Bu yazımdan hayata bakarken farklı bir pencere açmak istiyorum. Hiç düşündünüz mü? Varlığımızı devam ettirmek için ihtiyaç duyduğumuz oksijenin kaynağı nedir diye?
2 olgun ağaç 4 kişilik bir ailenin bir yıllık oksijen ihtiyacını karşılıyor. Bu bilgiden yola çıkarsak her birey en az üç fidan dikmelidir. Ortalama insan ömrünü de 70 yıl olarak alırsak doğaya hayatımız boyunca 210 ağaç borçlu olduğumuzu gösterir. Ancak doğaya yangın tehlikesine karşı almadığımız her önlem için, kestiğimizin yerine koymadığımız her ağaç için bundan fazlasını borçluyuz.

Buna rağmen hatayı doğanın bir parçası olmak ile doğaya sahip olmayı karıştırarak yapıyoruz. Esasında bize sunulan her nimet bir emanettir. Doğanın bize sunduğu hiçbir şey kendi tekelimizcesine davranabileceğimiz bir şey değildir.
Şimdi bize sunuluyor, bizden sonra sonraki nesillere sunulacak ve döngü bu şekilde ilerleyecek. Ancak gerekli önlemleri almazsak, geleceğimize ormanlardan bir yatırım yapmazsak yalnızca bugünümüze değil geleceğimize de zarar vermiş oluruz.

Kendi tarihimize baktığımızda her zaman ağaca değer veren ve ağacı kutsal kabul etmiş olan bir millet olmuşuzdur. Ağaç, Türk Milleti’nin geleneksel dünya görüşlerinde, insanların birbirleriyle ve doğanın insanlarla bağını sembolize eder. Buna en büyük örnek olarak da Osmanlıyı verebiliriz.

Osmanlı zengin mimarisinin yanı sıra bize yaşlı çınar ağaçları bırakmıştır. Çınar ağaçlarına “Ulu Ağaç” da denir ve tarihimizce çok önemli kabul edilir. Hatta Dede Korkut hikâyelerinde de çokça bahsedilir. Osman Gazinin rüyasında gördüğü Çınar ağacı 7 kıtaya hüküm sürmüş bir devletin en önemli sembollerinden biri haline gelmiştir. Aileler, doğan çocukları için bu ağacı dikerler ve ağacın uzun ömür sunacağına inanırlarmış.
Devlet ise geçmiş ile geleceği birbirine bağladığına dair inançlarından dolayı özellikle şehir meydanlarına, fethettikleri şehir merkezlerine Çınar ağacı dikermiş. Çınarın ömrünün çok uzun olması kendilerinden sonraki nesillere mesaj aktarabilmeleri adına önemliymiş.
Vermek istedikleri mesaj belki çok karmaşık belki de çok basitti ama bence odaklanmamız gereken karmaşıklıktan ziyade basit olan tarafıdır.
‘’Ağaçların kuşaklar arasında bir köprü olduğu ve korunması gerektiği düşüncesidir.’’