AK Parti de ise doğrusunu söylemek gerekirse Enerji Bakanı Fatih Dönmez kesinlikle nasılsa ben seçilirim rahatlığı içinde değil. Teşkilatlar Sayın Dönmez’i sürükleyeceğine Dönmez, teşkilatları ve diğer adayları sürüklüyor denilebilir. Bakan bey sanki kendisi kritik sırada imiş gibi gece gündüz demeden her alanı zorluyor. AK Parti’nin bu defaki temel sıkıntısı kendi tabanında oluşan kırgın ve küskünleri ikna etmekte zorlanması. Bunun yanında BBP’nin, YRP’nin kendilerini sahada ölçme arzusuyla kendi listeleri ile seçime girmesi, MHP’nin var olan milletvekilliğini koruma arzusu AK Parti’nin üçüncü vekil için çabalarını boşa düşürüyor denilebilir. MHP’nin umudu birinci sıraya Sivrihisar kökenli bir adayı yerleştirmiş olmasında. Buna rağmen AK Partililerin ittifak ortaklarının tabanlarına yönelik son bir hamle yapması ve bundan olumlu sonuç alması ihtimalini göz ardı etmek yanlış olur.

Siyaset bu… Köprünün altından çok sular akar. Ancak partilerin ve adayların bilmesi gereken ise “Seçmenin oyunun kimsenin tekelinde olmadığı” acı gerçeğidir. Sokakta öyle bir seçim havası da yok. Partililer ve adaylar ne kadar heyecan duyarlarsa duysunlar, seçim heyecanı vatandaşa sirayet etmiş değil. Siyasetle yakından ilgilenen ve yaşam biçimi olarak belirlemiş fanatiklerin dışında maalesef durum böyle. Bunun sorumlusu ise yine siyasetçiler. Siyasetle uğraşanların vatandaş ile temasında fotoğraf çektirmekten öte empati yapamaması, “göreve geldiğimizde sizin şu sorunlarınızı böyle çözeceğiz” şeklinde net ifadeler kullanmaması toplumdaki güven erozyonunun bir parçasını oluşturuyor. Çok bilinen ama az dillendirilen yaşanmışlıklarda, yıllar önce siyasetçiler köy, kasaba gezerken vatandaşın taleplerini sigara paketlerinin üzerine yazarlar, paket bitince taleplerde çöpe atarlardı. Şimdi çoğu siyasetçi sigara da içmediği için vatandaşın taleplerini “suya yazınca” talepler de akıntıyla birlikte kaybolup gidiyor.

Sahi ne demiştik; “Üçüncü vekili kim çıkarır?” Bildiğim gerçek şu, kendine çok güvenenin kaybetme ihtimali yüksek çok çalışanın kazanma ihtimali göz ardı edilemez. Çünkü 24 saat siyasette çooookkkk uzun bir zamandır, bilmek isteyene…