Arkadaşlarımız bu hafta gazetemizde ve 2Eylül Haber Sitesi’nde yayınlanan “SÖZ SİZDE” programının konusu, “Yaşlılar toplumda hak ettikleri saygıyı görüyorlar mı?” sorusunun cevabını aramak üzerine olunca dikkatimi çekti. Gerçekten çok önemli bir konuya parmak basmışlardı. Yaşlılarımız hak ettikleri saygıyı görüyorlar mı? Bu soruyu muhataplarına sorduklarında aldıkları cevapların detaylarına dalınca gerçek anlamda toplumsal bir saygıdan söz etmek nerede ise imkansız. Bir gün herkes yaşlanacak. Hepimizin dönüşü geriye değil biraz daha ileriye doğru olacak.
Yaşlıları en fazla yakındıkları şey “evimizde çocuklarımızdan saygı görmüyoruz ki sokaktaki insandan saygı beklemek hakkımız yok” dediklerini okuyunca yüreğim burkuldu. Bu toplumun hafızası yaşlılarımızın gerekli saygıyı görmesi için ne yapmak gerek? Bu bir eğitim meselesi aslında. Yani büyüklerimizi yılda bir kere hatırlamak, bir kere “anneler günü, ya da babalar günü” etkinliklerinde onları hatırlamak yeterli değil. Yaşlılarımızı bakımevlerine, huzurevlerine mahkum etmek hiç kabul edilebilir şey değil.
Bir yaşlımız diyor ki, “Otobüse biniyoruz. Koltuğa oturan bir genç kulaklığı takmış elinde telefon telefonla oynuyormuş gibi davranarak sizi görmezlikten geliyor. Birisine bir şey diyecek olsanız hemen ‘Ben de senin gibi ücret ödeyerek otobüse biniyorum’ diye cevap verenlerin sayısı da hiçte az değil.”
Onlar bizim geçmişimiz olduğu kadar varlık sebebimiz. Varlık sebebimiz olan büyüklerimize karşı daha nazik ve daha hoşgörülü olmak insan olarak bu toplumun bugünleri olarak temel görevlerimizden birisidir. Çünkü bizim için çalışan, bize iyi bir gelecek hazırlamak için gecelerini gündüzlerine katarak her türlü fedakarlığı yapan anne, babalarımıza büyüklerimize en azından bir vefa borcumuz olduğunu unutmamalıyız. Vefayı İstanbul’da bir semt adı olarak hatırlamak yerine hayatın bir gerçeği olarak kabul etmek temel felsefemiz olmalı.
Özetle bir gün hepimiz yaşlanacağız. Bunun bugünden farkına varsak hiçte fena olmaz.