Ekonominin iyi gitmediğini hepimiz biliyoruz. Çok önlem alındı. Açıklamaya göre harıl harıl çalışılıyor. Tasarruf tedbirleri dişin kovuğuna gitmiyor. Kamuda araç saltanatı devam ediyor. Kararnameler öncesinden zaten pek çok sözleşme yenilenmiş olarak karşımıza çıkıyor. Yüksek faiz bile sineye çekildi. Üretim desteklenmediği için, enflasyon düşme eğilimine girmiyor. Zamlar devam ediyor. Herkes de kafasına göre takılıyor. Hepimizin alım gücü her geçen gün azalıyor.

Tarihimizde bir ibret ve utanç tablosu olan Madımak olayların yıldönümünde Kayseri’de mültecilere karşı yapılan olayları konuşuyoruz. Mülteciler elbette ülkelerine dönmelidir. Ancak, konuşurken neyi unutuyoruz. Havanda su dövüyoruz.

HAVANDA DÖVDÜĞÜMÜZ SU
Sığınmacı sorunun kaynağı ABD ve Atlantik merkezli batılı güçlerin emperyalist politikaları ve uygulamaları olduğunu, Kayseri’deki olaylar hakkında gelişi güzel konuşanlar, emperyalist politikaları dile getirmiyorlar. ESAD ile görüşmeyi kimse savunmuyor. Bu politikaları, olumsuzları ortadan kaldıracak olay Suriye ile ülkemiz devlerinin işbirliği yapmasına bağlıdır. Atlantik’in mazlum ve gelişmekte olan milli devletlere karşı yürüttüğü parçalama, etnik ve mezhepsel bölünme yaratma, iş savaş kışkırtma gibi sistemli saldırılarının bir sonucunda iş buralara geldi. Olayı çözmek için önce doğru tespit yapmalıyız. Topluma nefret tohumları saçan, yabancı düşmanlığına ve ırkçılığa varan tavırlar Türk Milleti’nin, bu toprakların değerlerine, erdemlerine, karakterine aykırıdır. Suriye ile işbirliği o terör örgütünün de bitmesi anlamına gelir. Bu koşullarda Suriye ile her alanda işbirliği acil görevimiz olmalıdır.

BÖYLESİNİ GÖRMEDİM
Temmuz ayı zaten sıcak geçer. İklim krizi sıcaklığı artırdı. Her şeye rağmen, topraklarımız insanımıza bakıyor. Bunu geliştirmeliyiz. Asgari ücrete artış yok. Biz emekliler için de bir umut yok. Emekliler alırsa, az buçuk enflasyon farkı alacak. Mevcut sefalet devam edecek. Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay “Son yılların en sıkıntılı dönemini geçiriyoruz.25 yıldır böylesini görmedim. Enflasyon herkesi eziyor”diyor. Peki, TESK Genel başkanı Bandevi Palandöken da gelişmeleri kaygı ile izlediğini belirterek, dayanma güçlerinin sonuna geldiğinin söylüyor. Yani, alınan önlemlerin esnafa faydası olmadığı anlaşılıyor. Eğer bir de konuşulan şu vergi paketi çıkarsa, esnafın hali ne olacak? Aynı şekilde alınan ekonomik kararlar, çiftçiyi üretimden soğuttu.Sanayici de yüksek faizler nedeniyle üretim yapmakta zorlanıyor.

KÖY KILAVUZ İSTEMEZ
Kısacası ekonomide alındığı söylenen önlemlerden memnun olan yok. Peki, bu önlemler niye alınıyor. Alınan önlemler kime yarıyor. Demek ki, parası olan para kazanıyor. Yüzde 90’nımız kaybediyor. Bu durum sürdürülebilir mi? Çarklar böyle zorlama ile döner mi? Görünen köy kılavuz istiyor mu?

BİR YOL AYRIMI
Günümüz Türkiye’si, adeta metalik çağa girmiş dünyada, gerçek anlamda bir yol ayrımında olduğu görünüyor. Bunu bilmeyenler özellikle bir Eskişehir milletvekili ‘Ukrayna’ diye bağırıyor. Yaşasın Amerika diyemediği için böyle bir tutum içindedir. Halka düşen zorluklara direnmek ve dayanışmak, devlete düşen; iktisadi ve siyasi güvenliği kurmak ve korumaktır.

İNGİLİZE İHTİYAÇ YOK
Ekonomide “tercüme” kitaplara ihtiyacımız yok. Karma-ekonominin, KİT’lerin, gücüne geri dönelim. İhtiyacımız olan toplumsal belleğimizi canlandırmak ve alt yapı yatırımları konusunda devlet öncülüğünde cesur adımlar atmaktır. Siyasi güvenliğimiz açısından ise, toplumu güçlendirmek, çalışma yaşamını çağdaş normlarla pekiştirmek, geçim koşullarını iyileştirmek ve fiziki anlamda ordumuz ve güvenlik güçlerimizi en üst teknolojiyle donatmaya devam etmek gerekir. İşte temel tercih budur; ya paracı, liberal düzenine, o arada “bölücü projelerine” boyun eğilecek ya da ekonomide ve siyasette ‘Tam Bağımsızlık’ aşkıyla ve ulus-devletimizden aldığımız güçle yürünecektir.