Eskişehir’de tarihi bölgede yani, Odunpazarı’nda oturmanın avantajları var. Hafta sonu evin kapısından başını uzattığında, turist ile karşılaşıyorsun. Hemen seni Odunpazarı’nın yerlisi olduğumuzu anladıklarında sorular soruyorlar. Tabii ki, bu durumdan bir şikâyetimiz yok. Yıllarca bu şehrin sokaklarında yaşayarak, gazetecilik yapan bizler, emekli-çalışan olunca, turizmin de hizmetine gireceğiz. 30 yıl önce yılda bir iki kez vilayet meydanında turist gördüğümüzde haber yapan bizler şimdi ufak çaplı turizm rehberi olduk.
Odunpazarı tarihi bölgenin trafiğe kapalı olması bence iyi oldu. Ama henüz tam anlamıyla alışılamadı. Hafta sonları, birkaç başka illerin plakalı araçları tarihi bölgeye girmişler, dönüp dolaşıp çıkamıyorlar. Hepsini topladım. Önce tabelalarda ne yazıyor diye kısa bir nutuk attım. Onlarda bana,” kapılar açıktı. Girdik. Şimdi çıkamıyoruz” dediler.
Yol yapım çalışmaları olduğunu belirterek, “Belki çalışmalar nedeniyle araçların geçmesi için açılan kapılar size denk gelmiştir. Neyse şimdi sizlerin tarihi bölgeden çıkmasını sağlayacağım” dedim. Demek ki, belediye çalışanları yol çalışmaları da olsa, bu konuya hassasiyet göstermelidir. Alış-veriş ve müzelerin olduğu bölgenin, trafiğe kapalı olması hepimizin avantajıdır.

TURİSTLER ESKİŞEHİR’İ ÖĞRENDİ

Balkan ülkelerinden de çok turist gelemeye başladı. Bu turistlerin gelmesine seviniyorum. Bulgarcamın gelişmesini sağlıyorlar. Helva ve sucuk alıyorlar. Leva 16 TL olunca, Türkiye’de alış verişte güzel oluyor. Bu gidişle Bulgaristan da sucuk ve peynir üretimi duracak.

DEVRİM VE TCDD
Odunpazarı bölgesinde Büyükşehir Belediyesi’nin müzeleri çok yoğun ilgi görüyor. Aynı şekilde Sazova parkı da ilgiyi çekiyor. Porsuk da gondol gezisine rağbet her zaman büyük oluyor. Hafta sonları etiketli kişilerde gelmeye başladı. Bazılarını ben ağırlıyorum. Müzeleri filan da gezdiriyorum. Esnaf ta memnun durumdan. Hafta sonu bazı internet siteleri de gelenler ve bölgedeki esnaf ve hemşerilerimiz ile kısa söyleşiler yapıyorlar. Meslektaşlarıma halkımız ne diyor, diye sorduğumda, Büyükerşen ile Ataç’a çok büyük övgü olduğunu söylediler. Sırça köşklerinde yaşayan ve siyasetçi olduklarını söyleyenlerin sallamaları halkta karşılığını bulmuyor.
Gelen turistlerden işi bilenler gondol turu yapmadan önce Uğur Mumcu’nun şehit olduğu otomobili ve Devrim Otomobilini görmeden Eskişehir’den gitmiyorlar. İki otomobile nasıl gideceklerini soran çok turist görmeye başladım. Bu durum hoşuma da gitti. TCDD bu konuda önlem almalıdır. Devrim otomobili ile birlikte tarihe meraklı olanlar Behiç Erkin’in mezarı da ziyaret etmek istiyor. Kurtuluş Savaşının gerçek bir kahramanı vasiyeti üzerine Eskişehir’den trenlerin kavşak noktasına gömülmüştür. Onu da anarak tanıtmalıyız. TCDD bu konuda çalışma yapmalıdır. Hızlı tren ekranlarından bu tanıtım yapılabilir.

ESKİŞEHİR VE TARİHİMİZ İÇİN
Gömülmek için, vasiyeti üzerine Eskişehir’e gömülen Behiç Erkin için geçmişte 2 Eylül gazetesi olmasaydı, mezarına gereken ilgi gösterilemeyecekti. 2 Eylül gazetesinde haber ve yazılarım ile mezarının sürekli bakımlı hale gelmesini sağladık. Çamurdan gidilemeyen mezarının yolu yapıldı. Tarihimizi bilmeyen geçmişe yön veremez.

TARİHİ DE HATIRLAYALIM
Behiç Erkin ilk önce Çanakkale’de ordunun imkânsız denebilecek sevkiyatlarını büyük bir özveriyle yerine getiren idealist bir albay olarak göze çarptı. General Liman Von Sanders’ten, Almanlar için son derece prestijli olan 1’inci dereceden “Demir Haç” madalyasını aldı. Üstelik Gazi Mustafa Kemâl’in de en yakın arkadaşlarından biriydi. Atatürk, ona Çanakkale Savaşı’ndaki üstün başarılarından dolayı “Devlet Demiryolları Müdürlüğü” teklifinde bulununca, Behiç Bey bunu tek koşulla kabul edeceğini söyledi; “Kimse işine karışmayacak”tı. Kurtuluş Savaşı günlerinde Ankara’ya ulaşım bir hayli sıkıntılıydı. Hurda katarlarla cepheye erzak, silah ve mühimmat taşındı. Erkin, raylardan çelikleri söktürüp cephe savaşlarında kullanılmak üzere kılıç bile yaptırdı. Millet Meclisi onu “İstiklâl Madalyası” ile ödüllendirdi.

ATATÜRK’ÜN BEHİÇ BEY’E SELAMI
Behiç Bey, daha sonra Nafıa (Bayındırlık) Vekilliği görevini aldı. İlk kamu müzesi olan “Demiryolları Müzesi”ni kurdu. Demiryollarını millileştirmede önemli rol üstlendi. Hatta Onuncu Yıl Marşı’nın sözlerinin bir kısmı, Atatürk’ün Behiç Erkin’e selamıdır. Bestenin sözleri yazıldığı sırada Atatürk, “yurdun her bir tepesinde dumanlar tütüyor” dizesine müdahalede bulunarak, “demir ağlarla ördük, ana yurdu dört baştan” şeklinde yazılmasını istemiş, ardından Behiç Erkin’e dönerek “sizin emeğiniz bu mısra ile daha iyi dile getiriliyor” demiştir. Tarihin her döneminde aktif rol oynamış olan Eskişehir’i önce kendimiz tanımalıyız. Sonra da gelen konuklarımıza tanıtmalıyız.